Naci KARA

Avukat

Dünün Hikayesi Günün Hikayesi Olsun!

Anlatıyor adamım hararetle, heyecanla:

“-Biliyorsunuz ağabey, Sultan Alparslan Cuma namazını kıldıktan sonra, beyaz elbisesini giydi, beyaz atına bindi. Askerlerine hitap etti, hitabında: “…İşte şehitlik kefenim, savaş meydanında ölürsem beni bu elbise ile gömersiniz” diye haykırdı. Hayatımın en önemli örnek alınacak tavrıdır Alparslan’ın bu tavrı ağabey…

Alparslan’dan aldığım bu dersle hareket ederim hep. Bende geriye dönüş yoktur. Sağlam inancımın gereğidir bu durumum.

Cuma günü idi, beyaza yakın renkteki elbiselerimi de giydim, vardım dilekçeciye. Boşanma dilekçemi yazdırdım. Çok şükür arabam da beyaz… Cuma namazını eda ettikten sonra adliyeye yakın bir garaja çektim arabamı. Vardım mahkemeye, içimden okuduğum duaların, Alparslan Han’ın dualarına denk olmasını niyaz ettim Allah’tan… 

Dilekçeyi bir kılıç gibi uzatırken “Ya Allah! Bismillah! Allahüekber!” diye haykırdım içimden. Adeta Romen Diyojen’in kellesini alıyordum, inan ağabey. Bu heyecan ve duayla yola çıktım ya, elbette ki, Diyojen ordusunu perişan ederim inşallah!”

Bitti mi diye sordum. “Bitti ağabey, bitti de bundan sonra ne olacak?” dedi. 

Elinde bir tomar evrak vardı, uzattı… 

-Dava dilekçen nerde? Dedim. Cebinden çıkarıp verdi. Okudum. Dilekçede boşanmaya gerekçe olabilecek  hiçbir husus yazılmamış…

"-Bu dilekçede yazdıklarından başka gerekçelerin yok muydu?"

-Yok ağabey, daha ne olsun... Onunla yaşamak istemiyorum, yetmez mi? Dedi... 

Sertçe:

 “-Ne sen Alparslan’sın, ne de eşin Diyojen!” dedim... 

Anlamıştır inşallah!(!)