Dr. Zülfikar ÖZKAN

Avukat - Yazar - NLP Trainer

zulfikarozkan@hotmail.com

İç Referansınız Egonuz mu, Yoksa Ruhunuz mu?

Pek çok insan zamanının ve enerjisinin çoğunu kendini önemsemeye harcıyor. Bunun için çok çaba ve direnç gösteriyor. 
Bu kişiler doğadan ders alsalar çok çaba göstermekten ziyade, uyum göstermeye çalışırlar. 
Dünya kendi ekseninde dönmek için çaba göstermez, gerekli hızla döner. Çimen büyümek için çabalamaz, büyür. Balıklar yüzmek için çabalamaz, yüzerler. Kuşlar uçmak için çabalamaz. Uçmak onların doğasında vardır. Bebekler doğalarının gereği olarak mutludurlar. Mutlu olmak için sebep aramazlar. 
İnsanların çoğu, başkalarını kontrol etmek ve onların üzerinde hakimiyet kurmaya çalışıyor. Egolarına önem vererek büyük zaman ve enerji harcıyorlar. Bunların iç referansları egoları yerine ruhları olmuş olsa, hayatlarına sevgi hâkim olacak ve sürekli olgunlaşma süreci içinde olacaklar. Deapak Chopra’dan faydalanarak yukarıdaki soruya şöyle bir açıklık getirebiliriz ( Chopra, s, 59- 65).

İç referansınız, başvuru kaynağımız egonuz ise, “en çok çaba az iş” yasasına göre çalışırsınız diğer insanların üzerinde güç ve kontrol sağlamaya çalışırsınız. Sürekli başkalarından onay almak beklentisi içinde olursunuz. Enerjinizin çoğunu kendinizi önemsemeye harcarsınız. İnsanlar üzerinde güç ve kontrol kurmaya çalıştığınızda enerjinizi boşa harcarsınız Ego uğruna para ve başarı kazanmaya çalışırsınız, fakat mutlu olamazsınız. ”Az çaba ile çok iş” yapamazsınız. Çabuk yorulduğunuz için düşük verimle çalışırsınız. 
Eğer iç referansınız ruhunuz ise, “en az çaba çok iş” yasasına göre çalışırsınız. Enerjinizin çoğunu kendinizi önemsemeye harcamazsınız. Eleştirilere açık olursunuz, sorunlardan korkmazsınız. Enerjinizi kendinizi geliştirmek ve evrenin sırlarını anlamak için kullanırsınız. Bugün insanları, olayları ve oluşan durumları olduğu kabul edersiniz. Çünkü şimdi yeni deneyimlediğimiz an geçmişti deneyimlediğimiz anların tümümün birikimidir. Bu yüzden evrenin gerektiği gibi olduğunu kabul edersiniz. Şu anda mücadele ediyorsanız tüm evrenle mücadele ediyorsunuz demektir. Bir insan sizi üzmüşse ve ona karşı kırgınsanız, aslında o insanın size hissettirdiklerine tepki verdiğinizin farkında olursunuz. 
Ruhunuzu referans almışsanız, şu anı bütün olarak kabul edersiniz, problem olarak gördüğünüz her şey için sorumluluk alırsınız. Suçlama yerine soruna işe yarar bir karşılık verirsiniz. Her problemin içinde fırsat tohumları barındırdığını fark edersiniz. Her şeyi öğretmeniniz olarak görürsünüz. Başkalarını kendi fikirlerinize ikna etmeye çalışmazsınız.
İnsanların % 95’i zamanlarını kendi fikirlerini savunmakla geçiriyor. Bu % 95 içinde olmazsınız. Ruhunuzu referans aldığınız zaman olup bitene karşı direnç göstermezsiniz. Çünkü dirençle karşılaştığımız durumu zorlarsanız, direnç daha da artar. Fırtınada çatlayan ve yıkılan meşe ağacı gibi sert olmak yerine, fırtınaya uyum sağlayarak eğilen ve hayatına devam eden saz gibi esnek olmayı tercih edersiniz.
Az çaba, çaba göstermemek anlamına gelmez. Hayat yenilik ve sürekli değişim üzerine kurulmuştur. Amacımız, enerjimizi verimli ve önemli alanlarda kullanmaktır. Atalet, insanın tabiatına aykırıdır. Başka bir ifadeyle, tembellik, çalışmadan oturma, gevşeklik, uyuşukluk mutsuzluk sebebidir. İnsan hareket ettiği için değil, hareket etmediği için hayat enerjisini tüketir. 
Dikkatimizi vereceğimiz her hangi bir şey olmadığında ve yalnız başımıza kaldığımızda zihnimizde düzensizlik baş gösterir. Yapılacak bir şey olmadığında, zihin rastgele kalıpları takip etmeye başlar ve genelde acılı veya rahatsız edici bir şeyleri düşünmeye başlar. Bir insan düşüncelerine nasıl düzen vereceğini bilmiyorsa, dikkat böyle alanlarda en sıkıntılı düşüncelere doğru kayar (Csikszentmihalalyi, s. 178).
İnsanlar, zorluklar ve beceriler yüksek olduğunda daha mutlu, daha neşeli, daha güçlü ve daha aktif olduklarını hissediyorlar. Yapacakları bir şey olmadığında, becerilerini kullanmadıklarını düşünerek, daha üzgün, zayıf, sıkıcı ve mutsuz olduklarını hissediyorlar (Csikszentmihalalyi, s. 231). 
Demek ki hayatımızın en mutlu anları hareketsiz, pasif ve rahatlamış olduğumuz anlar değildir. Aman dikkat edelim! Ruhumuzun sesine kulak verelim!

Kaynaklar
CSİKSZENTMİHALYİ, Mihaly MUTLULUK BİLİMİ- AKIŞ, çev. Barış Satılmış, Buzdağı Yayınevi, Ankara, 2017.
CHOPRA, Deapak, Başarının 7 Spiritüel Yasası, çev. Dilek Öner, Pozitif yayınları, İstanbul, 2011.