Oğuz ÇETİNOĞLU

Ekonomist, Araştırmacı-Yazar

ocetinoglu1@gmail.com

Muharrem Ayı

Arapça bir kelime olan Muharrem’in lügat mânâsı: ‘saygıdeğer’dir. Dinî kavram olarak da ‘haram kılınmış’, ‘yasaklanmış olan şeyler’ demektir.

Bu yıl, 02 Ekim 2016 Pazar günü başlayan Muharrem ayı, kamerî ayların birincisine verilen isimdir. Câhiliyye döneminde hürmet edilen bu ay, dinimizde de muhterem kabul edilmiş ve bu ayda savaşmak haram kılınmıştır. Bu ayda, Hz. Adem'in cennetten yer yüzüne indirilmesi, Hz. Nuh (a.s.)'ın tufandan kurtulması, Hz. Musa (a.s.) ve ona iman edenlerin, Firavun'un zulmünden kurtulmaları gibi insanlık târihinde dönüm noktası sayılabilecek önemli bazı olayların vuku bulduğu rivâyet edilmektedir. Allah (Azze ve Celle), Muharrem ayının içerisinde bir günde, bir kavminin günahlarını affetti. Bir başka kavminin günahlarını da bu ay içerisinde affedebileceği ümit edilmektedir. Muharrem ayının onuncu gününe; ‘Aşura Günü’ denilmektedir. Bu günü bir öncesi ve sonrası ile oruçlu geçirmek sünnettir.

Hz. Aişe validemiz, İslâm'dan önce Peygamberimiz ve Mekke halkının aşura günü oruç tutuklarını, Hz. Peygamberimiz'in Medine'ye geldikten sonra da bu orucu tutmaya devam ettiğini ve ashabına da tutmalarını tavsiye ettiğini bildirmiştir. Ramazan orucu farz kılındıktan sonra da Peygamberimiz aşure orucunu tutmuş ve ‘Ramazan orucundan sora en faziletli oruç Allah'ın ayı olan Muharrem ayında tutulan aşure orucudur.’ buyurmuştur.

Diğer taraftan Muharrem ayında bütün Müslümanları üzen, Peygamberimizin torunu Hz. Hüseyin'in ve O’nunla birlikte olan Müslümanların Kerbela'da şehit edilmesi olayı da vuku bulmuştur. Bu acı olayın tasvibi ve bu olayı yapanların tezkiyesi mümkün değildir. Ancak târihin çok gerilerde kalmış bir zaman diliminde meydana gelen bu üzücü olaylar, artık târihe mal olmuştur. Müslümanlara düşen görev, bu tür olayların tekrarlanmasını önleyecek bir şuur ve anlayışa sâhip olmak, kardeşlik, birlik ve dirliği koruyabilmektir.

Hicrî Takvime göre 1 Muharrem 1438, kullanmakta olduğumuz miladî Takvime göre 11 Ekim 2016 salı günü idrak edeceğimiz 10 Muharrem Aşura günü ile alakalı makale, 10 Ekim 2016 Pazartesi günü sunulacaktır.

Bu yazıda, Muharrem Ayı ile alakalı hususlar mevzu edilmektedir. 

İslamiyet’ten önce Araplar, Muharrem ayında savaşmak isteyince, o yıl Muharrem ayının ismini, sonraki aya koyarlardı. Böylece haram ay, Muharremden bir sonraki ay olurdu.

(Bir ayın haramlığını başka aya geciktirmek, ancak kâfirliği arttırır. Kâfirler, böylece sapıtıyorlar. Onlar, Allah’ın haram kıldığı ayların sayılarını denk getirmek için, haram ayı bir yıl helal edip, başka yıl onu yine haram ederler. Böylece, Allah’ın haram kıldığını helal kılmaya çalışırlar) mealindeki, Tevbe suresinin 37. âyet-i kerimesi, ayların yerlerini değiştirmeyi yasak etti.

