Oğuz ÇETİNOĞLU

Ekonomist, Araştırmacı-Yazar

ocetinoglu1@gmail.com

05 Haziran: Dünya Çevre Günü

Çevre; bulunduğumuz, oturduğumuz, çalıştığımız ve yaşadığımız yerdir. Geniş mânâda çevre ise; Vatan topraklarımızın ve hatta dünyânın tamamı, insanoğlu için çevredir.

Bu çevreyi, Cenab-ı Allah’ın bize lütuf ve ihsan eylediği hâliyle korumak ve yine O’nun verdiği akılla geliştirmek mecburiyetindeyiz.

Koruma ve geliştirme faaliyetlerine; Çevrecilik veya yabancı kaynaklı bir kelime ile ekoloji  deniliyor.

Asr-ı Saadet’te çevre, günümüzde olduğu gibi kirletilmiyordu. Buna rağmen İslâmiyet, çevreciliğe büyük önem vermiştir. Kur’ân-ı Kerîm’de ve bütün hadis kitaplarında, çevre ile ilgili hükümler, emirler vardır.

Peygamber Efendimiz’den sonraki halifeler ile İbn-i Haldun ve Birûnî gibi İslâm âlimleri, çevre konusunda tavsiyelerde bulunmuşlardır.

Kur’ân-ı Kerîm’de çevrecilikle ilgili hükümler, diğer mukaddes kitaplara göre çok daha fazladır.

Bâzıları meâlen şöyledir:

Hicr süresi 20. Âyet’te; Yeryüzünde sizin için geçimlikler yarattık. Buyruluyor. 

Yaratılmış her şeyin bir ölçü ve düzen içerisinde olduğu Kur’ân-ı Kerîm’in diğer bölümlerinde zikrediliyor. İnsanoğlu da bu ölçü ve düzeni korumakla mükelleftir. Bu mükellefiyet, Rahman Süresi’nin 7. âyeti’nde meâlen: ‘Dengeyi doğru tutun. Onu bozmayın.’ Denilmek suretiyle tebliğ ediliyor.

Rûm Süresi’nin 41. Âyeti’nde ise; tabîi dengeyi bozanların, yaptıklarının zararını çekecekleri haber veriliyor.

Âraf Süresi’nin 31. Âyeti’nde; Yiyiniz, içiniz fakat israf etmeyiniz. Allah, israf edenleri sevmez. Buyruluyor.

Kabul etmek mecburiyetindeyiz: Burada israf edilmemesi emredilen nesne; yalnızca evimize götürdüğümüz ekmek, sebze, meyve ve diğer yiyecek maddeleri değildir. Allah-ü Zülcelâl hazretlerinin verdiği bütün nimetler ile o nimetleri üreten çevredir.

Bu arada; toprak, su ve hava gibi unsurların, çevre dediğimiz geniş kapsamlı kavramı meydana getiren parçalar olduğunu bilmek durumundayız.

İsrâ Süresi’nin 27. Âyeti’nde: Saçıp savuranlar, şüphesiz şeytanlarla kardeş olmuş olurlar. Deniliyor. Demek ki çevreyi; yâni: toprağı, suyu ve havayı kötü kullananlar, şeytanla kardeşlik kurmuş oluyorlar. Allah (cc), cümlemizi şeytanla kardeş olmaktan muhafaza buyursun.

Günümüzde iş o noktaya geldi ki, görevlerimiz çevreyi kötü kullanmamakla, korumakla sınırlı kalmıyor. Çevreyi geliştirmek mecburiyeti ile karşı karşıyayız. Kur’ân-ı Kerîm’de yer alan çevre ile ilgili hükümleri geniş kapsamı ile düşünürsek, çevreyi yalnızca korumayanlar, kötü kullananlar değil,  geliştirme yönünde gayret göstermeyenler de şeytanla kardeş olurlar. Bu konuda Peygamber Efendimizin de tavsiyeleri vardır.