Girne Kalesi -7

Girne Kalesi -7

Girne Kalesi’nde tarihe şahit olabileceğiniz birçok bölüm bulunuyor. 

Girne Kordonboyu’nda ilerlerken, renkli restoranlarla, balıkçı tekneleri ve yatlar arasında görkemli tarihi bir yapı karşılar sizi. Girne’ye gelipte Girne Kalesi’ni ziyaret etmemek tarihi es geçmek olur.

GİRNE KALESİNİN TARİHİ
Antik kaynaklar, Girne Kalesi’nden ilk kez, 1191 yılında Üçüncü Haçlı Seferi esnasında Arslan Yürekli Richard’ın Kıbrıs Kralı İsak Kommen’i yenmesi ve Kıbrıs’ı ele geçirmesi üzerine bahsetmektedir. Ancak, birçok kaynak mevcut kalıntılardan, orjinal kalenin M.S. 7. yy’da, Kıbrıs’a yapılan Arap akınlarına karşı Girne’yi savunmak amacı ile Bizans’lılar tarafından inşa edildiğini belirtmektedir.
Kıbrıs’ı ele geçiren Arslan Yürekli Richard, adayı önce Templar Şövalyeleri’ne, daha sonra da Guy de Lusignan’a (Luzinyan) satar. Böylece Kıbrıs’ta 300 yıl (1192-1489) kadar sürecek Fransız Lüzinyan saltanatı başlamış olur. İlk inşa edildiğinde çok küçük olan Girne Kalesi, 1208-1211 yılları arasında, Lüzinyan Kralı olan Jhon D’İbelin döneminde geliştirilmiştir. Bu dönemde, bazı yerlerde Bizans tahkimatından da yararlanılmak suretiyle kaleye yeni bir giriş kapısı, at nalı ve kare planlı kuleler, ok mazgalları, muhafız odaları ve zindanları eklenmiştir. Kale savaş zamanlarında sığınma yeri, barış zamanlarında ise dinlenme yeri olarak kullanılmıştır.
1373 yılındaki Ceneviz saldırılarında büyük tahribata uğrayan kale, 1489 yılından itibaren Venediklilerin savunma planlarına uygun olarak daha da genişletilerek bugünkü son şekilini almıştır. Bu dönemde kalenin dış çevresinde top atışlarına dayanıklı, kalın tahkimat duvarları ile top atışı yapılabilecek geniş mazgallı kuleler inşa edilmiştir. Kaleye giriş bir hendek üzerinden olmaktadır. 1400’lü yıllara kadar bu hendek içi su dolu olarak kullanılmıştır. İç kapının tonozunda bulunan üç aslanlı Lüzinyan amblemi, başka bir yapıdan buraya getirilmiştir. Kalenin içinde 1100’lü yıllarda yapıldığı sanılan bir Bizans Kilisesi (St. George Kilisesi) yer almaktadır.
1571 yılında Kıbrıs’ın Osmanlılar tarafından fethi sırasında Kale Osmanlı ordusuna savaşsız teslim olmuştur. Fetih sırasında şehit düşen Osmanlı Amirali Cezayirli Sadık Paşa’nın lahiti de kalede bulunmaktadır. Osmanlı döneminde kalede yapılan ilavelerin tamamı, İngiliz sömürge dönemindeki restorasyon çalışmaları sırasında ortadan kaldırılmıştır. 1960-63 yılları arasında turistik amaçla kullanılan kale, 1963-74 yılları arasında ise kısmen turizme açık, genel anlamda ise Rum Milli Muhafız Ordusu tarafından askeri amaçla kullanılmış. Girne Kalesi 1974 yılından bu yana, Eski Eserler ve Müzeler dairesi Müdürlüğü’nün denetiminde açık bulundurulmaktadır.
GİRNE KALESİ İÇERİSİNDE BULUNAN YAPITLAR
Lüzinyan Kulesi, erken Bizans dönemi tahkimat kalıntılarının üzerine 1208-1211 yılları arasında Kıbrıs Kralı Jhon D’İbelin tarafından inşa ettirilmiştir. Kulede Bizans, İngiliz, Lüzinyan, Venedik, Osmanlı ve İngiliz asker bayrakları sergilenmektedir.
St. George Kilisesi, 12. yy Bizans yapısıdır. Bizans ve Lüzinyan dönemlerinde kale dışında bağımsız bir yapıt olan kilise, Venedik döneminde bazı değişikliklerle kale içine alınmıştır. Lüzinyan döneminde yapıldığı sanılan Sarnıç o dönemlerde kalenin su ihtiyacını karşılamaktaydı.
Zindanlar, Lüzinyan dönemine ait ve Kral I. Peter döneminde birçok işkence olayına sahne olmuştur.
Batık Gemi Müzesi‘nde bulunan gemi günümüze kadar ele geçen gemi batıkları arasında en eskisi olarak bilinmektedir. Gemi, Akdeniz’de İskenderin ölümünden sonra kurulan Helenistik Krallıklara ait donanmaya aittir. 1965 yılında bir sünger avcısı tarafından Girne kıyılarından 1,5 km açıkta, suyun 24 metre derinliğinde fark edilen gemi, Pennsylvania Üniversitesi tarafından çıkarıldı.
Venedik Kulesi, erken XVI yy Venedik dönemi mimarisi özelliklerini yansıtıyor. Kulese şu anda top atışı hazırlığı yapan askerler ve benzeri canlandırmalar sergilenmektedir.
Kırnı Mezarları bölümünde, Erken ve Orta Tunç dönemlerinde Kırnı Köyü’nde bulunmuş bir mezar ve mezardan çıkan buluntular sergileniyor. Akdeniz Mezar Kazısı, bölümünde ise Helenistik dönemden Erken Bizans dönemine kadar kullanım gören mezarın maketi ve buluntuları sergilenmektedir.
William Dreghorn Sergi ve Konferans Salonu, Lüzinyan dönemine ait bir salon. Dr. William Dreghorn’un, Girne şehrini konu alan özgün resimleri sergileniyor.
Günümüzde yat limanı olarak kullanılan Girne Limanı, Kuzey Kıbrıs’a ilişkin en tanınmış panoramalardan birisini oluşturan bir güzelliğe sahiptir. Limanın geçirdiği çeşitli evreleri gösteren dalgakıran ve deniz fenerlerinin yanı sıra, St. Hilarion kalesi ve Beşparmak Sıradağlarının semer biçimindeki sırtlarının oluşturduğu fonun bu güzelliğe büyük bir katkısı olduğu şüphesizdir. Bir yanda kolossal yapısı ile Girne kalesi, bir yanda eski liman yapıları, eski bir kilisenin çan kulesi ve eski bir cami minaresi ile Girne’nin bu profili adanın geçmişinden bir kesit gibidir. Limanı çevreleyen ve orjinal biçimleri bozulmadan kalmış çeşitli yapılar, günümüzde cafe, bar, restaurant olarak hizmet vermektedir. Bu binalar arasında yer alan ve 18. yy’a ait bir Kıbrıs evi olan birisi günümüzde Halk Sanatları Müzesi olarak kullanılmaktadır. Giriş katında zeytinyağı mengeneleri, karasaban, tezgah, küp ve döven gibi hasatla ilgili tarım araçları bulunmakta, üst katta ise geleneksel el sanatı örnekleri sergilenmektedir. Bunlar arasında tığ işleri, yatak ve masa örtüleri, yün çorap, oymalı sandıklar, gelinlikler ve dolaplar yer alır.

Girne Kalesi -7