Sporda Cinsiyet Ayrımına “Hayır”

8 Mart dünya kadınlar gününü geride bıraktık. 8 Mart; İnsan hakları temelinde kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesi, ekonomik, siyasi, sosyal ve sportif başarılarının kutlanmasına ayrılan özel bir gündür. Bu vesileyle kadınlarımızın dünya kadınlar gününü kutluyorum.

Maalesef her konuda olduğu gibi sporda da cinsiyet ayrımı söz konusudur. Spor içinde kadının sporcu özelliğinden önce cinsiyetiyle değerlendirildiğini üzülerek gözlemliyoruz. Kadının spora katılımında daha başlangıçta Tenis, Yüzme, Buz Pateni, Artistik jimnastik gibi estetik branşları seçmesi önerilir. Yani bu sporların dışındaki branşlar kadına uygun görülmez.

Sporda cinsiyet ayrımı eski yunan dönemine kadar uzanmaktadır. Eski Yunan döneminde kadınlar olimpiyatlara alınmamıştır. Modern oyunların doğmasıyla Baron De Coubertin tarafından bu uygulama sürdürülmüştür.

Dünya sporunun gelişmesinde ve yaygınlaşmasında önemli yeri olan Coubertin; Kadınların spordaki yeri erkeklerin başarılarını takdir etmektir diyerek sporda cinsiyet ayrımını ortaya koymuştur. Aynı Coubertin, Kadın sporları, doğanın kurallarına aykırıdır. Olimpiyat oyunları erkeklere ayrılmalı ve kadın sporcuların görünüşlerinin korkutucu olduğu vurgulanmalıdır demiştir.

Baron De Coubertin 1935 yılında yaptığı açıklamada, ısrarla kadınların halk karşılaşmalarına katılmasına karşı olduğunu, kadınların toplum içerisinde spor yapmaması gerektiğini, olimpiyat oyunlarında kadınların asıl rolünün erkeklerin başarılarının ödüllendirilmesinde görev almak olduğunu söylemiştir.

Görüldüğü üzere sporda cinsiyet ayrımının eski yunan dönemi ve olimpiyat oyunlarının başlangıcına kadar uzandığı anlaşılıyor. Cinsiyet ayrımının, kadına bakış açısının maalesef doğu kültüründe de batı kültüründe de aynı olduğunu görüyoruz.

Günümüzde kadının spora katılımı noktasında gelişim düzeyi farklı toplumlarda bu konuya bakış açısı değişmektedir. Gelişmiş ülkelerde kadınların spora katılım oranı fazla iken, gelişmekte olan ülkelerde ise bu oran düşüktür. Çünkü bu toplumlarda kadının hala dişi cinsin yalnızca doğurganlık için yaratıldığı düşüncesi hâkimdir.

21. yüzyıl dünyasında kadının spor hayatı içerisindeki yeri erkeklere oranla kıyaslanmayacak seviyede düşüktür. Spor medyasında kadın sporcularla ile ilgili haberlere pek rastlanmaz. Bayan basketbolcularımız, voleybolcularımız Avrupa şampiyonu olunca ancak spor medyasında gündem olabiliyor. Söz konusu kadın sporcular olunca medyamız kadınların sporcu özelliğinden ziyade magazinsel boyutta konuya yaklaşıyor.

Mesela Avrupa şampiyonu olan kadın maratoncunun sergilediği sportif performans ikinci plana itilerek, onun özel hayatında ev hanımlığı ve anneliği üzerine haberler yapılıyor. Aynı şekilde kadın sporcular, erkek sporu olarak kabul edilen Karate, Tekvando, Judo gibi uzak doğu sporlarında ya da futbol, basketbol gibi takım sporlarında başarılı olunca haberleri magazinsel boyutta değerlendiriliyor. Ancak Buz Pateni, Jimnastik gibi sporlarda başarılı olunca toplum tarafından övülüp alkışlanıyor ve spor medyasında haber değeri kazanıyor.

Sporda cinsiyet ayrımı geçmişten günümüze kadının spora katılımını sınırlamıştır. Günümüzde kadının spora katılımı toplumdan topluma değişmektedir. Ancak tüm ülkelerde kadının spor içerisinde yer alması konusunda hâkim düşünce, kadınların spora yönelmesi, güzelliklerini ve çekiciliklerini korumak amacıyla, formda kalmak için aerobik, step, yürüyüş gibi sporları tercih ettikleri yönündedir.

Kadın hareketlerinin cinsiyet ayrımına yönelik eylemleri belirli ölçüde sosyal değişim sağlanmasına katkıda bulunmuştur. Ancak yarışma sporlarına katılımda, çalışma ve boş zamanları değerlendirmede sporun yer alışı bakımından kadın ve erkekler arasında büyük farklılıklar vardır. Günümüzde spora başlayan kız çocuklarının spor içerisinde kalma süreleri toplumun yapısına bağlı olarak erkek çocuklara oranla daha düşüktür.

Sporun toplum geneline yayılması, cinsiyet ayrımı yapılmaksızın büyük çoğunluk tarafından yapılır hale gelmesi için kadının spora olan ilgisini arttırmamız gerekiyor. Kadınların daha aktif olarak sporun içerisinde yer almasını sağlayacak şartları oluşturmak için çaba sarf etmeliyiz.