Prof. Dr. Ersin Nazif GÜRDOĞAN

Akademisyen

engurdogan@gmail.com

Bulaşıcı Bir Hastalık Gibi Yayılan Açgözlülüğe Karşı Sağduyuyla Yalınlıkla Tokgözlülükle Silahlanmak

İnsanların üretme güçlerinin bir sınırı olmasına karşılık, tüketme isteklerinin bir  sınırı yoktur. Tarihin her döneminde, dünyanın kaynakları insanların karınları doyurmuş, ancak gözlerini hiçbir zaman doyuramamıştır. Bu yüzden insanların gözleri, hep ayda ve yıldızlarda olmuştur.  İnsanlar doğaları gereği, bir dünya dolusu altınları olsa, hiç düşünmeden ikinci bir dünya dolusu altın isterler. İnsanların doyma bilmez gözlerini, topraktan başka doyuracak altın bulunamamıştır. 

*

İnsanların doğalarının bilincinde olan, seküler Batı kültürü, insanlığı toptan intihara sürükleyen, açgözlülüğü göklere çıkarırken, insanlığa bilinmeyen dünyanın kapılarını  açacak, tokgözlülüğü ayaklar altına almıştır. Bunun sonucu seküler dünyada, insanların istedikleri önlerinde, istemedikleri arkalarında olmuştur. Bu yüzden dünyanın varlıklı ülkelerinde, insanlar tokluktan ölürlerken, yoksul ülkelerinde insanlar açlıktan ölmektedirler. Dünyada tokluktan ölenler, açlıktan ölenlerden daha çoktur.

İki yüzyıla varan yoğun çalışmalara rağmen, Roger Garaudy’nin “Düşüncenin Başkenti Kurtuba” kitabında, ayrıntılarıyla ortaya koyduğu gibi, dünyadaki bütün krizler, tek boyutlu seküler kültürün, yetersizliğinden kaynaklanmaktadır.  Seküler dünyada insanlar, yüzlerce yıl yaşasalar da, hiçbir zaman harcayamayacakları paraları biriktirmeleri, açlıkta sınır tanımayan gözlerini doyurmaya yetmemektedir. Seküler toplumlarda insanların, karınları doydukça, açgözlülükleri artmaktadır. 

*

Seküler kültürde insanların ihtiyaçlarının karşılanması, isteklerini kamçılamakla kalmıyor, aynı zamanda isteklere yeni istekler kazandırıyor. Seküler kültür içinde insanların, açgözlülükte  yarışmaları kültürel kirlenmeyle, katlanarak artan çevresel kirlenmeyi,   önlenmesi mümkün olmayan boyutlara taşımıştır. Seküler  kültürle büyülenen insanların doyma bilmez gözleri, yoksulluğun kol gezdiği dünyada, kendilerinden başka kimseyi görmemektedir.

*

Seküler dünyanın kutsallık kazanan kutlu kentlerinden, insanların açgözlülüklerine yeni boyutlar kazandıran, bilgi toplumunun  akıllı ürünleriyle, bütün dünya büyük bir yok oluşa doğru sürüklemektedir. Bütün ülkelerde parlak günleri, geride bırakan seküler kültür, dünyanın geleceğini öngörmeye çalışan, aydınlar tarafından sorgulanmaktadır. Dünyada açgözlülüğün büyüsünü, aydınların uyarılarına kulak veren, bütün ülkelerde orta kuşağı oluşturan sağduyulu insanlar bozacaklardır.

Dünyanın geleceğini düşünen sağduyulu kuşaklar, yeri ve zamanı gelince, hep birlikte hareket ederek, dünyanın her yanında, açgözlülüğü büyüten seküler çağrılara meydan okuyacaklardır. Onların karşısında seküler dünyanın, bütün silahları etkilerini bir bir yitireceklerdir. Onlar insanlara, kültürlere, denizlere, ormanlara ve  ovalara zarar veren, kuruluşların ürünlerine ilgisiz kalarak, can damarlarını kurutacaklardır.  Dünyada onların silahlarından daha güçlü silah yoktur.

*  

Sağduyusunu yitiren insanların elinde dünya, krizden krize sürüklenerek, yaşanılır olmaktan çıkmıştır. 

*

Ateş topluluğuna dönüşen dünyayı, güneş topluluğuna sağduyulu insanlar dönüştürecektir.

Dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, sağduyulu insanlar yanlışta birleşmezler.