Atilla ÇİLİNGİR

Yazar

Kar Yüzüne Çıkan Gerçekler…

Kış mevsiminin en güzel hediyesidir Kar…

Rengi masumiyeti çağrıştırır. Yağdıkça yağar, bembeyaz örtüsüyle yeryüzünü kaplar, erimesiyle toprağa bereket katar. Çiftçinin en büyük dostu, insanlığın su ihtiyacını karşılayan en önemli kaynaktır.

Kimi ülkede kış aylarının tümünü kapsar, kimi ülkede ise bölgeseldir. Bölgelerin kimisinde aylar boyunca yağar. Kimi bölgede bir görünür, birkaç saat sonra kalkar…

Kış aylarının bu bereketli hediyesi ülkemizin doğusunda aylar boyunca varlığını hissettirir, batısı ile güneyinde ise arada bir yağar.

Ama bazen de ülkemizin ne batısına, ne güneyine bakar!  

Her yanımızı öyle bir kaplar ki, bembeyaz rengi ile hiçbir renge şans tanımız! Ne toprak görünür, ne ağaçların rengi! Ara ki çiçekleri bulasın, kuşlar bile beyaza bulanır, nice acımasızlığın izleri bile kar beyazında kaybolup unutulur!

Bu sıraladıklarım kar üstüne çıkan gerçeklerin bilinen yüzüdür!

Ama kimi zaman kar üstüne çıkıp da bizi zora sokan öylesine gerçekler vardır ki! Aniden karşımıza çıkıp da bu gerçeklerin acımasız yüzüyle baş başa kaldığımızda, bunun çaresizliğini hep birlikte yaşarız…

İşte geçtiğimiz hafta içinde, ülkemizin en büyük anakenti denilen İstanbul’da yaşananlar; kar yüzüne çıkan, bizi türlü açmazlara, büyük sıkıntılara sokan gerçeklerdir…

Günler öncesinde meteoroloji uzmanlarının İstanbul’da önemli bir kar yağışının beklendiği haberine rağmen, yirmi milyonluk bu ana kent kara teslim olmuştur!

Karın başlamasıyla birlikte:

İstanbul içi yollarda kalan on binlerce araç, bu araçlarda mahsur kalan yüzbinlerce insan, hava alanından kalkamayan uçaklar, uçakların içinde bekleyen binlerce yolcu, toplu taşıt için kullanılan Marmaray-metro hatları-metrobüslerde yaşanan izdiham. Kimi hatlarda buzlanma nedeniyle yollarda kalan, hatta yola dahi çıkamayan belediye otobüsleri,

Kalkamayan uçaklar nedeniyle dünyanın üçüncü büyük hava limanı olarak vasıflandırılan İstanbul hava limanında mahsur kalıp da, çevresinde otel olmadığından valiz bantlarında, oturma gruplarında sabahlayanlar, dağıtılan karton kutular üstünde yatanlar; ‘’Otel İsteriz’’ diye bağıran yabancılar,

Böylesine muhteşem bir hava limanında kar yoğunluğu nedeniyle çöken kargo binasının çatısı,

Valilik kararıyla İstanbul otogarından hareketi yasaklanan yolcu otobüsleri, bu nedenle oto garda yerlerde sabahlayan yolcular,

Yine valilik kararıyla belli bir saate kadar trafiğe çıkması yasaklanan özel araçlar,

Karın esir aldığı İstanbul’da, yapılan her türlü ikazı dinlemeden özel araçlarıyla hem de araçlarında kar lastiği olmadan trafiğe çıkan duyarsız vatandaşlar,

Kapanan şehirlerarası yollar nedeniyle; bu yollarda kara teslim olan otobüsler, tırlar, özel araçlar, yollarda perişan olan binlerce yolcu. Bu insanlardan bir gecelik otel ücreti için istenen yüzlerce avro nedeniyle karda donmamak için camilerimize sığınan insanlar,

İstanbul’da yaşananlara yerinde müdahale ederek çözüm üretmek için gelen ilgili bakanların, hava koşulları nedeniyle İstanbul hava limanına inemeyip, yalnızlığa terk edilen Atatürk hava limanına inebilmeleriyle; yıllar önce İstanbul hava limanı yapılırken, seçilen bölgenin meteorolojik koşullara uygun olmadığı ikazlarının ne kadar haklı olduğunu ortaya çıkaran gerçek…

Allah’tan okullarımız sömestr tatilindeydi. Bir de okullar açık olup da çocuklarımız bu kar esaretine yakalansaydılar, neler yaşanacaktı acaba?

