Dr. Zülfikar ÖZKAN

Avukat - Yazar - NLP Trainer

zulfikarozkan@hotmail.com

Yaşamak, Üretmek ve Gelişmek

Mutlu kişiler, genel olarak insanları birbirinden ayıran ve farklılaştıran şeylere değil, onları birleştiren ve bir arada tutan ortak noktalarla ilgilenirler.  Onlar bütün insanların bölünemeyen ve parçalara ayrılması mümkün olmayan bir bütün olduğunun bilinciyle, insanları bütün yönleriyle tanımaya çalışırlar. 

İnsan, ancak akıl ve sevgi güçlerini geliştirdiği takdirde, kendisini hayatının efendisi ve dünyayı da kendi evi gibi hisseder.  

Hayatın, yaşamak ve gelişmek yönünde doğal bir eğilimi vardır. Eğer bu eğilim, çeşitli nedenlerle engellenecek olursa, biriken hayat enerjisi bir dönüşüm süreci geçirir ve hayatı yok edici bir güç haline gelir. Yıkıcılık, engellenmiş ve yaşanmamış bir hayattır. Yaşama içgüdüsü engellendikçe zarar verme eğilimi artar. Hayatı ne kadar çok gerçekleştirir, canlılığı ne kadar çok dışa vurursak, yıkıcılık içgüdüsünün gücü de o denli azalır. Çünkü yıkıcılık, bastırılmış ve yaşanmamış bir hayatla eşdeğerdir.

Normal bir gelişim sürecinin herhangi bir biçimde engellenmesi, bilincine varalım veya varmayalım, insanda acı yaratır. İnsan kendisine acı veren durumdan kurtulup, sağlığına kavuşmak yönündeki bir değişim isteğine kapılır.  İnsanın hem ruhsal, hem de fiziksel organizmasında bulunan bu iyileşme isteği, insanı her türlü hastalığa karşı koruyan en önemli unsurdur. 

İnsanın içindeki bu iyileşme ve değişme isteğinin harekete geçebilmesi için gereken ilk şart, gerçeklerin farkına varmaktır. Değişiminden söz edebilmemiz için yanlışların farkında olmamız, değişim isteği taşımamız,  korkulardan kurtulmamız, deneylerde bulunmamız ve tecrübeler edinmemiz şarttır.

Bu sebeple aklı ve sevgi gücünü kullanmak çok önemlidir. Yüce Kur’an’da da “Allah, akıllarını iyi kullanmayanlara azab (acı, ceza) verir “buyurulmaktadır. 

 

Kaynak: Erich Fromm, Yaşama sanatı, İstanbul, 1995.