Atilla ÇİLİNGİR

Yazar

Bir Zamanlar Akdeniz’in Las Vegasıydı…

Evet, gerçekten de bir zamanlar Akdeniz’in Las Vegas’ıydı…

Kıbrıs adasında bulunan bu bölge ünlü turizm merkezlerini kıskandıracak kadar güzel, inanılmaz zenginlikleri ile göz kamaştıran bir bölgeydi…

Kıbrıs’ın Maraş bölgesinden bahsediyorum.

Ama bu bölge yıllardan beri boş ve metruk…

Hiç kimsenin yaşamadığı bu turizm merkezi adeta bir hayalet şehir görünümünde!

Adalı Rumların, Yunanistan’ın da desteği ile Kıbrıs’ta gerçekleştirdikleri 15 Temmuz 1974 darbesiyle önce adayı Yunanistan’a bağlamak, sonrasında da Kıbrıs’ta tek bir Türk kalmamacasına giriştikleri toplu katliamlara başlamasıyla gelişen;

Türkiye’nin 20 Temmuz 1974’te Kıbrıslı soydaşlarımızı bu ölüm çemberinden kurtarmak için adaya müdahale etmesiyle devam eden süreçte, adadaki bu çok önemli bölgenin kaderi de belirlenmişti…

Bu bölge neden çok önemli idi?

Dönemin Cumhurbaşkanı Makarios bu bölgeye neden çok önem veriyordu?

Çünkü Rumların ‘’Varosha’’ adını verdikleri bu bölge adanın en güzel sahiline sahip, önemli bir turizm bölgesiydi.

Makarios’un altın yumurtlayan tavuk gözüyle baktığı bölge ada turizminin %68’ine hitap ediyor, bölgede bulunan 100’ün üzerindeki lüks oteller, (o yıllarda ilk 7 yıldızlı otel bu bölgede hizmete girmiştir.) modern eğlence mekanları, pek çok ünlüye ait villalar, apartlar, dünya markalarının satıldığı alışveriş mekanları bu bölgenin Akdeniz’in Las Vegas’ı olarak tanınmasına neden olmuştu.

Kısacası bu bölge; Rumlar için geleceklerine büyük bir katkı yapacak, olumlu yön verecek müthiş bir gelir kaynağı idi…

Ama onların hiçbir zaman bitmeyen, eksilmeyen adanın tamamına sahip olma hırsı, en az kendileri kadar adanın sahibi olan Türkleri ortadan kaldırma kinleri; bu müthiş gelir kapısına 46 yıl önce kocaman bir kilit vurdu.

46 Yıldan beri o kilit hiç açılmamacasına Maraş’ın giriş kapısında asılı duruyordu. Aslında bölge KKTC’nin sınırları içindeydi, aylar öncesine değin KKTC’de yönetime gelen hiçbir hükümet bu kilidi açmayı düşünmemiş, konuyla ilgili Türkiye ile istişare etmemişti.

Bu metruk bölge, 1968 yılından bu güne devam eden her Kıbrıs müzakeresine konu olmuş, ancak bu müzakerelerden hiçbir sonuç çıkmayınca bölge de kendi kaderine terk edilmişti.

Ancak ne olduysa bu yılın başında oldu!

Şubat 2020’de KKTC Başbakan’ı Sn. Tatar ve KKTC Dış İşleri Bakanı Özersay; Maraş bölgesinin sivil yerleşime açılması için çalışmalar başlatılacağını açıkladı.

Türkiye’nin de desteklediği bu adımla birlikte Türkiye Cumhurbaşkanı Yrd. Fuat Oktay başkanlığında bir heyet adaya giderek,  bir yuvarlak masa toplantısına katıldı ve Maraş bölgesini de dolaşarak, açılımın başlaması için ilk adım atılmış oldu.

KKTC Hükümetinin bu bölgede başlatmış olduğu envanter çalışmaları şu anda bitmiş durumda. Bölgedeki otel, arazi ve mülk sahiplerine gereken çağrılar yapılarak, Lefkoşa’da bulunan AİHM’nin de tanıdığı ‘’Taşınmaz Mal Hakları Komisyonuna’’ başvurmaları istendi. Bölgede hak iddia eden Rumlar da buraya başvuracak.

