Dr. Nuri ÇAĞLAR

Kalp Krizi ve İnmeye Sebep Olan Pıhtı Oluşması Nedir? Nasıl Önlenebilir?

Damar duvarının iç ya da dış zarı hasarlandığı zaman bu hasarlı bölgenin tamiri için öncelikle trombosit dediğimiz küçük kan hücreleri buraya doğru göç ederek hem hasarlı yere yapışırlar hem de birbirlerine; bu ilk pıhtı tıkacı sayesinde o hasar bölgesindeki kanama kontrol altına alınır. Bu olay kalp damarında oluşursa kalp krizine, beyin damarında oluşursa inmeye, göz damarında oluşursa körlüğe sebep olmaktadır. Damarların hasar bölgesinde oluşan bu ilk pıhtı tıkacı bu halde kalmamakta ilave faktörlerle beraber pıhtı tıkacı daha sağlam hale gelmekte. İşte bu durumda sert ve dayanıklı hale gelen bu pıhtı tıkaçları daha ciddi ve kalıcı problemlere sebep olmaktadır.

Hangi hastalıklarda pıhtı oluşmasını engelleyen ilaçlar kullanılır?

Atrial fibrlasyon olarak adlandırılan devamlı çarpıntı halinde,

Akciğerde pıhtı,

Özellikle bacak toplar damarlarındaki pıhtılar,

Ciddi kalp krizleri,

Pıhtılaşma eğilimi artmış hastalar,

Metal kapak takılan kalp hastalarında,

İnvaziv girişim yapılan kalp damar hastaları (balon ve stent işlemleri).

Yukarıda bahsettiğimiz gibi pıhtı olayında önce trombosit kümelenmesi olmakta sonrasında sert pıhtı oluşmaktadır. Trombosit kümelenmesini aspirin önleyebilmekte ama sert pıhtı oluşmasındaki faktörlere aspirin etkili değildir. Burada diğer pıhtı oluşmasına engel olacak ilaçları devreye sokmak gerekecektir. Bu ilaçlardan en çok tanıdığımız coumadin isimli ilaçtır. Bu ilaç bir çok pıhtılaşma faktörünü (özellikle 7,9,10 nolu faktörler ve trombinin karaciğerde yapımını güçleştir) etkiler. Piyasaya çıkan yeni pıhtı önleyicilerde var. Bunlardan bir tanesi faktör 10 un etkisini engellemekte, bir diğer yeni müstahzar ise karaciğerde trombin yapımını azaltarak etkisini göstermektedir.

Pıhtı oluşmasını engelleyen en önemli ilaç Coumadin’dir. Bu konu ile ilgili ciddi karşılaştırmalı çalışmalar tamamlanmış her çalışma sonrasında coumadin/aspirin ve coumadin/ aspirin +clopidigrel,e karşı ciddi olumlu üstünlük tespit edilmiştir. Aşağıda sıraladığımız hastalıklarda özellikle kalp kapak hastalığı olan, inme geçirmiş, şeker hastalığı ve yüksek tansiyonlu atrial fibrilasyonlularda sürekli coumadin kullanmak gerekliliği vardır. Metal kalp kapağı takılan ve alt ekstremite toplar damarlarında pıhtı olup sık olarak akciğere pıhtı atılması durumlarında da sürekli olarak Coumadin kullanılması önerilr.

Ciddi kalp krizi geçiren, akciğere pıhtı atılması ve pıhtılaşma eğilimi artmış hastalara hastanın kliniğine göre zaman zaman Coumadin kullanımı önerilebilir. Bu hastaların aspirin ve diğer kan sulandırıcı ilaçları kullanmasına karşı ciddi bir olumsuzluk yoksa devamlı olarak bu ilaçları kullanmaları önerilir.

Kalp kapak hastalığı nedeniyle kapağı değiştirilecek hastalara iki çeşit yapay kapak yerleştirilir. Eğer metal yapay kapak yerleştirilmiş ise bu grup hastaların ömür boyu Coumadin almaları gereklidir. İnsan yada hayvan dokusundan yapılmış yapay kapaklar uygulanmış ise bu hastaların 3-5 ay Coumadin kullanmaları yeterlidir, sonraki süreçte diğer kan sulandırıcıları kullanabilirler.

Kan sulandırıcı ilaçların belirli bir düzen içinde alınmaları ve kontrollerin yapılması gereklidir. Coumadin ilacını kullanan hastaların INR dediğimiz kan tetkikini hekiminin önerdiği aralıklarda yaptırması gereklidir. Metal yapay kalp kapağı uygulanan hastalarda INR 2.5—3.5arasında olması en uygun sonuçtur. INR 3.5 üzeri olacak olursa ilaç alımı durdurulmalı ve ilaç dozu yeniden ayarlanmalı. INR düzeyi 5-6 ve daha yüksek tespit edilmişse hastanın hastaneye gitmesi ve gerekli tıbbi yardımın oradan alınması uygundur. Bazen Coumadin ilacını önerilen dozda düzenli kullanan hastaların INR si 2 nin altına inebilmektedir, yeme içme çeşitliliğine kullanılan bazı ilaçlarda burada etkili olabilmektedir. K vitamini içeren ilaçlar ve besinler(lahana, kara lahana, ıspanak, yeşil çay, pazı, maydanoz, alkol, kızılcık suyu vs). Bu durumda diyet yeniden gözden geçirilir ve ilaç dozu ayarlanır.

Elbette kan sulandırıcı ilaçları kullanan hastalarımız küçük cerrahi müdahale, diş çekimi, implant uygulaması ya da ciddi operasyon yapılması ile karşılaşabileceklerdir. Eğer hastalar aspirin, aspirin+ clopidigrel ilaçları kullanıyorlarsa bu ilaçların 3-5 gün kesilmesi sorun oluşturmaz ve işlem tamamlandıktan 1-2 gün sonra hekiminin önerisi ile yeniden ilaçlarına başlayabilirler. Coumadin kullanan hastaların ilacı işlemden 5-7 gün önceden kesmeleri ve işlemden bir gün önce INR bakılarak 1.2-1.4 seviyesine indiği tespit edildikten sonra işleme başlanması doğru olacaktır. Bu Coumadin alınmadığı süre içinde hastaların düşük moleküllü heparin yaptırmaları mutlak gereklidir.

Bazen genç hanımlar hastalıkları nedeniyle Coumadin almak zorunda olabilirler. Bu hastalar gebe kalacak olurlarsa, özellikle 3-5 ay Coumadin kesilmeli onun yerine düşük moleküllü heparinin sabah akşam cilt altına yapılması uygun olacaktır.