Yaşar RAVANOĞLU AKDAŞ

Kral Çıplak - 3

Sarayda konuşulanlar bulut bulut ülkenin her yerine yayılmış duyanlar duymayanlara elbisenin mükemmelliğini anlatıyorlarmış hiç kimse aptallığı kabul etmediği için olmayan elbiseyi olmuş görmediğini görmüş gibi yapıp,

-Aman efendim ne elbise ne elbise tam kralımıza layık diyor ve sürekli bunu anlatıp duruyorlarmış.

Terziler prova zamanının geldiğini bildirmişler. Terziler kocaman bir bohça ile gelmişler. Bir taraftan ne kadar zeki olduklarını anlatıyorlarmış. Bu arada kral da olmayan elbisenin ne kadar güzel olduğunu, tam da istediği gibi olduğunu söyleyip terzileri iltifatlara boğuyormuş. Bir yandan da terziler, şurayı biraz daraltalım, şu tarafı bir işleme koyalım diye gerçek prova gibi konuşuyorlarmış. Arada bir de kralın üstünden batırarak gezdiriyorlarmış. Kral da:

- Bu elbiseyi herkes görüyor da bir ben mi görmüyorum diye kendi kendini sorguluyormuş.

Bir taraftan da görüyormuş gibi yapıp iltifat etmeye devam ediyormuş.

Artık havalar ılımış, papatyalar kırlarda bayırlarda görülmeye başlamış. Eğlence zamanı gelmiş. Misafir krallar, insanlar sokakları doldurmuş. İlan edilen gün gelmiş. Kralın tebaası olan bölgenin insanları, elbiseyi çok merak ettikleri için saraya giden yolun kenarında bekliyorlarmış. 

Sabah terziler kendi bavullarını hazırlamış, kralı giydirip yola çıkacaklarmış. Kralı giydirmek için odasına giderler. Uzun don ve fanila üzerine elbise giydirir gibi yapmışlar. Biraz buruşuk bulmuşlar, bir daha ütü basalım demişler. Tekrardan giydirir gibi yapıp bu sefer oldu demişler. Borular çalınmış, davullar çalınmış, sarayın kapıları açılmış. Borazancılar borazanları çalarken, sarayın kapısından çıkan kral, don gömlek beyaz atın üzerinde resmi geçidi başlatmış. Ahali, büyük bir şaşkınlık ve sessizlik içinde bakarken, babasının elinden tutan bir çocuk:

- Baba kral neden çıplak? diye bağırmış.

Bunun üzerine herkes kral çıplak diye bağırmaya başlamış. Kral çıplak, kral çıplak, kral çıplak. 

Bunun üzerine kral da gözüyle görmediği, kendi sorgulamadığı için kendine kızar ve terzileri cezalandırır. Krallarını çok seven ahali, kralın çok üzüldüğünü görünce kocaman bir beze şunları yazarak krallarını gönlünü almışlar:

Temiz kalpli olmak, herkesi kendi gibi bilmek aptallık değildir. Kralımızı çok seviyoruz. Yaşasın kral!

Bu masalımız da burada bitiyor çocuklar.