İnsanız, Mahlûkattan Sorumluyuz!

                                                       ( Merhamet Eden Merhamet Bulur!)                                                          

Ocak ayında (+) 8 C sıcaklığı ve yağmuru görünce” Kar bizi terk edip batıya mı gitti?” diye endişe etmiş ‘Cenab-ı Allah’ın hikmetinden sual olunmaz!” diyerek karın yağmasını beklemiştik. Neyse ki, hasretle yolunu gözlediğimiz; rahmete, berekete vesile olduğunu bildiğimiz, memleketimizin aziz misafiri ‘kar’, bu hafta başı şehrimize teşrif etti!

Yalnız Erzurum Ovası’nı kaplayan bu beyaz örtünün, her yıl olduğu gibi tüm çirkinlikleri örterken, beraberinde epeyce sıkıntıyı getirmiş olduğunu da unutmamak gerek.

Bu coğrafyayı paylaşan canlılar olarak kış gelince zorlu bir mücadeleden geçmekteyiz. Kimimiz sobalı, kimimiz doğalgazlı evlerde barınıp, bütçelerimizin elverdiği ölçüde yiyecek, içecek bulabilirken, doğada yaşayan hayvanlar açlık ve soğukla mücadele halindedirler.

‘Eşref-i mahlûkat / Yaratılmışların en şereflisi’ olarak ifade edilen insanoğlu, yeryüzünde hayvanâttan, nebâtâttan ve yaşadığı çevresinden de sorumlu bir varlıktır.

Aldığımız terbiye ve kültürel değerlerimiz de bize her zaman bu sorumluluğu hatırlatır ve gereğini yapmamızı öğütler. Bu öğretileri içselleştiren ecdadımızın yapmış olduğu anlamlı örnekleri tarih sayfalarında gururla görmekteyiz.

Vakıf medeniyeti olan Osmanlı İmparatorluğu’nda bu gaye ile kurulmuş Sokak Hayvanlarına Ekmek Veren Vakıf, Leylekleri Koruyan Vakıf, Güvercinhane Yaptıran Vakıf, Göl Temizleyen Vakıf, Çevreyi Güzelleştiren Vakıf, Nehir Kenarlarına Söğüt Ağacı Diken Vakıf, Tohum Saklayan Vakıf, Halkın Ve Yolcuların Hayvanlarını Sulayan Vakıf, Hayvanlara Mera Açan Vakıf, Çevre ve Ormanı Koruyan Vakıf, Sakız Ağacı Diken Vakıf, Hayvan Ve Tohum Islâh Eden Vakıf gibi ismini sayabileceğimiz daha birçok vakıf bulunmaktadır.

Vakıflar çatısı altında yürütülen bu hizmetlerden ayrı olarak yardımsever insanların kışın dışarıda aç kalan kedi, köpek, kuş, kurt, tilki gibi hayvanların beslenmesi için doğaya yiyecek bırakmaları da kültürel mirasımızın bize bıraktığı hayırlı hizmetlerdendir.

İşte bu mirasın sahipleri olarak, bize bırakılan bu güzel hasletleri yaşatmak ve gelecek nesillere aktarmak zorundayız.

Bu münasebetle, ‘kar’ın her yeri örttüğü bu günlerde, bütçemiz doğrultusunda alacağımız gıdalarla veya artan yiyeceklerimizle aynı havayı soluduğumuz, aynı toprağı paylaştığımız hayvanlara el uzatıp, onlara olan sorumluluklarımızı yerine getirebiliriz.

Unutmayın ki vicdan, sevgi ve merhamet; insan olmamızın en güzel vasıflarıdır.

Şu an buz tutan çatılarda ve karla yüklü ağaç dallarında tüneyen kuşlar, metruk yerlere sığınmış kedi ve köpekler, yaşam alanları elinden alınan tilki ve kurtlar, kış uykusuna henüz yatmamış ayılar yaşayabilmek için bizim merhamet elimizi beklemektedir.

Çevremizde yaşayan bu hayvanlara her sabah yardım etmek, onları beslemek, bizlere insan olduğumuzu hatırlattığı gibi güne hayırlı bir iş yaparak başlamamıza da vesile olur.

Göstereceğimiz bu erdemli davranışı çocuklarımızla birlikte yapmamız ise gelecek nesillere bırakacağımız en güzel hatıra olacaktır.

Şiddetin, merhametsizliğin ve acımasızlığın kol gezdiği dünyamızda, insan olmamızı hatırlatan bu tür anlamlı davranışlarla gönüllerimizi yüceltebilir, merhamet pınarlarıyla topraklarımızı sulayıp, vicdan bahçesinde sevgi çiçeklerinin açmasını sağlayabiliriz. Unutmayalım ki, ‘Merhamet eden merhamet bulur!