Oğuz ÇETİNOĞLU

Ekonomist, Araştırmacı-Yazar

ocetinoglu1@gmail.com

İlköğretim Haftası

Eğitim, toplum kalkınmasının temel unsurudur. Temel Eğitim olarak da adlandırılan ilköğretim döneminde, çocukları hayata hazırlayan temel bilgiler verilir. Bu konunun topluma daha iyi ve yoğun bir şekilde anlatılabilmesi için Eylül ayının üçüncü haftası, ülkemizde İlköğretim Haftası olarak değerlendirilmektedir.

Ülkemizde eğitimin önemi bilinmekle birlikte; gereklerinin yapılması bir tarafa, asgari şartlara uyulup uyulmadığı konusunda tereddütler vardır. Denilebilir ki Türkiye’de eğitim, sistemini aramaktadır. Eğitime şekil veren yerli ve yabancı uzmanların teklifleri, çoğu zaman uygulamalara yansımıyor. Eğitim kavram ve kurumları siyâsetin dışında tutulması gerekirken, nerede ise eğitimin bütün safhaları, siyâsetçilerin ağır baskısı altında âdetâ deforme ediliyor. Eğitim politikası kavramı, eğitimin günlük siyâsetin emrine verilmesi şeklinde algılanıyor. Bu çarpıklığı, üniversite çevresinde de görmek mümkün. Üniversite önlerindeki yığılmaları, üniversite diplomalı işsizler ordusunu başka türlü açıklamak mümkün değil.

Uzmanlar, yönlendirmeye ilkokuldan başlanmasının gerekli olduğunu söylüyorlar. Bu cümleden olarak, eğitime ve öğretime yatkın çalışkan ve seçkin öğrenciler, üniversiteye hazırlık mâhiyetinde eğitim veren ortaöğretim kurumlarına yönlendirilebilir.   Diğerleri, kısa yoldan kendilerini iş ve meslek sâhibi yapacak, gelir kazandıracak meslekî eğitim kurumlarına yerleştirilebilir. Yine uzmanlar, bilgiden ziyâde beceri ve yetenek gerektiren meslek okullarına yöneltme yaşının 12 – 14 olduğunu belirtiyorlar. Ülkemizde bu yaştaki öğrencilerin tamamı,  temel eğitim kurumlarında bilgi hamallığı ile meşgul ediliyor.

Mesleğinde başarılı insan, her şeyi ve hatta çok şeyi bilen değil, düşünce ve muhakeme yeteneği gelişmiş, mesleği ile ilgili kaynaklara ulaşabilme alışkanlıklarını kazanabilmiş insanlardır. Kısa yoldan hayata atılmak isteyenlere, 8 hatta 11 yıllık eğitim mecbûrî olmakla birlikte 5 + 3 veya 5 + 6 şeklinde kesintili olarak uygulanması yararlı olurdu. Böylece hem piyasanın ihtiyacı olan, mühendis ile kalifiye işçi – ustabaşı aralığındaki teknik eleman ihtiyacı karşılanmış olur, hem de üniversiteler önündeki yığılmalar önlenir ve de üniversite mezunları işsiz kalmazlardı.

Eğitim sistemimiz kırmızı alarm veriyor. Konunun sorumluları kadar,  eğitimle yakından ilgilenenler de durumu apaçık görüyor ve biliyorlar. Bu sebeple çocuklara ve gençlere, hayatı kolaylaştıracak ve güzelleştirecek mayalanmalar okuldan çok aile ortamlarında oluşturulmaya çalışılıyor. Onun için de donanımlı aile büyüklerine ihtiyaç var. Okullar öğretim kurumlarıdır. Eğitim, ailenin ve çevrenin görevidir. Aile fertlerinin donanımsızlığı ve okulların eğitim kadrolarının yetersizliği sebebiyle çocuklarımızın ve gençlerimizin öğrenimleri de eğitimleri de çağın gereklerinin çok gerisinde kalıyor.