Prof. Dr. Ersin Nazif GÜRDOĞAN

Akademisyen

engurdogan@gmail.com

Koruyucusu Allah Olan İslam'ın Güneşi Hiçbir Zaman Batmaz

İslam kültürü Avrupa''ya İspanya, Sicilya, Balkanlar ve Kafkaslar olmak üzere, dört ayrı yönden girmiştir. Kazan, Bahçesaray, Üsküp, Saraybosna, Mostar, Priştine, İşkodra, Palermo, Kurtuba ve Gırnata yüzyıllarca Avrupa''daki İslam kültürünün merkezleri olmuşlar. Müslümanlar 711 yılında Avrupa topraklarına ayak basmışlar. İslam  Avrupa  Rönesansının ana kaynağıdır. İslam'sız Avrupa, Avrupa'sız İslam, can damarlarını yitirerek, çok yoksullaşır.
*
Akdeniz ve Karadeniz''e kıyıları olan bütün Avrupa ülkelerinde İslam kültürünün eserleri varlıklarını koruyorlar. Avrupa bütünüyle Müslüman kültürüne dayanmadığı gibi, bütünüyle Hristiyan kültürüne de dayanmaz. Avrupa bütün büyük dinlerin harman olduğu kıtadır. Ancak hiçbir büyük din Avrupa topraklarında doğmamıştır. Kutsal kültürlerin vatanı Asya'dır.
*
Bugün İtalya sınırları içinde yer alan Sicilya adası, Müslümanların Akdeniz''den Güney Avrupa''ya ana giriş kapılarından birisi olmuştur. Kuzey Afrika''dan gelen Müslümanlar, İspanya''dan sonra Sicilya''ya 829''da, ada bir Doğu Roma eyaleti iken gelmişler. Ada yüzyıllarca Müslümanların yönetiminde, en parlak günlerini yaşamıştır.
*
Müslümanlar aynı yüzyılın sonunda adanın tamamında ve Güney İtalya''nın bazı kısımlarında en önemli söz sahipleri olmuşlar. Roma kapılarına kadar gelen Araplar, bütün İslam dünyasının “Kızıl elma”sı olan İstanbul''a İtalya üzerinden ulaşmayı düşünmüşler. İstanbul'u İslam dünyasına kazandırmak Araplara değil, Türklere kısmet olmuştur. İstanbul'un alınmasıyla, güç Avrupa'dan Anadolu'ya kaymıştır.
*
Müslümanların Sicilya''daki yönetimi İspanya''daki kadar uzun ömürlü olmamıştır. Adanın yönetimi binli yılların sonunda Normonlara geçince, yeni yöneticiler, Müslümanların mirasını sahiplenerek, onların yönetim geleneklerini benimsemişler. Onların zengin üretim ve yönetim birikiminden yararlanmışlar.
*
Sicilya''da İbn Haldun''un dediği gibi: “mağluplar galipleri” değil, “galipler mağlupları” taklit etmişler. Normon yönetimi, Müslümanların adadaki üç yüzyıla yakın birikimlerine güvenerek, üst düzey yöneticileri onlardan seçmiş ve çevresine Müslüman bilgin ve sanatçıları toplamıştır.
*
Kral Fredrik ve oğlu Manfred Arapça öğrenmişler, Müslümanların bilgi ve bilgelik birikimini özümsemişler. Onlar İslam bilim ve sanatının Latince''ye aktarılmasına öncülük yapmışlar Onların Müslüman ve Yahudilere açık yönetiminde, Palermo, Floransa ve Roma''da Avrupa Rönesansı''nın temelleri atılmıştır. Avrupalılar Rönesanslarını Müslümanlara borçludur.
*
Müslümanların döneminde Latince ve Yunanca gibi, Arabça da ülkede ana dilidir. Sigrid Hunke''den, “Avrupa''nın Üzerine Doğan İslam Güneşi” isimli kitapta, Sicilya ve İspanya''da yeni boyutlar kazanan Müslümanların bilim ve sanatının, Avrupa''yı nasıl dönüştürdüğü ayrıntılı olarak anlatılır. Müslümanlar olmasaydı, bugünkü Avrupa olmazdı.
*
Sicilya''daki Normon yönetimi bir Hristiyan ülkeden daha çok bir Müslüman ülke yönetimine benzemiştir. Çünkü ada yüzyıllarca Müslümanların yönetiminde kalmıştır. Onların döneminde Sicilya, her yanından sular akan, bütün yerleşim birimlerinin, portakal, hurma, limon ve muz bahçeleriyle kuşatıldığı, bir bolluk ve barış adasına dönüşmüştür.
*
Hunke, kitabında, coğrafyacı İbni Havkal''ın 970''de yalnızca Palermo''da 300 cami saydığını aktarır. Büyük bulvarlar ve geniş caddelerle süslü Palermo''da 300 cami varsa, mutlaka 300 okul ve 300 de çarşı vardır. Müslümanların yaşadığı şehirlerde, her zaman çarşılar kadar camiler olmuştur. Camiler kültürün, çarşılar ekonominin can damarlarıdır.
*
Müslümanların kurduğu şehirlerde okul, cami ve çarşı birbirinden ayrılmayan ve birbirini tamamlayan bir bütünün parçalarıdır. Ekonomik ve kültürel hayatın odak noktasında üç ana kurum vardır. Kültürel doku ve ekonomik yapı üç kuruma dayanır.
*
İslam dünyasındaki şehirlerin ekonomik ve kültürel canlılığı, Müslümanların görünen dünyayı, görünmeyen dünyanın Cennet bahçesi olarak gören değerlerinden kaynaklanır. Ekonomik ve kültürel zenginliğin olduğu her şehirde de, bilim ve sanata yeni boyutlar kazanır.
*
Avrupa kültürü, yitirdiği kutsal boyutu Atina ve Roma''da değil, Bağdat'ta, Şam'da, Palermo'da, Kurtuba''da ve İstanbul'da aramalıdır.
*
Sicilya ve İspanya İslam medeniyetinin Avrupa''da kaybolmuş Yusuf''larıdır.
*
Yusuf'ların rüyaları, önünde ya da sonunda gerçekleşir.
*
Allah gerçekleşmeyecek rüyayı göstermez.
*
Rüya gücü, bilme gücünden kaynaklanır
*
Dünyayı rüya görenler değiştirirler.