Geleceğin Üniversiteleri Duvarsız Kapısız Açık Üniversiteler Olacaktır

Üniversiteler bütün insanlığın bilgi ve bilgelik birikiminin araştırıldığı, sorgulandığı, geliştirildiği, öğretildiği ve uygulama alanına aktarılma, çalışmalarının yapıldığı kurumlardır. Dünyanın her yerinde üniversiteler, bir yandan ülkelerinin bilimsel ve teknolojik birikimine yeni boyutlar kazandırmaya, bir yandan da, hayatı kolaylaştırmaya ve güzelleştirmeye çalıştıkları için, bütün ülkelerde el üstünde tutulurlar.

Dünyanın Hiçbir Yanında Hukuksuz Devlet Devletsiz Hukuk Olmaz

Hukuk gelenekleri sağlam olmayan devletlerin, yönetim gelenekleri güçlü olmaz. Hukuk toplumun, toplum yönetimin güç kaynağıdır. Hukukun olmadığı toplumlarda, uyumsuzluk ve düzensizlik vardır. Uyumun yerine uyumsuzluğun, düzenin yerine düzensizliğin geçtiği bir toplumda, kurumlar ve kuruluşlar hiçbir alanda başarılı çalışmalar yapamazlar.

Dünyaya Yunus'un Şiirleriyle Gitmek Sinan'ın Kubbeleriyle Kalmak

Hayatın yaşanır kılınmasında, her düşünce ve eylemin bir ötesi, bir maverası, bir görünmeyen yüzü vardır. Her düşünce, bir eylemi maverasıyla, ya zenginleştirir ya da yoksullaştırır. İyilik arayanlar, bir eylemin maverasında olumluluk, kötülük arayanlar  olumsuzluk görürler. Toplumları zenginleştirenler, her eylemin ötesindeki çirkinliklerden daha çok, güzellikleri görecek göze sahip olanlardır. Bilgelik görülende değil, görendedir.

Dünyada Yoksul Siyahlar Ağlarken Zengin Beyazlar Gülemez

Denizlerin dibinde ortaya çıkan bir depremin, yol açtığı dalgalar gibi, sınırların önemini yitirdiği dünyada, bir ülkede ortaya çıkan kriz, dalga dalga bütün dünyaya yayılmaktadır. Dünyanın büyük ekonomilerinden birinde, ortaya çıkan ekonomik daralmadan, bütün ülkelerin ekonomileri etkilenmektedir. Ülkeler birbirine bağımlıdır, Amerika ya da Çin, birinden biri öksürürse, dünyada yatağa düşmeyen ülke kalmaz.

Kültürü Derinleştirmek Ekonomiyi Zenginleştirmek Politikayı Güzelleştirmek

Kültürde, ekonomide ve politikada başarı, doğruyu aramada karşılaşılan güçlükleri aşmada, çekilen acılara direnme gücünden kaynaklanır. Kültür, ekonomi ve politika dünyasının öncülerinin yıldızları, gönüllerinin derinliklerinde büyük yolculuklara, çıktıkları dönemlerde parlar.

Hayatın Her Alanında Yazılan Kalır Söylenen Uygulanır

Uzun ömürlü insanlığın tarihiyle başlayan kültürler, yazılı kaynaklara dayanırlar. Özgünlüğünü koruyan kitapları olmayan kültürler, yüzyıllar içinde varlıklarını koruyamazlar. Bunun için, kültürlerin harman olduğu Anadolu’da, söz uçar yazı kalır, denilir. Yazıya dönüşmeyen söz, zamanla kalıcı olma özelliğini yitirir. Sözler kitaplarla ölümsüzlük kazanırlar.

Dünyaya Yön Gösteren Usta Yazarların Sayısını Çoğaltmak

Yazmak gizemli bir mıknatıs gibi, her yazarı kendine çekmiştir. Onlarca sayfa okunmadan, bir sayfa yazılmaz. Güçlü bir yazar hem konuşurken hem yazarken sözü gereğinden fazla uzatmaz. O konuyu dağıtmadan, anlatmak istediğini, yalın bir dille anlatır. Onun yazdıklarında ne bir cümle eksik ne bir cümle fazladır.

