İsmail KAHRAMAN

Belgeselci - Gazeteci

belgeselciismail@gmail.com

27 Mayıs Darbesi Yassıada ve Adnan Kahveci ile Bir Anım

Korona virüsü belası ile savaştığımız  bu günlerde gazeteci ve belgeselci olarak geleceğe ışık tutmak adına hatıra anı yazmanın ve belge, bilgi bırakmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladım.

27 Mayıs darbesinin 60. yıl dönümünü  yaşıyoruz,  darbenin sembol ismi Yassıada da bugün tarihi bir gün yaşanacak.

Yassıada ile ilgili  hazırlanan tarihe ışık tutan kamu spotu hazırlandı.

Tarihin utanç sayfalarının yazıldığı Yassıada'nın ismi 2013'te "Demokrasi ve Özgürlükler Adası" olarak değişti. Yeniden düzenleme faaliyetleri tamamlanan Demokrasi ve Özgürlükler Adası 27 Mayıs askeri darbesinin 60. yıl dönümünde 27 Mayıs 2020 tarihinde törenle ziyarete açılacak.
Yassıada deyince insan gerçekten bir hoş oluyor. Seçilmiş bir başbakanın idam edildiği, darbelerin önünün açıldığı bir dönemin ve bir devrin simgesi… Keşke, darbelerin yolu açılmasaydı. Darbeler hiç yaşanmasaydı. 1960 yılında anamın deyimi ile Menderes’in devrildiği yılın karakış ayında dünyaya gelmiş, 60 yıllık hayatımız da her on sene de bir darbe  yalamış bir neslin temsilcisiyiz.  Acılara canlı şahitlik yapmış, tarihin canlı tanıklarıyız. Keşke güzelliklere  canlı  şahitlik  yapsaydık.

Demokrasi Tarihimizin Kara Sayfası 

Türkiye demokrasi tarihine utanç sayfası olarak geçen 27 Mayıs askeri darbesinin üzerinden 60 yıl geçti. 
27 Mayıs darbesinin simgesi olan, darbenin kudretli liderlerinden Alparslan Türkeş’in TRT Radyosu’ndan okuduğu darbe bildirisi ile Türkiye Cumhuriyeti ilk kez darbe ile tanışmıştı. 
Darbeden sonra, darbecilerin birbirine düşmeleri Talat Aydemir’in yeni darbe girişimi ile devlet ve millet olarak büyük tehlikeler atlatılıyordu.
Darbecilerin Adalet Anlayışı 

Devlet yönetimine silahla el koyan darbecilerin ilk işi adaletlerde darbe yapmaktı. Sözde yargılamaların yapıldığı, Yassıada'daki dönüşüm tamamlandı. Demokrasi ve Özgürlükler Adası bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin katılacağı törenle ziyarete açılacak.

Yassıada Artık Demokrasi Sembolü

27 Mayıs 1960, Türkiye demokrasi tarihindeki en büyük yaralarından birini aldı. Seçilmiş yönetim askeri darbeyle devrildi. Ardından sözde yargılamalar başladı. Yassıada'daki duruşmalar tarihe kara leke olarak geçti. 

Başbakan İdam Edildi 

Adalet çok önemlidir. Adalet mülkün değil dünyanın da temelidir.
Adalet yoksa hiçbir şey yok, adalet varsa her şey var…
 27 Mayıs darbecileri, adaleti de yıkıp yok etti. Zalimliklerine adaleti de alet ederek, sözde Yassıada mahkemelerini kurup, sözde hakimler atayıp, sözde yargılamalar yaptılar. Darbeciler tarafından sonunda dönemin Başbakanı Adnan Menderes ile Bakanlar Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan'ın idam kararı verildi ve tarihin utanç sayfaları yazılmış oldu. 