Tevbe Sûresi 36. Âyette belirtildiğine göre; İslam kültüründe ‘kıymetli aylar’ olarak kabul edilen dört aydan biri Muharrem ayı, diğer üçü ise ise Zilkade, Zilhicce ve Receb aylarıdır.  

Muharrem ayı ile alakalı birkaç hadis-i şerif meali:

(Ayların efendisi Muharrem, günlerin efendisi Cuma’dır.) [Deylemi]

(Ramazandan sonra en faziletli oruç, Allah-ü Teâlânın ayı Muharrem ayında tutulan oruçtur. [Müslim, İbni Mace, Ebu Davud, Tirmizi, Nesai]

(Nafile oruç tutacaksan, Muharrem ayında tut! Çünkü o, Hakk Teâlânın ayıdır. O ayda bir gün vardır ki, O günde Allahü teâlâ geçmiş kavimlerden birinin tevbesini kabul etti. Yine o gün, tevbe edenlerin günahlarını da affeder.) [Tirmizi]

Nafile ibâdetlerin sevabına kavuşabilmek için, Ehl-i sünnet itikadında olmak, haramlardan kaçıp günahlara tevbe etmek, farzları kusursuz yapmaya çalışmak, o ameli ibâdet olarak yapmaya niyet etmek şarttır.

Muharrem ayı, Hz. Muhammed (Sav) Efendimizin, Mekke’den Medine’ye hicret ettiği, Yesrib şehrinin adını Medine’ye dönüştürdüğü aydır.

Hicret, bir yerden başka bir yere göç etmek demektir. İslâm anlayışında mukaddes bir kavramdır. Hicret edenlerin Allah (cc) katında derecelerinin yüksek olduğu Tevbe Sûresinin 20. Âyetinde, Allah’ın rahmetine mazhar olacakları ise Bakara sûresinin 218. Âyetinde bildirilmiştir. Çünkü, ‘muhacir’ olarak da anılan hicret edenler, imanları için yurtlarını terk etmişlerdir. Allah yolunda eziyetlere katlanmışlar, müşrik olarak isimlendirilen İslamiyet düşmanları ile mallarını ve canlarını ortaya koyarak mücâdele etmişlerdir. İbâdet edebileceği yere hicret etmeyen, nefsine zulmeden insan, Nisa sûresi 97. Âyettte kınanmıştır. Günümüzde ise Hicret, Allah ve Rasûlünün yasakladığı kötülükleri terk etmektir.

Yüce Yaratan, bütün inananlara bu mânâda hicret nasip eder inşallah.

1-7 Ekim günleri ‘Câmiler Haftası’ olarak değerlendirilmektedir. Diyânet İşleri Başkanlığı, Câmiler Haftasının su seneki ‘tema’sını ‘kitap’ olarak belirlemiştir. O halde dostlarımızın, sevdiklerimizin ve sevenlerimizin Hicrî Yılbaşını; millî, mânevî ve insanî değerlerimizi konu edinen kitaplar hediye ederek tebrik edebiliriz.  

Mensubu bulunduğumuz İslam medeniyeti, kitap medeniyetidir. Bu medeniyet, Kerim Kitabımızın ‘oku!’ emriyle hayat bulmuştur. Bilindiği gibi idrak etmekte olduğumuz 21. Asır, İslam dünyası için hüzünlü, ıstıraplı, gözyaşı ve kanla yoğrulmakta olan bir sürecin başlangıcı olmuştur. Bu musibetlerin sebebi;  bilgisizlik, cehâlet ve taassuptur. Bizi bu olumsuzluklardan kurtaracak yegâne kaynak, kitaptır. Fert olarak bizim okumamız, bilgisizlikten, cehâletten ve taassuptan kendimizi kurtarmış olmamız, insanlığın kurtuluşu için elzemdir ve fakat yeterli değildir. Çevremizi de okumaya teşvik etmek mecburiyetimiz vardır.

Bu duygu ve düşünceler içerisinde dün idrak etmeye başladığımız yeni hicrî yılımızın hayırlara ve günümüzdeki mânâsıyla hicrete vesile olmasını Yüce Rabbimizden niyaz ediyorum.