Oğuz ÇETİNOĞLU

Ekonomist, Araştırmacı-Yazar

ocetinoglu1@gmail.com

Nogaylar

Nogaylar bir millet, bir ırk, bir kabile veya Oğuzların 24 boyundan biri değildir. Onların Türk ırkına, Türk kültürüne ve İslâm dinine mensup olduklarında şüphe yoktur. Bazı târihçilerin iddia ettikleri gibi; Nogaylar, Moğol asıllı değildir. Kırım Türkleri gibi, ataları Moğol idaresinde yaşamış ve zamanla Moğolları da Türkleştirmiş olan Türkistan kökenli Türklerdir. Topluluğun adının, Altın Orda Devleti komutanlarından Emir Nogay’dan geldiği bilgisi, genel kabul görmüştür. Farklı bilgilere de rastlanmaktadır.

Altın Orda Hakanlığı’nın komutanlarından, ‘Nohay’ veya ‘Nokay’ olarak da anılan Emir Nogay, 1259 yılından 1299 yılına kadar 40 yıl boyunca, Altın Orda Devleti’nin ilk fetret döneminde büyük nüfuz sahibiydi. Moğollarda olduğu gibi, Altın Orda Devleti’nde de ‘Han’ ve/veya ‘Hakan’ olarak devlet başkanlığı tahtına oturabilmek için Cengiz Han soyundan gelme şartı vardı. Bu sebeple Emir Nogay, han-hakan unvanını kullanamadı. Fakat Emir Timur gibi, han-hakan yetkileriyle devleti yönetti.

Emir Nogay 1299 yılında, kendisini etkisizleştirmek isteyen Altın Orda hükümdarı Toktamış Han ile giriştiği mücâdelede bir Rus askeri tarafından pusuya düşürülerek öldürüldü. Toktamış Han, O’nun ölümüne çok üzüldü ve Rus askerini idam ettirdi.

O’nun ölümünden sonra askerleri ve etrafında toplanmış olan insanlar; İdil Irmağı’nın öte yakasına dağıldılar. Buralarda Türk kökenli Astrahan, Kırım ve Kazan hanlıkları bulunuyordu. Bir grup Nogay da Anadolu’ya geçti.

Ruslar, Nogayları hiç sevmiyorlardı. Hatta ‘başlıca düşman’ olarak görüyorlardı. Çünkü göçebe hayatı yaşayan Nogaylar, Rus şehir ve köylerine düzenledikleri baskınlarda elde ettikleri ganimetlerle yaşıyorlardı. O dönemin şartları içerisinde güçlü olanlar ancak bu şekilde geçim sağlıyorlar, refah ve zenginliğe kavuşabiliyorlardı.

23 Ağustos 1552 târihinde Ruslar Kazan Hanlığı’nı işgal ve ilhak ettiler. Nogayların, İsmail Mirza yönetimindeki bir kısmı, Rus yönetimine girmeye râzı oldu. Olmayanlar, Bilek Bulut Mirza yönetiminde topluca Kırım Hanlığı’na sığındılar. Bunlar, ‘Küçük Nogaylar’ olarak anılırlar.  Küçük Nogaylar, 8 Nisan 1783 târihinde Kırım da, Ruslar tarafından işgal ve ilhak edilince Osmanlı Devleti’ne iltica ettiler. Osmanlı Devleti onların büyük kısmını Eskişehir ve çevresine yerleştirdi.

Sovyetler Birliği’nin diğer bölgelerinde yaşayan Nogaylar, 28 Haziran 1783 târihinde Rusların soykırımına maruz kaldılar. ‘Nogay kasabı’ olarak anılan Rus Generali Suvarov, 100.000’e yakın Nogay Türkünü şehit etti. Rus Çarı Birinci Aleksandr, 1801 yılında Nogayların Rus ordusuna atlı asker olarak katılmalarını emretti. Nogaylar, ‘Buzları kıra kıra yüzerek Ak Topraklara (Anadolu’ya) gideriz de gâvura hizmet etmeyiz.’ Diyerek emre uymadılar. Bu sebeple yeni bir katliama uğradılar.

İsmail Mirza yönetimindeki Büyük Nogaylar, bulundukları bölgede yaşanan kuraklık sebebiyle kıtlık çıkınca, Kuban Irmağı boylarına gittiler. 1603 yılında Rusya’da çıkan karışıklıklardan yararlanarak, Osmanlılardan ve Kırım hanlarından destek göreceklerini ümit ederek bağımsızlıklarını ilan ettiler. Fakat beklentileri gerçekleşmedi. 1770 yılında Ruslarla anlaşmaya vardılar ve bağımsız bir hanlık kurma izni aldılar. Diğer bölgelerdeki Nogaylar da buraya göç etmeye başlayınca Ruslar korktular ve ânî bir baskın düzenleyerek yakalayabildikleri Nogayları katlettiler. Kurtulabilenler de Osmanlı Devleti’ne sığındı. Kırım’da sağ kalabilenler ve sonradan evlerine dönebilenler, 18 Mayıs 1944 büyük sürgününde Kırım Türkleri ile birlikte hayvan taşımakta kullanılan tren vagonlarıyla Sibirya’ya, Özbekistan, Kazakistan ve Kırgızistan gibi Türkistan Türk cumhuriyetlerine gönderildi.