Bu noktada unutulmaması gereken önemli bir husus var. O da Maraş bölgesindeki arazilerin büyük bir kısmının (%99’u) Osmanlı vakıflarına ait olduğudur. (Lala Mustafa Paşa, Abdullah Paşa, Bilal Ağa Vakıfları) Bilindiği üzere vakıf malları hiçbir şahsa, ya da kuruluşa devredilemez. Onun içindir ki, bundan sonraki süreç çok önemlidir. Bu sürece bölgedeki Osmanlı arazi ve mülkleri nedeniyle, Vakıflar idaresi de müdahil olacaktır.

Gelelim bu önemli gelişmenin Kıbrıs’a olan yansımalarına:

KKTC ve Türkiye birlikteliğinin bu yönde atmış olduğu adım, tabiidir ki, öncelikle Rum tarafında büyük bir şok etkisi yaratmış, tepkiye neden olmuştur. Yıllardan beri Maraş’ın kendilerine verilmesini isteyen Rum tarafında bu tepkinin oluşması gayet normaldir.

Ama asıl beklenmeyen tepki bu adımı atan devletin, KKTC’nin Cumhurbaşkanı Akıncı’dan gelmiştir!

 Cumhurbaşkanı Akıncı, konuyla ilgili yapmış olduğu değerlendirmede:

“Yakın tarihteki bir seçim öncesinde yapılan bu girişim, gerek herkesin rahatlıkla anlayabileceği hedefleri, gerekse katılım kapsamı ve zamanlama açısından çok hatalı olmuştur.’’Açıklamasını yapmıştır.

Her ne olursa olsun, kim hangi açıklamayı yaparsa yapsın! Kıbrıs Türk Halkının ada üzerindeki de-facto hakkını temsil eden KKTC hükümeti,  yarım asırdan beri süregelen önemli bir konuya el atmış, kendi toprakları içinde bulunan bu çok önemli turizm bölgesini sivil halkın kullanımına açmaya karar vermiştir.

Geçtiğimiz hafta içinde Türkiye’yi ziyaret ederek Cumhurbaşkanı Erdoğan ile de görüşen KKTC Başbakanı Ersin Tatar, bu yılsonunda Maraş’ın açılacağı müjdesini de vermiştir.

 Bu açılım, Kıbrıs konusunun çözümü noktasında da önemli bir gelişme olacaktır. Çünkü Maraş bölgesinde bulunan otellerin büyük bir bölümü batılı ülkelerin turizm devlerine aittir.

Onarımı için 10 milyar dolar gereken bu turizm bölgesinde bulunan otellerin işletme sahiplerine de çağrı yapılmıştır. Büyük bir bölümünden olumlu yanıt alınan bu bölge birkaç yıl içinde açıldığında bölgeye gelecek yabancı turistlerin Türk bölgesindeki bu otellere gelişi için hava yolunu kullananlar Ercan hava alanını, deniz yoluyla gelenler ise Gazimağosa limanı kullanılacaktır.

Böylesi bir gelişme dahi Kıbrıs meselesinin daha fazla uzamadan bitirilmesi için yeni ama olumlu bir baskı kaynağı yaratacak, Kıbrıs Türk Halkının kazanılmış hak ve hukukunun tanınması yönünde olumlu bir katkı sağlayacaktır.

Bu arada KKTC’den gelen son habere göre; hükümet kanadının büyük ortağı UBP, açılış hazırlıkları yapılan Maraş bölgesinin, çalışmaları devam eden Gazimağosa imar planlamasına dâhil edilmesini istemesi de çok isabetli olmuştur. Böylesi bir planlamanın yapılması, konunun ciddiyeti bakımından ilgili taraflara verilecek en net mesaj olacaktır.

Ama unutulmasın ki!

KKTC’de Ekim 2020 de Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacaktır. Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde gelişen böylesine olumlu bir sürece; bu makama aday olacakların görüşleri kadar, seçildikten sonraki icraatları da yön verecektir…