Oğuz ÇETİNOĞLU

Ekonomist, Araştırmacı-Yazar

ocetinoglu1@gmail.com

Öğrendim ki…

Öğrendim ki kitap en iyi dosttur.    
Sevimlilik yaparak 15 dakika kazanmak mümkün. Fakat sonrası için bir şeyler bilmek gerek. 
Öğrendim ki tefekkür itâatten üstündür.
İnsanların başına ne geldiği değil, o durumda ne yaptıkları önemli.         
Öğrendim ki insanoğlu, okudukça câhilliğinin farkına varıyor.   
Olmak istenilen insan olabilmek için ömür yetmiyor.  
Öğrendim ki az konuşanın başı daha az derde girer.
Karşılık vermek, düşünmekten çok daha basit bir iştir. Ve hâliyle hiçbir değeri yoktur.      
Öğrendim ki kalıcı huzur, insanın kendi içindedir.    
Bütün sevdiklerinizle iyi ayrılmanız gereklidir. Hangisinin son görüşme olacağı belli değildir.

Aziz ve muhterem dostum ABDULLAH KILIÇ Beyefendi’den talebim üzerine gelen özlü sözleri aşağıda teşekkürlerimle takdim ediyorum. Diğer okuyucularım da lütfederlerse müteşekkir kalırım. (İsimleri belirtilmek suretiyle yayınlanacaktır. OÇ)

*Öğrendim ki… Cimri olarak anılmaktansa, cömertliğin sonunda fukara olarak ölmek isâbetli bir tercihtir.
*Parayı gemiye hayat veren suya benzetirsek, onun coşkunluğunun gemiye ağır hasarlar vereceğini hatta hayatını sonlandırabileceğini de hesaba katmalıyız.
                                      
*Öğrendim ki tasarruf, iyi bir geleceğin ölçülü adımlarıdır.                                                                                                                                                                                                              
*Yalan borcun sırtına biner.                                                                                                                                                      
*Öğrendim ki… Dürüst olmayan kişide akıl, duygu ve ilgi bütünlüğü olmaz. Bu durumdaki kişiler dara düştüklerinde bir canavara dönüşebilirler.                                                                      
*İçkinin yaygınlaşması “sarhoşluğun” hoş karşılanması, hatta teşvik edilmesi bir transatlantiğin çarptığı zaman parçalanacağı buzdağına süratle yaklaşması demektir. Milletlerin bu akıbete uğramasını önlemek gerekir.