Doğu Karadeniz Gezisi - 4

Trabzon’a doğru rotamızı çevirdik. Merkezde Ayasofya Camii ve müzesi ilk ziyaret ettiğimiz yerlerden. İyi dizayn edilmiş, girişte yeterli bir park alanı oluşturulmuş. Binalar ve çevresi temiz ve bakımlı, camii ibadete açık çok sayıda gezeni var. Daha sonra Atatürk Köşküne geçtik. Yeni restorasyon edilmiş, düzenlenmiş. Çok güzel bir mekân olmuş. Trabzon’a hâkim tepenin üzerine kurulmuş bina Atamızın vefatından sonra kızı tarafından alınarak Atamızın anısına düzenlenmiş. Güzel bir şehir, alanın dar olmasıyla diye düşündük yüksek binaların çokluğu gözümüzden kaçmadı. Şehir dağın denize doğru yamacına kurulmuş fevkalade hareketli. İnsanları sevecen sizlerle sohbet etmek için size karşı çok sıcaklar. Her fırsatta kendilerini ve şehirlerini size anlatmak istiyorlar.

Hedefimiz de Of var yola devam. Yol boyunca Yomra 31.800 nüfuslu, Arsin 28.000 Nüfuslu, Araklı 48.600, Sürmene 26.500 nüfusuyla şirin ilçeleri görüyoruz. Sürmene’den meşhur “Sürmene Bıçakları” almayı ihmal etmiyoruz. Taş yerinde ağırdır ya Sürmene Bıçaklarının da fiyat olarak öyle olduklarını gördük. Taaa Sürmene’ye gelmişiz onca yol tepmişiz biraz olsun ucuzluk ummak hakkımız değil mi? Ancak hakkını vermek lazım bıçak gibi bıçak yani. Tabii yol boyunca birçok tünelden geçtik Çam Burnu tüneli 573 mt gibi.

Şu anda Of’tayız. Bizi bekleyen dostlarımız var. Ballıca Köyüne gideceğiz. Şaka gibi ama bizim navigasyonun azizliğine uğradık yine. Ballıca’ya gecikmeli de olsa sağlıcakla vardık dostlarımızı biraz endişelendirdiğimizin farkına vardık. Yusuf Bey bizi hasretle karşıladı biraderi Haşim Bey ise çok endişelenmiş, bizi görünce ferahladı. İlk şokumuzu burada yaşadık. Beşikdüzü’nden ayrıldıktan kısa bir süre sonra Beşikdüzü merkezini sel suları basmış 2 vatandaşımız vefat etmiş. 2 vatandaşımızın da kayıp olduğunu üzüntü ile öğrendik. Gerçekten çok üzüldük.

Misafir olduğumuz ev, Of ilçesine çok yakın köylerden, çay bahçelerinin için de çok şirin bir yerleşim yeri. Gerçi misafir olduğumuz dedim ama Karadeniz insanının misafirperverliği ile sanki kendi anamızın babamızın evindeymiş gibi hissettik. Of’tan kaldığımız eve 10 km yolla gidiyoruz, geri Of'a giderken gittiğimiz yol 8 km ye düşüyor. Karadeniz fıkrası işte. Karadenizin yöresel tüm tatlarını bize tattırıyorlar, en dikkatimizi çeken orijinal KUYMAK yemeği birçok yerde bu yemeği tatmama rağmen buradaki gibisini hiç yememiştim. Orijinal Karadeniz’de olmamız mı etken yoksa ev sahibemizin hünerli elleri mi bu tadı verdi! En iyisi sizde burada tadın karar verin. Sabahleyin Karadenizin güzelliklerini görmek üzere yola devam inşallah akşama yine buradayız.

Hedefimizde Uzungöl var. Çaykara, Dernekpazarı derken Uzungöl’e ulaşıyoruz. Çok güzel doğa harikası bir tabiat. Camiinin yanından Güneye tepelere doğru tırmanıp Uzungöl’ü fotoğraflayalım istedik. Ancak her taraf otel, pansiyon her taraf elektrik direkleri, teller, bacalar, su ısıtma cihazları. Mümkün değil fotoğraf çekmek. Daha önce çekilmiş fotoğrafları gözümün önüne geldi Uzungöl’ün. Ne kadar farklıymış şimdi bu güzelim yeri binalar ve lüzumsuz beton yığınlarıyla boğmuşuz. Gezerken bir teyzeyle selamlaştık. Hal hatırdan sonra teyze evinin terasına çağırarak buradan çekim yapın dedi. Teyze buranın kökten yerlisi 80 li yaşlarda evinde Alzeymer hastası eşine bakıyormuş. Ev orijinal yayla evi hiç modern bir şey yok yalın halde duruyor. Çatının altında mısır somakları, hemen yanındaki çivide sırt sepeti, yandaki kuruluğun altın da odunlar itina ile dizilmiş katar oluşturulmuş çok bakımlı düzenli bir ev. Birçok fotoğraf aldıktan sonra selamlaşarak ayrıldık. Gölün sağ yanından yükselerek dağa doğru tırmanmaya başladık. Bir yerde durarak fotoğraf çekmeye devam ettik. Hep aradığımız eski Uzungöl hayali.

Hayaldi dedik ama bazı gerçeklerde var. Uzungöl tamamen betonlaşmış doğallığını kaybetmiş. Samimiyetini de kaybetmiş. Fiyatlar yüksek, gelen herkesi yurt dışından gelen turist gibi görüyorlar. Güzel ülkemin güzel insanlarının dışlandığı bir yer olmuş adeta. Her taraf Arap yarımadasından gelen misafirlerle dolmuş. Oteller pansiyonlar onlar tarafından işgal olmuş durumda. Fiyatlarda onların gelir standartlarına göre ayarlanmış. Böyle bir güzelliği görmek hem de üzüntülerimizle beraber Uzungöl’den ayrılarak Ayder Yaylası’nın yoluna doğru yöneldik.