Ve tüm bu sıkıntılar unutulmuşçasına, o karlı gecede İstanbul Belediye Başkanı Sn. İmamoğlu’nun, İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi ile aylar öncesinden kararlaştırılmış akşam yemeğinde buluşmasının basına yansıyan görüntüleri üzerinden yapılan tartışmalar…

Ya çarşı pazardaki fiyatlar?

Dolar salgınını bahane ederek yapılanlar yetmezmişçesine kar nedeniyle içecekten, yiyeceğe, iğneden ipliğe bir kez daha gelen zamlar!

Kar her yanı kaplamışken, ucuz ekmek alabilmek için kuyrukta bekleyen, soğukta titreşen İstanbullular…

Kar yüzüne çıkan bu gerçekler yaşanırken, üstüne üstlük bir de ülkemizin yaşadığı doğal gaz ve enerji sıkıntısı! Özellikle sanayi bölgelerinde yaşanan bu sıkıntının, ülke ekonomimize vereceği milyarlarca dolar zarar!

İki binli yılların ilk çeyreği biterken, 19 yıldan bu yana ülkemizi yönetenlerin söylemleri ile dünyanın en büyük yirmi ekonomisi arasında olduğu belirtilen ülkemize bu görüntüler hiç yakışmamıştır.

Böylesine büyük bir kar afetinin geleceği bilindiği halde; yirmi milyon insanımızın yaşadığı İstanbul gibi büyük bir ana kenti yöneten İBB’nin günler öncesinden yeterli tedbiri alması; 39 ilçe yönetimi, 963 mahalle muhtarlığı ile bir araya gelerek alınan tedbirleri gözden geçirmesi, bu tedbirleri Valilik makamı ile de paylaşması, hatta eğitimini yapması gerekmez miydi?

AKOM denilen şehrin ana arterlerini kontrol eden bir yönetim merkezi ile böylesine büyük bir afet ile baş edebilmek ne kadar gerçekçidir?

Kaldı ki, Belediye Başkanlığı-Valilik- İlgili Bakanlıklar, günler öncesinden geleceği belirlenen böylesine büyük bir afat karşısında; tüm imkânlarını ortaya koyarak, koordineli bir çalışmayla bu afata karşı her türlü tedbiri almış olsalardı, bu sıkıntıların çoğu yaşanmayacaktı.

Ancak ne yazık ki bu koordinasyon; görüş ayrılıkları nedeniyle yapılamamış, olan vatandaşlara olmuş, günler boyunca çekilen onca eziyet, sıkıntı vatandaşa unutmayacağı bir ders vermiştir.

İlerleyen süreçte kar yüzüne çıkan bu gerçeklerin vatandaş üzerindeki yansımalarını oy sandığı önüne geldiğinde göreceğiz!

Ancak bu sıkıntılarla bir daha karşılaşmamak adına, ilgili makamların bu süreçten bir ders çıkarması, hala devam eden kış mevsiminde yaşanması mümkün yeni bir afat karşısında insanlarımızın mağdur oldukları hususları bir kez daha yaşamaması için şimdiden tedbir alıp, yeterince koordinasyon yapmaları şarttır.

Aynı tarihlerde Yunanistan’da yağan kar nedeniyle paralı yollarda kalarak mağdur olan insanlara binlerce avro tazminat ödeneceği açıklandı. Bu yolların bakımından sorumlu olan şirketin ceo’su istifa etti, Yunanistan Başbakan’ı halkından özür diledi. Bizde ise bu sorumluluğu nedeniyle ne istifa eden, ne tazminattan bahseden, ne de özür dileyen oldu

En nihayetinde kar eriyip gitti! Geride kalanlar ise, binlerce insanımızı mağdur eden yukarıdaki gerçeklerdi…