Nogaylar; ‘Nomay cürsen, Nogay şıgar aldınga = Çok gezersen, önüne mutlaka bir Nogay çıkar.’ Derler. Çünkü onlar, dünyanın dört bir köşesine dağılmışlardır.

Günümüzde Nogayların yaşadıkları bölgeler ve tahminî nüfusları:

1- Azak Denizi’nin doğusunda: 170.000, 2- Stavropol Bölgesi’nde: 163.000, 3- Türkiye’de: 150.000, 4- Dağıstan’da: 147.000. 5- Hazar bozkırlarında: 135.000, 6- İnguşetya’da: 125.000 (Çeçenistan’dan göç edenler ve orada kalanlarla birlikte), 7- Dobruca’da: 90.000, 8- Karaçay-Çerkez Özerk Bölgesi’nde: 35.000, 9- Litvanya’da: 15.000. Toplam: 1.030.000. Bunların dışında; az sayıda pek çok yerleşim biriminde Nogaylara rastlamak mümkündür. Nogayların tamamına yakın bölümü Sünni Müslümandır. Başkırdistan ve kuzey komşusu Çelyabinsk Vilayeti’nde yaşayanlar Hıristiyan Ortodoks’turlar. Büyük çoğunluğu Kuzey Kıpçak Türkçesi ile, mahalli dillerden etkilenmiş bir dille konuşurlar. Bu dile, ‘Nogayca’ demek yanlış bir isimlendirme sayılmamaktadır.

Türkiye’de; Ankara’nın Polatlı ve Şereflikoçhisar ilçeleri ile köylerinde, Konya’nın Kulu İlçesi’nde, İstanbul, Osmaniye, Adana, Çorum, Eskişehir, Bursa, Kütahya, Gaziantep, Isparta’nın Senirkent İlçesi’nde yaşamaktadırlar.

Kazan Hanlarının sonuncularından biri olan Safâ Giray Han’ın eşi Kazan sevdâlısı, Süyun Bike, Nogay mirzalarından Yusuf Bey’in kızı idi. O, ülkesini Rus boyunduruğundan kurtarabilmek için çok mücâdele etti. Kendisi için değil, vatanı için yaşayan bir güzel insandı. Kazan halkı, O’nu unutmadı. Yıllar sonra Süyun Bike hâtırasına 7 katlı, minâre şeklinde muhteşem bir âbide yaptı. Günümüzde Kazanlılar, özellikle genç kızlar, bu âbideye gelip, Kazan Hanlığı’nın en ateşli bayan vatanseveri, güzeller güzeli ve fakat tâlihsiz  Süyün-Bike için fâtihalar okuyorlar. O’nun hayatı ayrıca yazılmalı.

Nogaylar hakkında olumsuz değerlendirmeler de yapılmaktadır. Olayların, o günün şartları içerisinde ele alınması halinde, bu tür değerlendirmelerin isabetli olmadığı anlaşılır. Kırım Hanlığı’nda feodal bir yapı hâkimdi. Hanların bir kısmı, kabileler ve gruplar üzerinde devlet disiplinini oluşturmakta zorlanıyorlardı. Bu durumdan yararlanmak isteyen mirzalar, daha fazla hak elde edebilmek için karışıklıklar çıkarıyorlardı. Hanlar, karışıklıkları bastırmak için zaman zaman Nogaylardan yararlanıyorlardı. Nogayların bir kısmı da Han yönetimine karşı çıkan Mirzalarla birlik oluyorlardı. Kırım Hanları, Ruslara karşı savaşırken Nogaylardan hep destek aldılar. Osmanlı Devleti, gördüğü lüzum üzerine Kırım Hanlarına başkaldıran Nogayları desteklemiştir. Burada hedef, Kırım hanlarını zayıflatarak daha ağır bir disiplin uygulamaktı. Çok azınlıkta kalan bâzı Nogayların da Kırım Hanlığı’na karşı Ruslarla işbirliği yaptığı olabiliyordu. Âdil bir hüküm verilebilmesi için, bir-iki münferit olaydan ibaret kalan durumları gerektiren şartları incelemek gerekir. 

Nogay Türklerinin kendilerine has önemli kültür birikimleri vardır. Ülkemizde Nogaylarla ilgili bilgiler, dergi sayfalarında makaleler, ansiklopedi maddeleri ve küçük kitapçıklarda dağınık bir vaziyettedir. Bu bilgiler, araştırmacılar ve tez hazırlamak durumunda olan akademisyen adayları ve akademisyenlerin ilgisini beklemektedir.