Bosna Hersek -6

9 Haziran 2015

Mostar’a yola devam yolumuz üzerinde Pocitelli köyü (Türk Köyü) var onu ziyaret edeceğiz. Hırvat sınırından 14 km sonra. Köye hakim bir kale kalenin alt tarafında Camii ve yola yakın bir yerde Hamam dikkatimizi çekiyor. Evler eski Türk evleri cumbalı. Tahminen 50 kadar ev dik yamaç altında Kalenin korumasıyla sıralanmışlar. Çatılar da kiremit yerine yassı kayalar var.  Evleri etrafı kaya duvarlarla çevrili. Dar sokaklar. Ancak 3 kişinin yan yana yürüyebileceği genişlikte. Hamamın sağında ve solunda hediyelik eşya satan küçük dükkan ve tezgahlar var. Birkaç tanede yiyecek satılan yerler mevcut.

Mostar’a doğru yola devam birkaç tünel geçtikten sonra Mostar’dayız. Hemen otelimizi bulmak için çaba sarf ediyoruz. Otelimizin önünde yol çalışmaları olduğu için biraz zorlandık. Aracımızı park edip bizde odamıza yerleştikten sonra gece gezisine çıktık. Meşhur Mostar köprüsünü gece karanlıkta fotoğrafladık. Otelimize 200 metre uzaklıktaydı. Sabah kahvaltısından sonra Mostar’ı gündüz gözü ile gezmeye başladık.

10 Haziran 2015

Önce karşımıza küçük Mostar köprüsü çıkıyor. Mostar köprüsünün minyatürü gibi. İlginç benzerlikleri var. Çarşı içinden geçerek Mostar köprüsünün o muhteşem görüntüsüne doğru yaklaşıyoruz. Gerçekten ilginç yapı. Hem tarihi hem dini mistizm açısından değerlendirmek lazım.

Köprüyü hem üst tarafından doğru hem de alt tarafına inerek nehrin kenarından gezerek fotoğrafladık. Köprünün her iki bacağının kenarları dükkanlarla dolu kimi hediyelik eşya satıyor kimi yiyecek satıyor. Ancak dükkanlar küçük küçük genelde tek katlı veya iki katlı binalar şeklinde eski Osmanlı çarşıları. Dükkanlar da envai çeşit malzemeler satılıyor. Savaştan kalan mermilerden, miğferlere kadar savaşın izlerini taşıyan ya da savaşı anımsatan mallar. Hemen doğu ayağının dibinden itibaren camiler yer alıyor. Genelde Osmanlıdan kalma tarihi değerler.

Mostar’ın 8 km uzağında güneye doğru Blagay kasabasına doğru yola koyulduk. Kasabanın hemen bitiminde Buna nehrinin çıktığı Kocaman bir kaya var. Herhalde 200 metre vardır diye düşünüyorum. Kayanın dibinde tek katlı bir ev büyüklüğünde bir oyuk Buna nehrinin ilk çıkış yeri. Hemen dibinde Sarı Saltuk Tekkesi ve Türbesi. Etrafında daha sonra konuşlanmış lokantalar. Ağırlıklı olarak balık servisi yapılıyor. Kasaba içlerine doğru küçük barakalarda hediyelik eşya satanlar yer almış.

Mostar’ı gezdikten sonra Saraybosna’ya doğru yola çıktık. Saraybosna’da otelimize yerleştikten sonra Baş Çarşı’ya geçtik. Çarşı tipik Osmanlı çarşılarından genelde tek katlı dükkanlardan oluşuyor. 8 - 9 tane arasta dan bir tarafta, bakırcılar bir tarafta, yemeniciler vb gibi. Hemen Baş Çarşı’nın sembolü olan sebilin yanında Fatih Camii ondan 300 metre içer de Gazi Hüsrev Bey Camii ve Külliyesi. Türbeler Saat kulesi hemen külliyenin yanında bedesten. Batı tarafına gidince çarşıdan çıkarak Yeniçerilerin çadırlarını kurdukları alana daha sonra yapılmış olan Saraybosna’nın en büyük kilisesi daha ileride Tito’nun sönmeyen ateşinin yer aldığı küçük bir meydan. Baş çarşıyı gezdikten sonra etraftaki şehitlikleri gezmeye başladık. Ruhlarına Fatiha okuduktan sonra “Beni Şehitlerimin yanına gömün” diyen Bilge Kral Aliya İzzet Begoviç’in mezarına gidiyoruz.  8 sütun üzerine oturtulmuş bir kubbe olan mezar çok mütevazi. Bosna şehitlerinin içinde onlara karışmış vaziyette duruyor. Şehrin içinden geçen Negatvar deresinin üzerinde bir çok köprü bulunmakta. Hemen gözümüze çalan taş köprü burada en önemli köprü benim dercesine gözümüze batıyor. Nasıl olmasın. Birinci Dünya Savaşı’nın çıkmasına neden olan Sırplı Macar Prensini bu köprünün üzerinde öldürmüş.  Köprünün batı tarafında beyaz bir yapı dikkatimizi çekiyor. Üzerinde “İnat Kuca” yazıyor. İnat evi Arnavutların ne kadar inat olduğu ile ilgili bir belge gibi duruyor.

11.06.2015

Saraybosna’yı saat 14.00 gibi arkamızda bırakıyoruz. Yeni hedefimiz Vişegrad şehri. Yolculuğumuz ağır gidiyor. Genelde yollar dar. En az 50 tane tünelden geçerek ilerliyoruz. Vişegrad şehrinin girişinde bizi meşhur Drina Köprüsü karşılıyor. Şu anda restorasyon çalışmaları yapılıyor. Restorasyonu bir Türk firması yapıyor çalışanları da Türkler. Bundan dolayı bize köprüyü gezmek ve üzerine çıkmak için müsaade ettiler. Her yerde olduğu gibi burada çalışanlar Türklerde bizlerle çaylarını paylaştılar. Yurt dışında demlik çayı içmek te çok keyifli oluyor. Bize gideceğimiz istikametle ilgili bilgiler verdikten sonra ayrıldık. Hedefimizde Sırbistan üzerinden Kosova var.