Adnan Kahveci ve Cenazelerin Anıt Mezara Getirilmesi 

Türkiye devletinin önemli devlet adamlarından Adnan Kahveci, Menderes ve arkadaşlarının Yassıada’dan mezarlarının getirilmesinde çok önemli kararlar ve sorumluluk almıştı. O dönem bazı medya ve bazı önemli devlet kurumlarının baskısına rağmen mezarları Topkapı’daki anıt mezara getirilmişti.  Adnan Kahveci ve merhum Özal’ı rahmetle anıyoruz.
Cenazelerin, Yassıada’dan Topkapı anıt mezara nakledildiği gün merhum Adnan Kahveci ile Gebze TÜBİTAK içindeki Türkiye Sanayi Sevk ve İdare Enstitüsü’nde özel söyleşi yapmış, merhum Kahveci’den önemli bilgiler öğrenmiştim. 
Adnan Kahveci özgün, açık açık söylemese de konuşmaları ve halinden Menderes ve arkadaşlarının mezarlarının getirilmemesi konusunda, hükümet içinden bile tavır konduğunu, Menderes ve Demokrat Parti’nin yıllarca mirasını kullanan bazı ünlü siyasilerin nasıl karşı çıktığını dolaylı olarak söylüyordu.
Bazı ünlü gazeteciler, Adnan Kahveci ve Özal’ı hedef tahtasına oturtup eleştiri bombardımanına tutmuşlardı. Devlet töreni ile cenazelerin nakledildiği devlet törenine, bazı üst düzey devlet yetkililerinin katılmaması hem üzücü ve hem de düşündürücüydü.
Adnan Kahveci’nin, Gerede yakınlarında bugün bile açıklanamayan trafik kazasına kurban gitmesi her bakımdan çok önemlidir. Bu konuda ciddi araştırmalar yapılıp, geçmişte yaşanan acı olayların tekrar etmemesi için her şey ortaya çıkartılıp tarihten ders ve ibret alınmalı.

Demokrasi ve Özgürlük Adası Oldu 

Yassıada'nın ismi 2013'te "Demokrasi ve Özgürlükler Adası" olarak değişti. 2015 yılında da yeniden düzenleme faaliyetleri başladı. 

27 Mayıs'ın 60. Yılında Açılıyor

Çalışmalar tamamlandı, darbelerle anılan Yassıada, artık demokrasi sembolü. 27 Mayıs darbesinin 60. yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan törenle adayı ziyarete açacak. Törene MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’de katılacak. Demokrasi şehitleri Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan burada bir kez daha anılacak.
Acı hatıraların yaşandığı o günler gözler önüne serilecek. "27 Mayıs Tarih Platosu" ve "Demokrasi ve İnsan Hakları Müzesi" tarihin izlerini ziyaretçilere aktaracak. Adanın ve demokrasinin simgesi ise karanlıktan aydınlığa geçişi simgeleyen ve demokrasinin geleceğine ışık tutan 24 metrelik Demokrasi Feneri…
18 hektarlık adada kongreler ve uluslararası toplantılar düzenlenecek. 125 odalı otel, 600 kişilik Adnan Menderes Kongre Merkezi, bin 200 kişilik cami, sergi alanları, seyir terasları, ziyaretçilerin kullanabileceği kafeterya ve restoranlar da var.

Alparslan Türkeş Tarafından Okunan Darbe Bildirisi 

“Sevgili Vatandaşlar,
Bugün demokrasimizin içine düştüğü buhran ve son müessif hadiseler dolayısıyla kardeş kavgasına meydan vermemek maksadıyla Türk Silahlı Kuvvetleri, memleketin idaresini ele almıştır. Bu harekata Silahlı Kuvvetlerimiz; partileri içine düştükleri uzlaşmaz durumdan kurtarmak ve partiler üstü tarafsız bir idarenin nezaret ve hakemliği altında en kısa zamanda adil ve serbest seçimler yaptırarak idareyi, hangi tarafa mensup olursa olsun, seçimi kazananlara devir ve teslim etmek üzere girişmiş bulunmaktadır. Girişilmiş olan bu teşebbüs, hiçbir şahsa veya zümreye karşı değildir. İdaremiz, hiç kimse hakkında şahsiyata müteallik tecavüzkar bir fiile müsaade etmeyeceği gibi, edilmesine de asla müsamaha etmeyecektir. Kim olursa olsun ve hangi partiye mensup bulunursa bulunsun, her vatandaş; kanunlar ve hukuk prensipleri esaslarına göre muamele görecektir. Bütün vatandaşların, partilerin üstünde aynı milletin, aynı soydan gelmiş evlatları olduklarını hatırlayarak ve kin gütmeden birbirlerine karşı hürmetle ve anlayışla muamele etmeleri, ıstıraplarımızın dinmesi ve milli varlığımızın selameti için zaruri görülmektedir. Kabineye mensup şahsiyetlerin, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne sığınmalarını rica ederiz. Şahsi emniyetleri kanunun teminatı altındadır. Müttefiklerimize, komşularımıza ve bütün dünyaya hitap ediyoruz. Gayemiz, Birleşmiş Milletler Anayasası’na ve insan hakları prensiplerine tamamen riayettir. Büyük Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” prensibi bayrağımızdır. Bütün ittifaklarımıza ve taahhütlerimize sadığız. NATO ve CENTO’ya inanıyoruz ve bağlıyız. Düşüncemiz “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh”tur. Milletimizin bir zarara uğramayacağı delaletinde sabır ve ihkamla tebessür etmeleri beklentilerimiz arasındadır.”