Oğuz ÇETİNOĞLU

Ekonomist, Araştırmacı-Yazar

ocetinoglu1@gmail.com

Seyahatnâmeler

Yazarların gezip gördükleri yerlerden edindikleri izlenim ve bilgileri aktardıkları eserlere genel olarak ‘Seyahatnâme’ denilmektedir. Seyahatnamelerde temel maksat yurtiçinde veya yurtdışında görülen yerlerin tabiî güzelliklerini, sosyal hayatlarını, gelenek ve göreneklerini tanıtmaktır. Seyahatnâmeler çok defa birer târihî belge niteliği taşımakla birlikte, yazarlarının izlenimlerini belli bir üslupla yansıttıklarından, aynı zamanda da birer edebî eser olarak değerlendirilir. Sefaretnamelerin çoğunda seyahatname özelliklerine rastlanır. Ortaçağın ünlü Arap gezgini İbn Battûta'nın İslam ülkelerinin hemen tamamı ile Çin ve Sumatra gibi bölgeleri kapsayan gezilerini anlattığı Tuhfetü'n-Nüzzar fi Garaibi'l-Emsal ve Acaibi'l-Estar adlı eseri, dünyanın en tanınmış seyahatnameleri arasında yer alır. Battuta'nın daha çok Rihle veya İbn Battûta Seyahatnâmesi adıyla anılan eseri, dönemin İslam dünyasının sosyal, kültürel ve siyasî târihîne ilişkin güvenilir bir kaynaktır.

Batı'da seyahatnâme türünün ilk örnekleri arasında Milattan sonra 1. ve 2. yüzyıllarda yaşayan Strabon ve Pausanias gibi Eski Yunanlı coğrafyacıların Antik Çağ halkları, ülkeleri ve inanışları üzerine değerli bilgiler içeren kitapları sayılabilir. Marko Polo'nun 13. yüzyılın sonlarına ait gezi yazıları ise, belirli bir edebî seviyesi yüksek olan ilk seyahatnamedir.

Türkçe yazılmış seyahatnâmelerin en önemlisi şüphesiz Evliya Çelebi’nin Seyahatname isimli kitabıdır.

Seyahatnâme grubundaki edebî eserlerin yazılmasına cumhuriyet döneminde de devam edilmiştir.

Cumhuriyet öncesi döneminin diğer önemli seyahatnâmeleri şöylece sıralanabilir: Seydi Ali Reis’in 1895’te kaleme aldığı  Miratü’l- Memâlik. Bu eser, Türk Alfabesi ile 1975’te yeniden basılmıştır. Hacı Mehmed Edip bin Mehmed Derviş’in 1808’de yayınlanan Menasikü’l-Hac. Nâbi’nin 1849’da yayınlanan eseri: Tuhfetü’l-Harameyn. Ahmed Mithad’ın 1890’da yazdığı; Avrupa’da Bir Cevelân. Ahmed İhsan (Tokgöz)’ün 1891’de yayınladığı Avrupa’da Neler Gördüm ?.  Cenab Şahbeddin’in 1909’da yazdığı Hac Yolunda.

Cumhuriyet döneminde yayınlanan seyahatnâmelerin en önemlileri arasında; Falih Rıfkı Atay’ın Deniz Aşırı (1931), Taymis Kıyıları (1934), Bizim Akdeniz (1934), Tuna Kıyıları (1938),  Yolcu Defteri (1946), Ahmed Hâşim’in Franfurt Seyahatnâmesi (1933), Reşat Nuri Güntekin’in Anadolu Notları (1956), Nâdir Nâdi’nin İki Sovyet Rusya- İki Polanya (1935)  sayılabilir.

Seyahatnâme edebiyatımıza kazandırılan son dönemlerin en parlak eserlerinden biri; târihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı tarafından kaleme alındı.

Eski Dünya Seyahatnâmesi isimli eserinde Ortaylı; Kırım, Ortadoğu, Mısır, Bahreyn, Yemen Yunanistan, Arnavutluk, Makedonya, Bosna, Macaristan, İran, Rusya, Azerbaycan,  İtalya, İspanya, Almanya, Çek Cumhuriyeti, Hindistan, Çin ve Japonya’ya yaptığı seyahatlerdeki izlenimlerini nakletmektedir.

İzlenimler, Halep, Şam, Kudüs, Girit, Selânik, Aynaroz, Mostar, Budapeşte, Isfahan, Venedik ve Endülüs… gibi  fantastik şehirlerin târihleri ile sınırlı kalmıyor. Bu şehirlerin mimarî dokusu ve insanların yaşayışları açısından Türk kültürü ile olan derin benzerlikler, şehir estetiği, çevre problemleri, ekoloji, beşerî ilişkiler ve târihte yaşanan huzurlu birlikteliklerin yeniden canlandırılmasını sağlayacak tavsiyeler de yer veriliyor.

Türkler, târih sahnesine çıktıkları dönemlerden itibâren seyahat hâlinde olmuşlardır. Eski Dünya Seyahatnâmesi, târih boyunca en çok seyahat eden milletlerin başında gelen Türklerin, bir başka özelliğini daha ortaya koyuyor: Türkler, seyahati sevdikleri gibi, seyahatnâme yazmayı da seviyorlar.  Bu işi, çok mükemmel yapıyorlar.