Dr. Zülfikar ÖZKAN

Avukat - Yazar - NLP Trainer

zulfikarozkan@hotmail.com

Kişisel Güç mü, Mevki Gücü mü?

Pek çok insan, bu dünyaya birer dahi olarak olağanüstü yeteneklerle geliyor, fakat daha sonra sıradan bir insan olmayı kabul ediyor ve sıradan bir insan olarak bu dünyadan göçüp gidiyor.
Çoğu zaman elimizden gelenin en iyisini yapmak yerine, bir ömür boyu unvanlar (title) peşinde koşuyoruz. Kontrol edemeyeceğimiz işlerle uğraşıyor, en çok değer verdiğimiz insanları ihmal ediyor ve sevdiklerimizi onurlandırmadan göçer gidiyoruz. Ünvan peşinde koşmaktan, kişisel gücümüzü artırmaya da fırsat bulamıyoruz.   
Günümüz dünyasında, kişisel güç, mevki gücünü alt ediyor. Kişisel gücün kaynağı da emirler vermek değil, insanları harekete geçirmek, onlara esin kaynağı olmak ve onları ikna etmektir. Bugünlerde iş hayatında, sivil kuruluşlarda, dini kuruluşlarda buyurganlık (otokrasi) ortadan kalkıyor. (Tony Alessandra, Kişisel Çekim Gücü, s. 255).
Mevki gücü, başkaları üzerinde otorite sahibi olmaktır. Kişisel güç ise, toplumda saygı duyulma ve sevilmeye dayanır.
Bilgi toplumunda artık kolay kolay makamın statüsü kişiye aktarılmıyor. Kişi artık makamdan dolayı yüksek saygınlık kazanamıyor. Anlamlı bir söz vardır: “Şerefül mekân bil mekîn”. Yani bir yerin şerefi orada yaşamışlar veya yaşayanlarla artar ya da eksilir. Başka bir deyişle cansız olan şeylere, oradaki eşref-i mahlûkat olan insan şeref verir.
Evliliklerden örnek verelim:
Bir erkek önemli bir mevkiye sahip olsa da, kişisel gücünü ön plana çıkarmayıp, ailede kontrolü kadına verdiği zaman güçlü olmadığı hissini uyandırır. Bir kadın kontrol edebildiği erkeği çok çekici bulmaz. Kadınlar yaratılıştan güçten hoşlanırlar. Gücü çağrıştıran özellikler kadınlara çekici gelir. Kadınlar içgüdüsel olarak, çocuklarının sağlıklı olması için sağlıklı baba seçme eğilimindedirler. Sağlıklı olmak da kişisel güç sahibi olmaktan geçer.
Bir insan tüm maddi imkânlara ve yüksek mevkilere sahip olsa da, kişisel gücü yetersizse ve kendine güvenmiyorsa kaynaklarını satmakta zorlanır. Ürünü iyi, ama pazarlaması kötü olma durumuyla karşı karşıya kalır. Ürünü iyi olsa da, pazarlama kötü olduğu zaman ürünler kişinin elinde kalabilir.
Günümüzde toplumlar, fiziksel gücü ellerinde tutan lider yerine, karizmatik, sözü dinlenen, bilgili, tecrübeli, anlayışlı ve bağışlayıcı liderleri güçlü görüyor ve onlara güveniyor.
Bir insanın ne kadar saygı gördüğü ve toplumda nerede durduğu giderek önem kazanıyor.
Bugün artık toplumun her kesiminde “ünvansız lider” lerin gücünü ve etkisini görebiliyoruz. Tiyatroda bir söz vardır. “ Hiçbir rol küçük değildir. ”İsteyen herkes, ünvanlara aldırmadan, liderlik edebilir. Bunun için resmi otoriteye artık ihtiyaç yok. Lider olmamız için ünvana sahip olmamız da gerekmez.
Herkes takım arkadaşlarına ilham vermeyi, değişimi kucaklamayı, herkesin içindeki iyi tarafı görüp ortaya çıkarmayı alışkanlık haline getirebilir.
Gerçek bir liderlik, kartvizitte gösterişli bir ünvan taşımaktan çok daha iyidir.
Karizmatik kişinin, kişisel gücü mevki gücünden bir adım ilerdedir.