Prof. Dr. Ersin Nazif GÜRDOĞAN

Akademisyen

engurdogan@gmail.com

Her İnsanın Hayatına Dokunan Ekonomide Örnek Bir Uygulama Bin Kurama Bedeldir

Bütün ülkelerde toplumun değişik kesimleri, ortak alanlar oluşturarak, hep birlikte öğrenmesini öğrenmezlerse, ekonomik ve kültürel dünyalarında, yeni gelişmelerin yolunu açamazlar. Dünyanın her yerinde, ülkelerin üretim güçlerini, kuramla uygulamayı, uygulamayla kuramı desteklemesini ve zenginleştirmesini bilenler büyütürler. Onlar hayatın içinde yer alarak, toplumların üretim yapısında köklü dönüşümlerin öncülüğünü yaparlar.

Bütün ülkelerin ana sorunu, hayatla eğitimi eğitimle hayatı kaynaştırarak, eğitimsizliğin yol açtığı, işsizliğin üstesinden gelmektir. Yeterli eğitime sahip olmayanların, ürün ya da hizmet üretme güçlerini geliştirmeleri, iş arayanlar arasından çıkarak, iş kuranlar ve iş verenler arasına katılmaları, uzun yıllar alır. Bu yüzden iş kurma ve iş verme kültürünün zenginleştirilmesi, dünyada bütün ülkelerin gündemindedir. Bu konuda bütün üniversitelerde lisans ve lisans sonrası eğitimler verilmektedir

*

Ülkelerin hayatın her alanında, isteyen herkesin katılacağı, sürekli eğitim çalışmalarına yatırım yapmadan, ürün, hizmet ve bilgi üretme güçlerine yeni açılımlar kazandırmaları, üretimi artıracak yenilikler yapmaları mümkün değildir. Sürekli eğitim çalışmalarında kuramla uygulama, altın oranda harmanlanarak, insanların öğrenmesini öğrenme yolunda, önlerine çıkan engeller bir bir ortadan kaldırılır. Ömür boyu öğrenmede ve öğretmede, sınırsız zenginlikleriyle, hayat açık bir üniversitedir.

*

Beşikten mezara kadar devam eden eğitimde, ekonomik ve kültürel hayat birbirinden ayrılmaz, bir bütünün iki ayrı alanıdır. Kuramsal alandaki gelişmeler, uygulamaya dönüşerek yeni açılımlar kazanırlar. Bernard Shaw’un vurguladığı gibi: “En çok öğrenim görenler, en az bilenlerdir”. Onların öğrendiklerini ekonomiye kazandırmaları uzun zaman alır. Hayatın bütün boyutları arasında, iletişim ve etkileşim içinde olan öğrenmeyle, kültür ekonomiye ekonomi kültüre taşınır.

*  

Ekonomik ve kültürel hayatın hiçbir alanında, yararsız bilgiye yer yoktur. Bilgi ve bilgelik birikimini zenginleştirmek, insanların doğumlarıyla başlayan, ölümleriyle sona eren kesintisiz bir süreçtir.

Yoksulluğa yol açan üretim güçsüzlüğünün üstesinden eğitimle gelinir. Hiçbir ülkenin Japonlardan daha az çalışarak, Almanlar kadar üretmesinin kestirme bir yolu yoktur. Çalışmadan üretilmez, üretilmeden tüketilmez. İnsanların üretici güçleri, eğitim seviyeleri artırılarak büyütülür. 

*

Ülkeler arasındaki alışverişlerin artmasıyla, dünya pazarlarında yer alma yarışları, büyük bir hız ve yoğunluk kazanmıştır. Ülkelerin dünya pazarlarındaki alanlarını genişletmeleri, yüz yüze eğitim çalışmaları yanında, sürekli eğitim çalışmalarına verdikleri öneme dayanır. Ekonomik ve kültürel alanlardaki eğitimlerle, bir uygulamayla bin kurama, bir kuramla bin uygulamaya yeni kapılar açılır. Hayat ekonomik ve kültürel üretimin araştırma ve uygulama alanıdır. 

Ülkeler arasında eğitim seviyeleri, yüksek olanların, üretim seviyeleri yüksek olur.

Toplumlarda eğitimle bilmeyenler bilenlere, tüketenler üretenlere dönüşürler. 

Üretimde yarışan insanların gücü, eğitimle artırılır, yolları eğitimle açılır.