Halil İbrahim KAHRAMAN

Doktor

Covit- 19 Salgın Hastalığı ve Korkusu

Ortaya koyduğu şartlar sebebi ile halen covid-19 pandemisi (büyük salgını) ciddi bir sağlık sorunu olmaya devam etmektedir. Bu sorun, konu ile ilgili kesinleşmemiş değişik bilgiler sebebi ile, insanlarımızda endişe yaratmakta ve halkımızda bir de koronafobi diyebileceğimiz duruma sebep olmaktadır. Gerek salgın hastalığının kendisi gerekse bu korku duygusu, konu hakkında farklı, birbiri ile ilişkisiz, hangisi doğru, neresi yanlış anlaşılamayan bilgilerin ve haberlerin, muhtelif kanallar üzerinden insanlarımız tarafından öğrenilmesi sebebiyle konu daha da karmaşık hale gelmektedir.

Covid-19 u daha öncede, o günün bilinenleri ışığında beş ayrı makalem ile değerlendirmiştim. Şu anda salgın tüm dünyada etkisini sürdürmektedir. Bu günlerde Brezilya, Hindistan ve A.B.D de çok daha ciddi bir sağlık sorunu olarak yaşanmaktadır. Ülkemizde ise Mayıs 2020 sonuna doğru, vaka sayılarındaki azalmalar, yoğun bakım hasta sayısı ve ölüm vakalarının durumu, ciddi bir kontrolün sağlandığını göstermişti. Bu sebeple Mart 2020'de uygulamaya konulan yoğun koruyucu tedbirler kaldırılmış ve Haziran başından itibaren ise yeni normalleşme adı altında salgın takip ve kontrol edilmeye çalışılmaktadır. Hastalığın yoğun olduğu bu dönemde şehrimiz Kocaeli ve İstanbul, çok ciddi sağlık sorunlarının yaşandığı iki aylık bir dönem geçirmişti.

Haziranda başlayan yeni normalleşmenin getirdiği şartlar ile insanlarımız, yaz tatilinin de getirdiği imkan ile, Anadolunun tüm şehirlerine gittiler. Gidilen bu yerlerdeki düğün, cenaze, asker uğurlaması gibi topluluklar halinde yapılan etkinlikler ve tedbirlerin gerekli hassasiyetle uygulanmaması bulaş zincirini canlandırmıştır. Bu ise salgın hastalığın buralarda artmasına ve ciddi bir sağlık sorunu haline gelmesine sebep olmuştur. Bu günlere de başta Ankara olmak üzere, Konya, Kayseri, Diyarbakır gibi birçok şehrimizde covit 19 salgın hastalığı öncelikli sağlık sorunu haline gelmiştir. Bu durum Nisan-Mayıs ayında bu salgının sıkıntılarını yaşayan şehrimizde ve tüm ülke insanında yeni bir korku ve endişeye sebep olmuştur.

Ne yapmalıyız? Bir kere bulaş zinciri olmamalı, bulaş zincirini kıran tedbirlerin en lüzumlu korunma yolu olduğu unutulmamalıyız. Bunu ise kalabalıklar yapmayarak, kalabalık ortamlarda mümkün mertebe bulunmayarak, diğer insanlarla olan temaslarımızda maskeli olmak ve belli bir fiziki mesafeyi sağlayarak yapabiliriz. Ayrıca yaşanılan ortamların iyi havalandırılması, ortak kullanılan mekanların daha dikkatli temizlenmesi önemli tedbirlerdendir. Tabii ki kişisel temizlik şartlarında daha dikkatli olunması unutulmamalıdır. Şüpheli temaslardan sonra  ellerin ve gerektiğinde yüzün  dikkatlice yıkanması,kirlenme ihtimali olan yer  ile eşyaların(1/10-1/100)oranlı çamaşır suyu  veya bir dezenfektanla temizlenmesi bulaş zincirini kırmaya, hastalık yapıcı virüslerin bu özelliğini yok etmeye yeterlidir.

Bu ve benzeri hastalıkların bulaşma ihtimalinin olduğu durumlarda ne yapmalıyız? İlk 3-5 gün kuluçka süresidir. Hiçbir şikayet yoktur ve laboratuvar bulgusu da bulunmaz. Bu günlerden sonra ateş, boğaz ağrısı kuru öksürük, adele ağrıları gibi muhtelif şikayetler görülebilir. Bu gibi gelişmelerde önce enfeksiyon şüpheli durumlarda yapılan genel tetkikleri yapmalıyız. Kanda sedimantasyon, tam kan sayımı, CRP,  LDH  v.s. gibi tetkikler yapılmalıdır. Bunlardaki değişimler bir enfeksiyonun olup olmadığını, enfeksiyon varsa virüslere veya bakterilere bağlı olup olmadığı hakkında bilgi verirler.(bakınız Nezle mi? Grip mi? başlıklı makalemiz)

Gerekli durumlarda geniz sürüntüsünden antijen dediğimiz virüsün kendisini tespit eden tetkik yapılır. Bu PCR metodu ile daha güvenli yapılmaktadır. PCR Covit-19 antijen testinin genel tarama amaçlı yapılmasının bir gereği yoktur. Riskli temaslardan belirli bir süre sonra yapılması anlamlıdır. Özel risk altındaki gruplara veya stratejik özellikli durumdaki insanlarda tarama amaçlı yapılabilir. Bu maksatla yapılan başka tetkik yolları da vardır. Geçmeyen öksürük var ise akciğer röntgeni, burada şüpheli görüntü mevcut ise tomografi çektirilerek ileri bir sağlık sorunu var mı araştırılmalıdır. Bütün bunlar bir hekimin uygun görmesi ile istenmeli ve değerlendirme yine hekimce yapılmalıdır. Şüpheli temaslardan 10-12 gün sonra kanda antikor dediğimiz koruyucu unsurlara bakılabilir. Önce M antikorları adını verdiğimiz enfeksiyonun yakın tarihte geçirdiğini gösteren antikorlar, daha sonra bağışıklığın geliştiğini gösteren G antikorları oluşmaktadır.

Burada anlatmak istediğim salgın hastalık korkusunu yenmenin yolunun gerekli tedbirlerin alınması olduğudur. Şüpheli temas durumlarında ise paniklemek yerine aile hekimimize veya bir sağlık kuruluşuna başvurarak durumumuzu tıbbın ışığında değerlendirmek, tedbir-takip ve gerekiyorsa tedavimizi yaptırmaktır. Bu genel bilgiler ışığında konuya yaklaştığımız oranda doğru hareket etmiş oluruz. Bilginin olduğu yerde panik olmaz, yersiz korku olmaz. Gerekli uygun hizmetler yapılarak doğru davranışlar yakalanır ve yaşanır.

Öncelikle Covit 19 salgınında bu hastalığa yakalanmamamızı, sonra bulaşıcı hastalıklarda en önemli korunmayı sağlayacak aşının ve daha güvenilen tedavi unsurlarının bulunmasını,  yakalananların ise şifa ile atlatması dileklerimle sağlıklı günler dilerim.