Kitaplar Edebiyatçıların Arkalarında Bıraktıkları Yol Haritalarıdır

Kötülüklerden iyiliklere, yanlışlıklardan doğruluklara, çirkinliklerden güzelliklere doğru, uzun bir yürüyüşe çıkan Anadolu insanına, bin yıllık tarihi boyunca, edebiyatın dorukları, kılavuzluk yapmıştır. Yüzyılların içinde oluşan, yüzyılların içinden süzülerek gelen, zengin edebiyat Mekke kültürünün, en önemli ve en değerli hazinesidir. Edebiyatla düşünce hayata, hayat düşünceye yansıtılır. Edebiyatın amacı, hayatı yaşanır kılmak, kolaylaştırmak ve güzelleştirmektir.

İyilikte Yarışmanın İyilik Üretmenin Çoşkusunu Sürekli Kılmak

Anadolu insanının bireysel ve toplumsal kimlik dünyası, yatay ve düşey boyutta, uyum ve düzen içinde olan, çoklu bir yapı gösterir. Yatay kimlikler, eğitim ve gelir seviyesine bağlı olarak, sarımsağın dişlerine benzer bir biçimde, yan yana birbirlerinden ayrılmazlar. Düşey kimlikler ise bir soğanın katları gibi, merkezden çevreye doğru genişleyen daireler çizerler. Anadolu insanının zenginliği, çok boyutlu kimliklerinden kaynaklanır. Düşünce dünyası kadar, eylem dünyası büyük olan Anadolu insanı, yardımlaşmayı, paylaşmayı, veren el olmayı bilir.

Dünyada Kuruluşlar Kurumsallaşarak Ayakta Kalırlar

Türkler Anadolu’yu sevdikleri kadar, Balkanları da sevmişler, yeni şehirler kurarak yerleşmişlerdir. Dicle ve Fırat nehirleri gibi, Tuna nehri de ortalarından aktıkları coğrafyalara, büyük bir ekonomik ve büyük bir kültürel canlılık kazandırmıştır. Türkler gittikleri her coğrafyada, hukukun üstünlüğüne dayanan devlet yönetimleriyle, toplumun bütün kesimlerine, aynı yakınlığı göstererek, barışın güvencesi olmuşlardır.

Dünyanın Oruçlular Gibi Yaşadığı Aylarda Yeni Bir Oruç Ayı

Her yılın bir ayı, gelecek on bir ayı yaşanılır kılacak oruç ayıdır. Oruç ayı hayatı anlamlandıran aydır. Oruç ayında ekilenler, gelen aylarda, gelen yıllarda biçilir. Bu yüzden dünyada oruç ayı, yardımlaşmanın, dayanışmanın, paylaşmanın doruk noktasına çıktığı aydır. Oruç ayında, bilgiler, hizmetler, ürünler paylaşılır. Oruç günlerinde kapılar, gönüller, sofralar herkese açılır. Oruç ayında, bilgi ve bilgelik dünyasının, kapıları sonuna kadar açılır.

Post Korona Döneminde AVM lere İhtiyaç Olmayacaktır

Savurganlığın herkesin gözünü kamaştırdığı toplumlarda, şehirlerin meydanlarını alışveriş merkezleri doldurur. Savurganlığı bir düşünme, bir yaşama biçimine dönüştüren seküler insanlar, haftada en azından bir defa, alışveriş merkezlerine gitmezlerse, kendilerini hem çok yoksul, hem de çok mutsuz hissetmektedirler.  Alışveriş merkezlerinde dolaşmak, vitrinlerin önünde saatlerce durmak, seküler insan için, her hafta tekrarlanan bir ritüel olmuştur.

Aklı Hem Başında Hem Gönlünde Olan Yeni Simyacılar

Dünyanın ekonomik, siyasal ve kültürel yapısında köklü dönüşümlerin yaşandığı bir dönemde, ülkelerin ekonomik ve kültürel üretim gücünün büyütülmesi, bütün dünyanın karşı karşıya olduğu en büyük sorundur.

Toplu Cinayetler Yüzyılında Barışın Güvencesi Kudüs’tür

Medeniyet tarihinin gelişmesinde, Yunan ve Roma diğer kültürlerle birlikte yaşamak yerine, onlardan uzak durmuştur. Kendisini başka medeniyetlerden üstün tutan, bütün medeniyetler gibi, onlar da tarihin derinliklerinde yok olup gitmişlerdir. Avrupa Yunan’dan ve Roma’dan daha hoşgörülü olmakla birlikte, İslam medeniyetinden ithal ettiği, ne varsa hepsini sürekli inkar etmiştir. Avrupa İslama olan borcunu kabul etmemiştir, ödemeye yanaşmamıştır.

