Doç. Dr. Süleyman COŞKUNER

Kaliteli Yaşam Uzmanı

suleymancoskuner@hotmail.com

Empati Yapmak, O Kadar da Kolay Değildir

(Elif ve Ayda yavrularımıza)

İzmir depreminden 65 saat sonra kurtarılan 3 yaşındaki Elif yavrumuz.
91 saat sonra kurtarılan Ayda bebeğimiz.
Kurtarılma esnasında gayet iyi görünen, kurtarıcı kahramanımızın her söylediğini can kulağıyla dinleyip, gayet samimi olarak, "İNŞALLAH - İNŞALLAH" diyen, ama hikmetinden sual olmaz, hastanede  sevdiğine kavuşan Helim SARI kardeşimiz.
Sizler İzmir depreminin, hafızalarımıza kazıdığınız ve hiç bir zaman asla unutmayacağımız kahramanları oldunuz.
Bu ne zor bir imtihandı Yarab.
Biz televizyonlarda, rahat
koltuklarımızda gözyaşlarıyla izlerken, dayanamadık.
Sizler o kadar saat nasıl dayandınız?
Helim abi, kurtuluş anında ne kadar iyi görünüyordun, inşallah diyordun.
Demek ki, acıların çokmuş, o kadar saat ağladın mı? Sızladın mı? Üzerindeki enkaz kaç tondu?  Bizler hiç bilmiyoruz ve bilemeyeceğiz de...
Zifiri karanlıktı, hiç bir ışık yoktu. Gece ile gündüz ayırt edilmiyordu. Yakınların öldü mü yaşıyor muydu? Korktun mu - korkmadın mı? Ümit besledin mi beslemedin mi? Binayı çürük yapanlara kahrettin mi etmedin mi?
Keşke bu kolonları kesilmiş market yerine başka markete gitseydim, dedin mi demedin mi?
Hepsi bize karanlık. Empati yapmaya çalışıyorum, yapamıyorum.
Tüylerim diken diken oluyor hemen...
Sevgili yavrumuz Elif'imiz.
Kurtarıcı kahramanımızın baş parmağını nasıl da tuttun öyle? Kurtulup dışarı çıkarılmana rağmen, hastaneye kadar hiç bırakmadın yavrum.
Demek ki, o parmağı ve eli çok aradın ve bekledin. Çok ağladın mı? Annem babam niye gelip de beni almıyorlar diye sitem ettin mi annene ve babana?
Sahi depremin ne olduğunu biliyor muydun sen? Evinize kamyon falan mı çarptı zannettin acaba? Yoksa, yıldırım mı düştü zannettin yavrumuz?
Annen ve ablaların diğer odadan kurtarılırken haberin oldu mu?
Galiba sen mutfakta yakalandın.
Abiciğinin vefatından haberin oldu mu?
Gözlerine toprak kaçarken ne yapabildin korunmak için? Tabi ki hiç birşey.
Ve sevgili yavrumuz, boncuk - üzüm gözlü, dünyalar güzeli AYDA'mız. Artık sizler 83 milyon Yüce Türk Milletimizin öz evlatlarısınız.
Bulaşık makinasının sana özel hazırladığı yaşam üçgenine sıkışıp kalmışsın. Çok şükür hiç bir yerin zarar görmemiş.
91 saat nasıl dayandın?
Melekler mi sana arkadaşlık etti?
Yoksa, vefat eden anneciğinin ruhu yanında mıydı?
"Beni mutlaka kurtaracak kahramanlarımız" diye düşünebildin mi?
Ayacıkların çıplaktı üşüdün. Sen üşürken Vallahi de sıcacık yatağımızda bizler de üşüdük. Hem de buz tuttuk, kaskatı kesildik. Hüngür hüngür ağladık.
Bütün Türkiye hep birden ağladık.
Şimdi yine hüngür hüngür ağlayarak yazıyorum. Daha dağrusu yazmaya çalışıyorum.
Kurtarıcı kahramanlarınn "sesimi duyan var mı? Nidalarına, " BEN BURDAYIM, ADIM AYDA" diye cevap verdin değil mi? Ağlamadan, gülümseyerek, boncuk - üzüm güzlerinle bakarak...
Biliyor musun Ayda yavrumuz, o anlarda sen tebessüm ediyordun. Ama bizler, bütün Türkiye ağlıyorduk.
Kurtarıcı kahramanımızın adını sordun. "Benim adım Cem" dedi.Elini ona uzattın. Parmak oyunları oynadınız ne güzel.
Seni tozlu topraklı elleriyle ve gözyaşlarıyla, öz kızının yerine koyarak şefkatle öptü ve sarıldı.
Karnım aç dedin, köfte ayran istedin ambulansla hastaneye giderken. Nereden bilecektin ki, 91 saat susuz kalan vücudunun önce serumla beslenmesi gerektiğini???
Annenin yokluğuna nasıl alışacaksın yavrumuz? Annem nerde diye sorduğunda, baban-deden-ninen sana ne cevap verecekler? Seni nasıl avutacaklar?
Sen ki, 91 saat enkazda 20 yaş birden büyümüşsün AYDA'mız...
Bizlere çok büyük ve anlamı yüksek dersler verdiniz yavrularımız...
Rabbim sizleri korusun.
Bundan sonraki hayatınız, çok daha güzel, sağlıklı ve başarılı geçsin inşallah.

Selam, sevgi ve dualarımla.
Allah'(cc)'a emanet olunuz.