Dr. Zülfikar ÖZKAN

Avukat - Yazar - NLP Trainer

zulfikarozkan@hotmail.com

Şükretmek Neden Çok Önemlidir?

Sağlıklı olmanın yolu şükretmekten geçer? Neden? İzah edelim: 
Evrensel kanunlardan birine göre “zihin neye odaklanırsa, onu çoğaltır, besler ve büyütür” Negatife odaklanan kimse, daha fazla negatif olay, pozitif olana odaklanan daha çok pozitif olay yaşar. 
Şükretme, dikkatimizi hayatımızın pozitif tarafına çevirir. Zihnimiz derin ve yoğun bir şükretme hissi ile kaplıyken korku hissedemeyiz. Başarısız olduğumuz zaman da olumlu duygu ve düşünceler bulabiliriz. 
Dale Carnegie diyor ki: “Ayakkabılarım olmadığı için şikâyet ediyordum, ta ki ayakları olmayan bir adam görene kadar. “
Şükür, sahip olma duygusu hissettirir. Küçük olaylara, ilişkilere ve nesnelere bile şükrederek, sahip olma duygusu yaşayabilir ve yokluk bilincinden bolluk bilincine geçebiliriz. 
Şükür sağ beynimizi harekete geçirir. Ne kadar çok şeye sahip olduğumuzu gösterir. Gücümüzü hatırlatır. Şükrederken, enerjimiz artar ve beynimiz akıl almaz çözümler üretir. 
Şükretme, memnuniyet duyma, dinginlik (sakinlik), neşe, değerleriyle ve geçmişiyle kendini kabullenme bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Stres, öfke, depresyon, gerçek kimliğini inkâr etme, toplumdan tecrit olma ve olan bitene tepkisel yaklaşma ise bağışıklık sistemini engelliyor. 
Bağışıklık hücreleri duygularımıza karşı duyarlıdır. İnsan mutlu olduğunda, akyuvarlar daha aktif hale gelir ve bunun sonunda hastalıklarla mücadele kolaylaşır. Çevremizdekilerle aramızda neşe ve bağlantı duygusunun baskın olduğu duygusal durumlarda olumlu bir tepki verirler. Daha önce ifade ettiğimiz gibi, bağışıklık hücreleri, nesnel açıdan yaşamaya değer bir hayatın hizmetindeyken sanki çok daha iyi seferber olmakta ve sağlığı korumaktadırlar. 
Şükreden insan iç huzura kavuşur. İç huzur olmadan vicdan gelişmiyor. İnsan ancak iç huzura sahip olduğu zaman iç sesini dinleyebiliyor. Vicdan ruhun en önemli aparatıdır. Vicdanı geliştiren iç huzur ise şükretmekle, halinden memnun olmakla kendini gösteriyor. 
Sağlıklı yaşayabilmek için, şimdiki zamanın keyfini çıkarabilmemiz gerekir. Bu alışkanlığı kazanmanın yolu, her gün günün sonunda şükrettiğimiz şeyleri yazmaktan geçer.

İnsanın şükredebileceği pek çok sebep vardır. Ama duygusal çalkantılar içindeki kimseler şükredecek olayları ve insanları bulmakta zorlanırlar. Onlar ne kadar çok şeye sahip olduklarının farkında bile değildirler. Bu iş biraz çaba gerektirir. Şimdiki zamanda yaşayan insanlar sağlıklı ve mutludurlar. Çünkü onlar şükretme alışkanlığı kazanmışlardır. Mutluluğun farkına varmanın anahtarı, karşımıza çıkan her şey için her gün şükretmektir. 
Kendimizi duygularımızdan ayıralım. Acı ve neşe sadece duygusal ifadelerdir. Duygularımızın kişiliğimiz olmadığını fark edelim. Daha güzel şeylere yoğunlaşarak daha güzel duygular oluşturabiliriz. Bu bizim elimizde. Duygularımız sadece düşüncelerimizin ürünüdür. 
Beynimizin çalışma ilkelerine göre zihnimiz aynı anda iki şeyi düşünemez. Düşüncemiz aynı anda tek bir şeye yoğunlaşabilir. Bu da zevk verici bir düşünce veya acı verici bir düşünce olabilir.

Düşüncelerimiz davranışlarımızı belirleyen temel faktördür. Her bir düşünce mutlaka bir duygu ile kodlanmıştır. Olumsuz bir düşünce zihnimizde otomatik olarak olumsuz bir çağrışım zinciri meydana getirir ve olumsuz düşünceler beraberinde hemen olumsuz duyguları hissettirir.

İşte bu sebeple evrenin Yaratıcısı, sağlıklı ve mutlu bir ömür sürmemiz için şükretmemizi istemektedir. Yüce Kur’an bu konunun önemini net bir şekilde gözler önüne sermektedir: 
“Şükrederseniz elbette sizin nimetinizi artırırım.” (İbrahim 14/7)
“Biz, şükredenleri elbette ödüllendireceğiz.” Ali İmran 3/145.

Kaynak: Zülfikar Özkan, Sosyal İlişkilerin İyileştirici Gücü, İstanbul, 2018.