Oğuz ÇETİNOĞLU

Ekonomist, Araştırmacı-Yazar

ocetinoglu1@gmail.com

Ülkü, Ülkücü ve Ülkücülük

Başlı-başına ve hacimli bir kitabın konusu olabilecek bir kavramı bu makalenin sınırlı bölümüne sığdırmak, zor olmanın ötesinde imkânsızdır. Fakat yaklaşık olarak son 50 yıllık târihimizde önemli bir yeri olan bu kavramlar, ihmal edilmemeliydi. Bu sebeple efradını câmi, ağyarını mâni ölçü içerisinde kalınacaktır.

Ülkü; bıkmadan, usanmadan, yorulmadan, hiçbir zorluktan yılmadan ve hiçbir engel karşısında duraksamadan gücünün son noktasına kadar gayret gösterip ulaşmak ve gerçekleştirmek için çalışılan hedeftir, idealdir. Ülkü, statik (durağan ve sâbit) değil, dinamik (zaman ve zemine göre değişen ve gelişen) bir kavramdır.

Ülkücü; kendisinin bizzat veya liderinin belirlediği hedefe, ideale erişmek azmi ile harekete geçen kişidir. Ülkücü, mensubu bulunduğu toplumu, hâlihazır durumdan daha ileriye, daha mükemmele götürmek için çalışan kişidir. Ülkücü doğulmaz, ülkücü olmak için çalışılır. Ülkücülerin ‘Galip Ağabeyi’ Galip Erdem’e göre; belli bir ülküye ulaşma gayreti içerisinde olan herkes ‘ülkücü adayı’dır. Hedefe ulaşabilsin veya bütün gayretlerine rağmen ulaşamamış olsun... ömrünün sonuna kadar mücâdeleye devam eden kişi, ‘ülkücü ’ pâyesine lâyık olur. Yarı yoldan dönenlere, belirlenen hedefe ulaştıktan sonra ‘artık yeter ’ diyenlere ‘ülkücü ’   pâyesi verilmez. Hayatının sonuna kadar; belirlenen ülküyü gerçekleştirmek için bütün gücüyle çalışan kişi, olumlu bir sonuca ulaşamasa bile, ebedî âleme intikal ettikten sonra ‘ülkücü ’ olarak anılır. 

Ülkücülük; belli bir ülküye bağlı olarak devam ettirilen yaşama tarzıdır.

O halde ülkücüyü, ‘belli bir hayat tarzını benimsemiş insan’ olarak târif etmek mümkündür.

Belli hayat tarzı’ bir çerçevedir. Çerçevenin içerisinde evvela ahlâk ve nâmus vardır. Ahlâk ve nâmus vücudun belli bölgeleriyle ilgili bir kavram değildir. Akıl, zekâ, göz, gönül, dil… -müşahhas ve mücerret / soyut ve somut- vücudun bütün organlarıyla bağlantılıdır. Kendisine yapılmasını istemediği bir hareketi, başkasına yapmamaktır. Sözünde durmaktır. Büyüklerine saygı ile küçüklerine sevgi ile bağlanmaktır.

Millî, İslâmî ve insânî değerlere sâhip olmak ve bu değerleri yüceltmeye çalışmaktır. Bu değerleri öğrenmek ve öğretmek için gayret göstermektir. Bu üç değerin sıralaması değiştirilebilir fakat hiçbirinden vazgeçilemez, hiçbiri yekdiğerinden daha az önemli tutulamaz.  

Millî değerler; vatandır, millettir, bayraktır, kültürümüzdür. Dilimizdir, mûsıkîmizdir, örf ve âdetlerimizdir, gelenek ve göreneklerimizdir. Çevredir, ormandır, sudur, topraktır. Birlikte yaşadığımız insanlarla ortaklaşa kullandığımız her şey ve her yerdir.

Barıştan yana olmakla birlikte her an savaşa hazır olmaktır.       (Devamı 15 Ağustos Pazar günü)