Prof. Dr. Ersin Nazif GÜRDOĞAN

Akademisyen

engurdogan@gmail.com

Oruç Ayında Savurganlığa ve Gösterişe Yer Yoktur

Dünyada gösteriş tüketiminin anavatanı Amerika'nın Los Angeles kentidir. Gösteriş tüketimi bir yanında Hollywood, bir yanında Disneyland olan Los Angeles'tan, televizyon dizileriyle, sinema filmleriyle bütün dünyaya ihraç edilmiştir. Amerika'dan ithal edilen savurganlıkla ve gösteriş tüketimiyle, dünyanın her ülkesinde, tarihin hiçbir döneminde görülmeyen, bir tüketim patlaması yaşanmaktadır. Savurganlığın ve tüketim kültürünün böylesine benimsenmesi, dünyanın  ekonomik ve kültürel kaynaklarını, karınlardan daha çok, gözlerin doyurulması yolunda yok etmektedir.
*
Yeryüzü kaynaklarının ihtiyaçlardan önce istekleri karşılamaya çalışması, hayatın her alanındaki gösteriş harcamalarına, yeni boyutlar kazandırmıştır. Pazarlama ve tanıtım çalışmalarını, yalnızca İşletme ve Yönetim bilimlerinin değil, bütün bilimlerin ana araştırma konusu haline getirmiştir. Artık her alandaki bilimsel ve teknolojik çalışmaların değerlendirilmesinde, insanların sonu gelen ihtiyaçlarından önce, sonu gelmeyen isteklerini ne ölçüde, karşılayıp karşılamadığına bakılmaktadır.
*
Dünyanın neresinde olursa olsun, insanların ihtiyaçlarını karşılamanın bir sınırı varken, isteklerini karşılamanın bir sınırı yoktur. Çünkü insanların ihtiyaçları sınırlı, buna karşılık istekleri sınırsızdır. Dünyanın kaynakları, dünyada yaşayan bütün canlıların ihtiyaçlarını karşılamaya yeterli zenginliktedir. Ancak bu zenginliğin, bırakın başka ülkeleri, yalnızca Amerika'da yaşayanların bile, bütün isteklerini karşılaması mümkün değildir. İnsanların isteklerini karşılamaya, ihtiyaçlarını karşılamaktan daha fazla yatırım yapmak, bütün dünyada çevre kirlenmesine ve toplumsal patlamalara davetiye çıkarmaktır.
*
Dünyada istekleri karşılamaya yönelen gösteriş harcamaları, Himalayaların Everest tepesinden kopan bir çığ gibi, her yıl büyüyerek, yuvarlanmaya devam ediyor. Dağın tepesinden aşağıya doğru gelen çığ, o kadar büyük ki, dağın eteklerine ulaştığında, hangi ülkeyi, hangi kenti yok edecek, gelecek bilimciler bile hayal edemiyor. Titanic faciası, iki dünya savaşı, Chernobyl, Fukuşima, Challanger kazaları, Vietnam, Afganistan, Irak, Suriye işgalleri, kasırgalar, seller, dehşet saçan terör örgütleri, çığdan kopan parçaların, yol açtığı büyük yeryüzü felaketleridir.
*
Her sene oruç ayıyla gelen oruç, savurganlığın ve gösteriş harcamalarının yol açtığı, büyük felaketlerle savaşmada, her insanın elindeki en güçlü silahtır. Oruç dünyadaki güç zehirlenmesine karşı en etkili panzehirdir. Oruçla silahlanmasını bilenler, gösteriş tüketimin oluşturduğu çekim alanının dışında kalmayı bilirler. Onlar hiçbir zaman gösteriş tüketiminin büyüsüne kapılmazlar, hiçbir yerde savurganlığın ve tüketim kültürünün tuzaklarına düşmezler. Oruç insanları bildikleri bir iklimden alır, bilmedikleri bir iklime taşır. Bütün kültürlerde oruç yalınlığın evrensel simgesidir.
*
Gösteriş tüketiminin ve savurganlığın yol açtığı büyük felaketlerin, şehirleri yakıp, yıkan savaşların, kan dondurucu terörist eylemlerin, önüne geçmek, siyasetçilerden önce Yunus gibi, yalın yaşamasını bilen, büyük gönül zenginlerinin işidir. İnsanların içine düştükleri gösteriş bağımlılığının üstesinden, yalnızca gönül zenginleri gelir.
*
İnsanın insanı her şeyin daha fazlasını tüketmek için, acımasızca öldürdüğü her yerde, yalınlık, en vurucu, en güçlü silahtır. Yalınlığın gücüne silahla karşı konulmaz. Erdem yalınlığı izler.
*
Bütün dünyada yalın hayatın üç önemli doktoru vardır. Onların birincisi az yemek, ikincisi az konuşmak, üçüncüsü az uyumaktır. Yalın hayat erdemli hayattır.
*
Yalın toplumda, yalın olan iyidir, iyi olan yalındır.