Oğuz ÇETİNOĞLU

Ekonomist, Araştırmacı-Yazar

ocetinoglu1@gmail.com

Komşuluk Hakkı

İnsan olarak yeryüzünde tek başına yaşayamıyoruz, ihtiyaçlarımızın tamamını bizzat kendimiz karşılayamıyoruz, bir kısım problemlerimizi başkasının yardı­mı olmadan çözemiyoruz.

İnançlarımızı, düşüncelerimizi, duygularımızı, sıkıntı­larımızı, sevinçlerimizi paylaşacak kişi veya kişilere ihtiyaç duyuyoruz. Bütün bu ve benzeri durumlar toplum içerisinde ya­şamamızı kaçınılmaz hâle getiriyor. Başta içinde yaşadığımız bir aile var. Sonra iç içe da­ireler hâlinde komşularımız, mahalle­miz, köyümüz, kasabamız ve nihayet içinde yaşadığımız bir ülkemiz var. Bü­tün insanlık ailesinin de bir üyesiyiz. Bu gerçekler, yâni bir toplum içinde yaşama mecburiyeti, insanlar arasındaki ilişkilerde uyulması gerekli birtakım ah­lâkî kuralların oluşmasını mecbûrî kılmıştır.

Meselâ her gün yüz yüze geldiği­miz komşularımızı ele alalım. Komşula­rımızla birlikte huzur içerisinde yaşaya­bilmemiz, komşuluk hukukuna ve görgü kurallarına riâyetle mümkündür.

Temelinde İslâmiyet bulunan kültürümüz, sosyal dayanışmaya büyük önem vermiş ve bu çerçevede komşuluk hukukuna riâyeti önemle tavsiye etmiş­tir.

Komşunun malının, canının ve namu­sunun korunması, komşuya iyi davranılması, ihtiyacı olduğunda yardım edilme­si komşuluk hak ve vazifelerindendir. Ayrıca komşuya zarar verecek, onu sıkıntıya so­kacak davranışlardan da uzak durulması gerekir.