Yaşar RAVANOĞLU AKDAŞ

Çoban Ali

Eski zamanlarda masal ülkesindeki köylerden birinde bir Çoban Ali yaşarmış. Çoban Ali çok iyi kalpli biriymiş. Kuzularını otlatırken onlara kavalı ile müzik yaparmış. Müzik dinleyerek otlayan kuzular koyunlar daha iştahlı olurlarmış. 

Çoban Ali dağ yamacındaki kulübesinde yaşar, çok nadir köy meydanına inermiş. Burada alışveriş yaparmış. Hava yağışlı olunca kulübesindeki şömineyi yakar sıcacık otururmuş. Yine bir gün aşağıdaki köye indiği zaman mutluluk köyünün öğretmenlerinde biriyle karşılaşmış. Öğretmen ona:

-Merhaba Ali sizden bir şey rica etmek istiyorum. Öğrencilerim mi dağı yamacına bir gezi planlıyorum. Bunun için bana yardım etmeniz ve bana izin vermeniz gerekiyor.

-Seve seve öğretmen hanım hem dağları sürüyü gezdirdiğim yerleri gösteririm. Otları, çiçekleri tanıtırım hem de ineğim Sakine'nin sütünden ikram ederim demiş. Birlikte gün kararlaştırmışlar. Sonra Çoban Ali alışverişini tamamlayıp kulübesine dönmüş. Okula giden öğretmen dersini bitirdikten sonra:

-Çocuklar size bir sürprizim var, üç gün sonra yani cuma günü sizi Çoban Ali'nin yanına götüreceğim. Orada hem gezip dağ havası alacağız hem de Çoban Ali bize rehberlik yapacak. Sürüsünü otlattığı yerleri gezdirecek otları bitkileri tanıtacak, ayrıca ineği Sakine'nin sütünden ikram edecek. Orada bir şey alıp yememiz mümkün değil. Çünkü orada ağaçlardan otlardan başka bir şey yok. Evimizde annelerinize piknik sepeti hazırlayıp çantanıza koyun, dedi.

Çocuklar çok sevindiler ve çok mutlu oldular. Gezi günü gelince bahçede toplantılar. Öğretmen hanım çocukların paketlerini topladı. Sonra otobüse bindiler öğretmen kontrol etti herkes tamamdı. Araba hareket etti yavaş yavaş giderek Çoban Ali'nin kulübesine ulaştılar. Kulübeye yaklaşırken kocaman bir St Bernand cinsi köpek onlara eşlik etti. Çoban Ali misafirlerini kapıda karşılarken:

-Demek benden önce köpeğim Güçlü karşıladı sizi. Hadi inin bakalım otobüsten yürüyeceğiz, dedi ve hızlı adımlarla otobüse çıkıp çocukların inmelerine yardım etti. 

Çocuklar ve öğretmen hanım otobüsten inip sıra oldular. En önde Çoban Ali, yanında Güçlü arkada sıra halinde çocuklar, en arkada da öğretmenleri geliyordu. Çoban Ali yürüdükleri yolun kenarındaki otları tanıtıyordu. Onlardan kekik, rezene ballıbaba, mine, ısırgan, ebegümeci, adaçayını ağaçlardan kızılcık, kavak, meşe, alıç, selvi, keçiboynuzu, yabani erik, at kestanesi gösterdi tanıttı. Ne faydaları olduğunu da bildiği kadarıyla anlatmaya başladı. Sonra uygun bir yerde mola verdiler. Çocuklar piknik yemeklerini çıkarıp sofra kurdular. Yumurtalar, kurabiyeler, kekler, küçük küçük börekler, yaprak sarmalar, peynir domates salatalık ve bir sürü şey. Hep beraber oturup yediler. Sonra kulübenin oraya döndüler. Kulübenin yan tarafındaki ağıla gittiler. Orada Çoban Ali, kuzuları keçileri görüp Sakine'ye teşekkür ettiler. Ağılın dışında kocaman bir tavuk kümesi vardı onu da gezdiler. 

-Durun gitmeyin havuzumu da göstereyim.

Yaptırdığı havuzda alabalıklar vardı. Orayı da gezdikten sonra kulübenin girişindeki balkonumsu setteki masada bardaklara konulmuş Sakine'nin ikramı olan sütten içtiler. Sonra otobüse binmeden çoban Ali ile vedalaştılar ve teşekkür ettiler. Öğretmenleri de Çoban Ali'ye ev sahipliği rehberliği ve bu güzel gün için teşekkür etti. Bugünkü yazımız bu kadar umarım beğenirsiniz.