Seyfettin KARAMIZRAK

Okullar Kapanırken

“Çocukların nasihatten çok, iyi örneğe ihtiyaçları vardır.” Joseph Jouberth
“Öğrenmek pahalıdır, ama bilmemek çok daha pahalı.”     H. Clausen


Okullar yaz tatiline girmek üzere. Sevgili öğrencilerimiz bir yıllık çalışmalarının karşılığını karne olarak alacaklar. Ardından da yeni “eğitim-öğretim” yılına daha dinç ve istekli hazırlanmak için uzun bir dinlenme tatiline girecekler.

“Karne” sözcüğü, öğrencileri her zaman heyecanlandırmıştır. Gülümseyen öğretmenlerinin ellerinden karnelerini almaya giderken minicik yürekleri daha bir hızlı atmaya başlamaktadır.

Bilindiği üzere çocukların yetişmesinde dört önemli etmen yer almaktadır: “1-Kalıtım, 2-sosyal çevre, 3-okul, 4-aile.” Kalıtım ile getirilen gizil güçlerin, istenilen seviyede gelişmesi, diğer üç etmenin olumlu anlamda çocuğu etkilemesine bağlıdır.

Aile, çocuğun ilk sosyal deneyimlerini kazandığı yerdir. Ailenin oluşmasında rol oynayan duygu ve sevgidir. Sevgiyle büyüyen bireylerin ruh sağlıkları yerinde olur. Dünyaya biyolojik anlamda insan olarak gelmekle insan olunmuyor. Bireylerin, anne karnında teşekkül etmesinden itibaren beden ve ruh sağlığının korunması gerekmektedir.

Çocuklarımızın sevgi ortamlarında, bilimsel bilgi ile donanmaları, kendilerini gerçekleştirmelerinin anahtarı, insanlaşmalarının ön koşuludur. Bunu sağlayacak olan yetişkinlerin de, bu anlayışta kendilerini yenilemeleri ve yetiştirmeleri bir zorunluluktur.

Okulların verdiği bilgi, beceri ve davranışları anne babaların da desteklemesi gerekir. Çocuklar bilinçli bir şekilde, bilimsel anlamda aileden bu desteği aldıklarında daha fazla başarılı olmaktadırlar.

Çocuğun anne babadan aldığı iki şey vardır: “Sevgi ve eğitim.” Sevgi; kabullenme, koruma, kollama ve sevecenlik gibi bütün olumlu duyguları içerir. Eğitim ise, öğretilen her şeyi, verilen bilgileri, becerileri, yasakları, kuralları, inançları, değer yargılarını, görgü kurallarını ve insanın sosyalleşmesi için gerekli olan tüm toplumsal değerleri kapsar.

Sevgili öğrencilerimizin aldığı karneler, bir bakıma anne babaların da karnesidir. Aile çocuğuyla ne kadar ilgilenmişse karşılığını evladıyla birlikte karnede görecektir. O yüzden bütün yıl boyunca çocuğuna maddi ve manevi desteği, katkıyı sağlamayan anne babaların, kırık not getiren çocuklarına; “kızmaya, serzenişte bulunmaya” asla hakları yoktur.

Bu aileler, çocuklarını azarlayacaklarına, “ben nerede yanlış yaptım” diye kendilerini sorgulamalıdırlar bence. Sonra da sorunu tespit ederek bir daha bu yanlışlığa düşmemek için önlem almaya başlamalıdırlar.

Kırık not alan öğrenci asla hakarete, şiddete, aşağılanmaya, azarlanmaya vb. tabi tutulmamalıdır. Çocuk, baskı ve tehditlerle başarıyı yakalayamaz. O’nun ilgiye, bilimsel desteğe, rehberliğe, hoşgörüye seviyle yüreklendirilmeye ihtiyacı vardır. Bunu yapan anne babalar elbette karşılığını olumlu anlamda görmektedirler.

Bir çocuk evinde rahat değilse, anne baba ile her konuda sevincini ve sıkıntısını paylaşamıyorsa, sevildiğinden ve kendisine değer verildiğinden emin değilse; cezalar, baskılar ve yasaklar bir fayda vermez, aksine işler daha da kötüye gider.

Bunun yanında, her türlü desteği çocuğuna gösterdiği halde, başarılı olamayan çocukları da anlayışla karşılamak, çabalarını takdir ederek bu sonuca razı olmaları gerekmektedir. Çünkü çocuğunun kapasitesi bu kadardır. Ya da başarısızlığına neden olan bazı sorunları vardır. Bunların tespit edilerek giderilmesi gerekmektedir.

Bazı ailelerin baskı ve tehdidinden korkan öğrenciler, kırık karne aldıklarında, ya farklı yollarla notları düzeltmeye çalışmakta, ya da korkudan evden kaçmaya, tehlikeli davranışlara yönelmektedirler. O yüzden anne babalar çocuklarına sevgi ve şefkat duygularını ihmal etmemeli. Kendilerinden korkulacak davranışlarda bulunmamalıdırlar.

Değerli anne babalar; çocuğunuz istediğiniz başarıyı yakalayamazsa da o sizin biricik evladınız. Tehdit ederek, “hesap sorarım” diyerek küçük sıkıntıları, telafisi mümkün olmayan büyük acılara dönüştürecek, yanlış davranışlar içine girmeyiniz lütfen.

Yoksa çocuğunuzu kaybedersiniz. Çocuk ya sizden soğur, zamanla nefret etmeye başlar, ya da kendine zara vermeye kalkışır. Kötü karne aldığı için anne baba korkusundan hap içen, intihara teşebbüs eden öğrenci vakalarını çok yaşadık.

Olumlu duygular ve sevgi, ancak ailede yaşanarak kazanılır. Hiçbir işimiz anne ve babalık sorumluluğundan daha önemli olamaz, İşler bekleyebilir, fakat çocuk eğitimi asla beklemez.

Sorunlar akılcı ve bilimsel yollarla çözümlenmelidir. Umarım tüm çocuklarımız karne mutluluğunu aileleri ile birlikte doya doya yaşarlar. Çünkü uzun soluklu bir maratonda, çalışarak, ter dökerek bu sevinci fazlasıyla hak ettiler. Hepsine şimdiden huzurlu ve mutlu tatiller diliyorum.

Sevgiyle kalın…