Doç. Dr. Süleyman COŞKUNER

Kaliteli Yaşam Uzmanı

suleymancoskuner@hotmail.com

Kul Hakkı Çok Çetindir

Sağlık takip işlerim için birkaç gündür Bucak’taki çiftliğimden Antalya’daki evimize geldim. Sabahları 06.00 ile 07.30 arasında sabah yürüyüşüne çıkıyorum. Serinlik, bol oksijen, kuş sesleri, sokak köpek ve kedilerinin hareketli bir şekilde günü karşılayışları, sokakları süpüren temizlik görevlisi kahramanların çalışmaları, erkenin bereketine inanan güzel gönüllü esnaflarımızın besmele ile dükkan kepenklerini açmaları, benim sporuma ayrı bir güzellik katıyor.
Yürüyüşümü genellikle Işıklar caddesi ve Karaoğlan parkında yapıyorum. Malum mübarek ramazan ayındayız. Büyükşehir Belediyemizin organize ettiği her yıl Ramazanda 30 gün süren Ramazan çarşısındaki alışveriş dükkanları, yeme içme dükkanları, çocuk eğlence platformları, her gün müzik, karagöz hacivat, tasavvuf musikileri gibi çok güzel bir festivale şahit olmaktayız.
İnsanlarımızın bazıları oruçlu, bazıları mazeretli bu bizim konumuz değil. Her sabah beni can evimden vuran üzüntümü, sizlerle paylaşmak istiyorum. Yerden göğe her taraf çöplerle tıklım tıklım dolu. Pet şişeler, mısır koçanları, gıda ambalajları, aklımıza gelebilecek her türlü ÇÖP… ÇÖP… ÇÖP…
En üzüldüğüm ise, güzelim parkın gırtlağına kadar işlemiş, katmer katmer girmedik yer bırakmamış her çeşit kuruyemiş kabukları. Özellikle de ayçiçeği kabuğu.
Denize atılanları göremiyorum ama, miradorlarlardan aşağı atılanlar, falezleri bir daha temizlenmesi mümkün olmayacak derecede kirletmişler. İnanılır gibi değil. Belediyemiz her adım başı çeşitli büyüklüklerde çöp bidonları koymuş. Ama ilginçtir ki, bunların çoğu boş.
Belediye temizlik görevlileri canla başla her tarafı süpürmeye çalışıyorlar. Ama hakkıyla temizleyebilmek ne mümkün. Mermer kaldırımlarının arasına girenler bir türlü süpürge ile çıkmıyor. Çimlere atılan çöpleri nasıl ayıklasınlar?
Gıda satan seyyar işyerlerinin tüm çevreleri inanılmaz çöplerle dolu. Akıllara durgunluk veren sevimsiz bir manzara…
Güzelim park ve festival alanımızı ziyaret eden insanlarımızın hepsi de bizim insanlarımız. Hepsi de yeterince tahsilli, kültürlü ve yaşadığı yeri seven insanlar. Genellikle de çoğu insanlar çorlu çocuklu aileler. Neden böyle bir sorumsuzluk yapılıyor? Sebebini anlamak mümkün değil.
Acaba temizlik görevlilerine bir garazları mı var? Belediye yönetimine bir garazlarımı var? Bir daha buraya gelmeyecekler de, bizden sonrası tufan mı diyorlar?
Hani “TEMİZLİK İMANDAN”dı. Hani aslan yattığı yerden belli oluyordu? Hani biz dünyanın en medeni ve kültürlü milletiydik? İnsan elindeki çöpü niye çöp kovasına kadar 5 adım yürüyerek atmıyor da, hemen ayaklarının altına, çimlerin – mermerlerin – falezlerin – denizin içine atıyor? 
NEDEN NEDEN DEDENNNN????
Ey sorumsuz ve vicdansız vatandaşlarımız. İçinizde Yaradanımızın “Bana kul hakkı ile gelmeyin, karışmam mutlaka kendileri ile helalleşın” nidasını duymadıysanız işte ben duyuruyorum. Başta temizlik görevlisi kahramanlarımız, pisliklerden tiksinti duyan spor yapan güzel insanlarımız, kuşlar, kedi ve köpeklerimizin hakkını nasıl ödeyeceksiniz??? NASIL HELALLEŞECEKSİNİZ ???
Aklıma ne geldi biliyor musunuz? Bir gün hiç temizlik yapılmamalı ve o gün orayı pisleyenleri kirlettikleri yerlerde yaşamaya mahkum etmeli. Ama bunun imkanı yok. Demokrasiye de aykırı.
Dünyanın en güzel ülkesinin en güzel şehri olan Antalya’mızı ve onun gözbebeği Karaoğlan parkımızı, Mübarek ramazanın ulvi manevi havası içerisinde, yüce dinimize hakaret edercesine sanki; KİRLETMEYE KİMSENİN HAKKI YOOOKKKK…
ALLAH RIZASI İÇİN, aklımızı başımıza alalım. Kendi silahımızla kendi bacağımızdan vurmayalım. Bu güzelim parkımızı dünyanın her yerinden gelen turist misafirlerimiz de geziyorlar. Eminim bu çirkin manzarayı görenler bir daha gelmeyeceklerdir.
Rabbimizin bizlere ikram ettiği bu güzellikleri kendi ellerimizle perişan etmeyelim. Yüce Türk Milletinin mümin ve asil insanlarına YAKIŞMIYOR…
Çok ama çok üzüldüğümü, belirtmek istiyorum.

Selam, sevgi ve dualarımla. Allah’a emanet olunuz.