Kan Gölüne Dönüşen Dünyada "Korkma" Demesini Bilmek

Osmanlı Devleti'nin uzun ömürlü olması, kuruluş yıllarından son yıllarına kadar, eğitime önem vermesinden kaynaklanır. Osmanlı döneminde Bursa, Edirne ve İstanbul yanında, geleceğin sultanlarının sancak beyliği yaptığı Manisa, Kütahya ve Amasya Anadolu'nun eğitim ve kültür merkezleri olmuştur. Bütün Osmanlı şehirlerinin merkezinde çarşı, cami ve medrese vardır. Çarşının zenginliği ve caminin etkinliği, iki kurum arasında uyum ve düzeni sağlayan medreseye dayanır.

Ülkelerin Periyodik Tablosunda İlk Sıralarda Yer Almak

Ülkeler ürün, hizmet ve bilgi üretme güçlerine göre sıralanırlar. Elementlerin periyodik tablosu gibi, ülkelerin de bir periyodik tablosu vardır. Her ülke nüfusuyla, tarihiyle, coğrafyasıyla, diliyle, üniversiteleriyle, hastaneleriyle, kamu, özel ve gönüllü kuruluşlarıyla, ülkeler sıralamasında yerini alır. Ülkelerin ekonomik, siyasal ve kültürel başarıların kaynağında, nüfusları ve üretim güçleri vardır. Nüfusları büyük olan ülkelerin, üretim güçleri büyük olur.

Amerika Rusya Dengeleyici Olma Niteliklerini Yitirmişlerdir

Avrupa yirmi birinci yüzyılda, bir insan ömründe yaşanan, iki büyük savaşta, baştan sona, Berlin'iyle, Paris'iyle, Londra'sıyla yakılıp yıkılmıştır. Dünyada hiçbir kıta, elliden fazla bağımsız ülkeden oluşan, Avrupa kadar parçalanmamıştır. Avrupa parçalanmaya devam etmektedir. Ülkelerle dolu olan Avrupa, kültürlerle de doludur. Hıristiyanların, Müslümanların, Yahudilerin bir arada yaşadığı Avrupa, İbrahimi dinlerin vatanıdır. Dünyanın kültürü ve ekonomisi en zengin kıtasıdır.

Gözleri Hiç Doymayan Dünya Yeni Nuh Tufanlarına Yol Açıyor

Bütün ülkelerin yararlandığı dünya, uzaydan bakıldığında, denizleri, gölleri, nehirleri ve ovalarıyla, hayat dolu küçük bir küre olarak görülür. İnsanlığın ortak özvarlığı olan yeryüzü, bütün canlıların hayat kaynağıdır. Dünyada su, hava ve toprağın, altın ve gümüş gibi kıt olmamaları, onların bedelsiz doğal kaynaklar oldukları anlamına gelmez. Dünyadaki doğal kaynaklardan yararlanmanın, bütün insanlığa bir maliyeti vardır.

Koşu Bittikten Sonra da Koşanlar Gösterişe Kapılmaz

Ülkeler arasındaki, uzaklık ve yakınlık farkının önemini yitirdiği kare dünyada, Silikon Vadisi’nin tüketim ürünlerini, gösteriş tutkunu insanların gözlerini kamaştırıyor. Kısa ömürlü, modelleri durmadan değiştirilen teknolojik ürünler, hayatın ekonomik, siyasal ve kültürel boyutlarında, köklü dönüşümlere yol açıyor. Tüketicinin üretimi, üretimin tüketimi büyüttüğü ekonomik yapı ve kültürel dokuda, gösteriş tüketimi, büyük bir hız ve yoğunluk kazanan kazanıyor.

İnsana Verilen Sınırlı Zamana Sınırsız Değer Kazandırmak

Zaman değerin, değer hayatın hazinesidir. Zaman insanın sürekli sınandığı, imtihan alanıdır. Değeri değersizlik olan insanın elinde, zaman değerini, hayat anlamını yitirir. Zaman değer kaynağı olduğu kadar, değersizlik kaynağı da olur. Değerin yalnızca fiziksel boyutunun, önem kazandığı bir dünyada, kültürel alan derinliğini yitirir. Kültürel alandaki yoksulluk, fiziksel alandaki zenginlikle giderilmeye çalışılır. Tüketim yarışı, değersizlik yarışına dönüşür.