Hicran GÖZE

Avukat - Yazar

Anneler Günü Üzerine Birkaç Söz

Her mukaddes, hürmete lâyık varlığı senede bir güne sıkıştırarak vazifesini yaptığına inanarak ferahlayan Batı’yı taklit etmekte o kadar ilerledik ki anne denilen varlığa da onlar gibi senede bir günü ayırıvererek ferahlayıp rahatladık. Çiçekçilerin ve hediye satan dükkânların da yüzünü güldürdük.

Acaba neden böyle oldu? Yoksa kadınlar analık vasıflarından sıkılarak, o vasfın bariz vasfı olan fedakârlıklardan kaçmaya mı başladılar? Yoksa evlâtlar da anaya olan bağlılıklarını, muhabbetlerini ve hürmetlerini kaybederek Dünyâya ve nefislerine biraz fazla mı daldılar?..

Batı ülkeleri bu hâli açıkça ilân etmekte…  O diyarlarda analar da babalar artık çok yalnız… Manevî tarafları da pek kuvvetli olmayan yaşlı kadınların ve erkeklerin de diskotek kuyruklarında veya daha başka yerlerde arkadaş aramaktan başka çareleri yok gibi… Bir tramvay veya otobüs durağında konuşmaya hasret kalmış bir kadınla bir erkeğin nasılsa konuşmaya başlayarak gidecekleri yerin saatini bile unuttuklarını orada yaşayan bir kişiden duymuştum. Kısacası Batı’dan aldığımız bu anma günlerinin zamanımızın yaşlılarının içinde bulunduğu yalnızlığı biraz olsun dolduruyor, daha doğrusu biraz olsun unutturuyor diye düşünerek kendimizi teselli etmekten başka çaremiz yok gibi…

Arif Nihat Asya’nın, büyük bir şâir olan Arif Nihat Asya’nın “ANNE” adını taşıyan bu şiirini bütün ana kadınlarımıza hediye etmek istiyorum. Kadınlar için Analık vasfının en büyük şeref olduğunu da hatırlatarak… Ve Kurtuluş mücâdelemiz de büyük hissesi olan şehit ve gazi ANA kadınlarımızı daima fatihalarla anmayı hiç unutmayarak..       
 

ANNE

İlk kundağın
Ben oldum, yavrum:
İlk oyuncağın
Ben oldum!
Acı nedir, tatlı nedir? Bilmezdin
Dilin, damağın ben oldum!

Elinin ermediği,
Dilinin dönmediği
Çağlarda, yavrum;
Kolun kanadın ben oldum…
Dilin, dudağın ben oldum!

Belki kıskanırlar diye
Gördüklerini,
Sakladım gözlerden
Gülücüklerini:
Tülün, duvağın
Ben oldum!
Artık isterlerse, adımı
Söylemesinler bana:
“Onun annesi” diyorlar…
Bu yeter sevgilim, bu yeter bana!
Bir dediğini iki
Etmeyim diye öyle çırpındım ki
Ve seni öyle sevdim, sana
O kadar ısındım ki…

Usanmadım, yorulmadım, çekinmedim…
Gün oldu kırdın …
İncinmedim:
İlk oyuncağın
Ben oldum, yavrum,
Son oyuncağın
Ben oldum”

Lâyık değildim;
Lâyık gördüler:
Annen oldum, yavrum,
Annen oldum!

Bu yazıya Son Peygamberin, Allah sevgilisinin anneler ve kadınlar hakkında  

Söylediklerini nakletmeden son vermek büyük bir hata ve eksiklik olur. Sevgili Peygamberimiz Anneler ve kadınlar hakkında o kadar çok nefes tüketmişler ve konuşmuşlardır ki… İşte bazıları:

“Cennet anaların ayakları altındadır.

“Kadınlar akıllı kişilere, gönül sahibi olanlara galiptirler ama cahiller kadına galiptir.

“Hayırlınız kadınlara hayırlı olandır.

“İlim istemek kadın, erkek her müslümana farzdır.

“Kadınlara sevgi Allah elçilerinin ahlâkındandır.

“Salih bir zevce dininin yarısıdır. Yarısını da kendi çalışarak elde etsin.  

“Kadınla erkek bir bütünün eşit iki yarısıdır.

“Allah sık sık eş değiştiren çeşnici erkeklere ve çeşnici kadınlara lânet eder.

“Bana dünyadan üç şey sevdirildi; Güzel koku, kadın, gözümün nuru namaz.

“Cenab-ı Hak kadın taifesine hayır, ihsan ve lûtuf ile muamelede bulunmanızı emreder. Çünkü analarınız, kızlarınız, halalarınız onlardır. Onlara ne kadar lûtufta bulunsanız yerindedir. Üzerinizdeki hakları çok büyüktür.

“Fışkılıkta yetişen yeşillikten sakının. Yâni kötü yerde, kötü şartlarda yetişen güzel kadından.   

“Hiçbir mümin erkek karısına kötü söz söylemesin. Eğer onun bir huyunu beğenmezse bir başka huyunu beğensin.   

Hz. Peygambere bir gün bir adam gelerek, “Bana ne emredersin” Diye sordu: (Annene iyilik etmeyi) adam tekrar sordu cevap gene aynıydı (Annene iyilik etmeyi) Adam sualini iki kere tekrarladı (Annene iyilik etmeyi) Beşinci defa sorduğunda ise (Babana iyilik etmeyi) buyurdular.

Gene buyurdular (Size büyük günahlardan en büyüğünü haber vereyim mi? Allah’a ortak koşmak ve ana babaya isyan etmek.” İlâve ettiler (Dikkat edin! Yalan söylemek de)

Aziz okuyucularım bilhassa bu son satırları yazarken inanın çok korktum. Çünkü çevremiz bu üç büyük günahı işleyenlerle o kadar dolu ki…