Prof. Dr. Ersin Nazif GÜRDOĞAN

Akademisyen

engurdogan@gmail.com

Dünyada Oylar Ekonomiden Önce Kültüre Verilmelidir

Hayatı yaşanır kılmada zor olan, düşünce ve eyleme sürekli yeni boyutlar kazandırmaktır. Zoru gerçekleştirmenin, toplumu dönüştürmenin yolu, mutlaka iktidar olmaktan geçmez. Çünkü mutlak iktidarlar, toplumları mutlaka körleştirir, mutlaka sağırlaştırır, mutlaka dilsizleştirir. Tarihin her döneminde açıkça gözlendiği gibi, iktidar olmadan da iktidar olunur. Dünyanın neresinde olursa olsun, kültürler iktidar olmadan iktidar olarak, hem devletleri, hem de milletleri uzun ömürlü kılar.
*
Dünya durdukça kültür ve ekonomi gibi, kültür ve politika da el ele, omuz omuza birlikte yürüyeceklerdir. Kültür ekonomiden, ekonomi politikadan ayrılmaz. Kültür sağlam ise, ekonomi sağlıklıdır, kültür zenginse ekonomi güçlüdür. Aynı şekilde, kültür sağlam ise, politika sağlıklıdır, kültür zenginse politika güçlüdür. Kültür, politika ve ekonomi, birbirini dengeleyen üç ayaklı bir masaya benzer, ayaklardan biri eksik olursa, toplum dengesini koruyamaz.
*
Dünyanın her ülkesindeki, bütün seçimlerde, oylar politikaya değil, kültüre verilmelidir. Kamuoyu yoklamaları, iktidar olmadan iktidar olmanın, doğrudan dolaysız araçlarıdır. Kamuoyu yoklamalarında, oylarını kültüre vermeyenler, kültürlerini iktidar yapamazlar. Kamuoyunun özümsediği kültürler, iktidar olmadan iktidar olurlar. Çünkü hiçbir iktidar, çoğunluğun kültürüne savaş açamaz. Çoğunluğun kültürüyle savaşan iktidarlar, farkında olmadan kendileriyle savaşırlar.
*
Bütün dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de toplumun merkezinde politika değil, kültür vardır. Politika kısa dönemli hedeflere, kültür uzun dönemli hedeflere odaklanır. Politika için önemli olan bugündür, bugünü kurtarmaya çalışır. Kültür için önemli olan yarındır, yarını inşa etmeye çalışır. Politika herke- sin baktığına bakar, herkesin gördüğünü görür. Kültür, herkesin baktığına bakar, kimsenin görmediğini görür. Bütün toplumların merkezini politika değil, kültür oluşturur.
*
Dünyada yerel değil de, küresel düşünmek isteyen ülkeler, politikadan önce kültürlerini zenginleştirmeye çalışmalıdırlar. Derin ve köklü kültürler, kendi politikalarını hem oluşturur, hem de zenginleştirirler. Ancak kültürler için geçerli olan yasalar, politikalar için de geçerli değildir. Bu yüzden, ülkelerin geçmişlerini bugüne, bugünü de geleceğe taşıyacak olanlar, politikanın öncülerinden daha çok, kültürün öncüleri olacaktır.
*
Eylem ustası Nuri Pakdil, “Bir Yazarın Notları” isimli kitabında, tarihi adım adım insanın peşinden gelen ve insanı ruhundan sarsan, ak saçlı bir bilgeye benzetir. Aynı benzetme kültür için de geçerlidir. Kültür bir gölge gibi, politikayı izleyen ve soluğu politikanın ensesinde hissedilen, ak saçlı bir bilgedir. Ak saçlı bilgelerde, düşünce eyleme, eylem düşünceye yeni açılımlar kazandırır. Onlar Akşemseddin  gibi yaşarlar, Fatih gibi fethederler.
*
Politika, ekonomi ve kültürü ölümsüzlüğe ayarlayan Pakdil: “Ben çoktan oyumu verdim; sanata, edebiyata ve bunlarla tutuşacak büyük ateşe” demektedir. Medeniyetlerin savaştığı küresel dünyada, kültürsüz politika gücünü koruyamaz, politikasız kültür etkisini sürdüremez.
*
Savaş dünyasını barış dünyasına, oylarını politikaya verenler değil, oylarını kültüre verenler taşıyacaktır. Kültürü kanatlandırmadan, politikayı uçurmak mümkün değildir.
*
Kültür politika dünyasının kapılarını açan gizemli bir anahtardır.
*
Dünyayı geleceğe oylarını kültüre verenler taşıyacaklardır.
*
Toplumları insanı seçmesini bilenler dönüştürür.