İsmail KAHRAMAN

Belgeselci - Gazeteci

belgeselciismail@gmail.com

Dolmabahçe Sarayı’nı Gezdiniz mi?

Tarih tarihin yaşandığı yerde araştırılıp hissedilerek yazılıp belgeselleştirilir. Osmanlı’nın son dönemleri ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk kuruluş yıllarında bir çok önemli tarihi olaylara canlı şahitlik yapan Dolmabahçe Sarayını bu kez gazeteci ve belgeselci olarak değerli belgeselci hocam Mesut Günebakanlı ile gezdim.

Cumhurbaşkanlığı Milli Saray’lar Başkanlığına bağlı olan ve Milli Saraylar Başkanlığının da bulunduğu Dolmabahçe Sarayı gerçekten görülmesi ve gezilmesi gerekli yerlerin başında gelmekte.

Cumhurbaşkanlığı Milli Saraylar başkanlığında görevli arkadaşlarım, Mustafa Coşkun beyin rehberliğinde gezdiğimiz, Dolmabahçe sarayındaki her salon ve her odanın ayrı hikayeleri var. Tarihin sessiz tanığı bu Saray’ın keşke dili olsa da konuşsa burada yaşanan gerçek tarihi bize anlatsa gerçek olayları, bir çok önemli tarihi olayın yaşandığı bu Sarayın yapılış hikayesi ve yapılışı da çok ilginç.

Denizin doldurulup fora kazıklar üzerine yapılan bu Saray, Kırım savaşları, Osmanlı-Rus Harbi, Birinci Dünya Harbi, Kurtuluş Savaşı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu ve Atatürk’ün ölümüne de şahitlik yapmış bir Saray.

DOLMABAHÇE SARAYI’NI GEZİN

Bugüne kadar Dolmabahçe Sarayını gezmediyseniz mutlaka gezin tavsiye ederim, çocuklarınız ve torunlarınızla bu Sarayı gezin. Sahildeki kahvesinde İstanbul boğazını seyir ederek çayınızı içerken, tarihimizin ihtişamlı geçmişini çocuklarınıza anlatın.

Dolmabahçe Sarayını gezerken çok güzel bir sürprizle de karşılaştım. Cumhurbaşkanlığı Milli Saraylar Daire Başkanlığı, Dolmabahçe Sarayı Dairesi Başkanlığı görevine atanan yıllardır görüşemediğimiz Cemalettin Tül beyle karşılaşıp hasret giderdik. Kanal 7 TV’nin programcılarından bizimde Devri Alem Belgesel TV programımızı da o yıllarda seslendiren Cemalettin Tül beyle geçmiş yılları konuştuk.

Sarayı gezdikten sonra İşte bu konuda son sözüm:

Tarih ve kültür bilincine sahip olmak,

Her şeye sahip olmaktır.

DOLMABAHÇE SARAYI TARİHÇESİ

Cumhurbaşkanlığı bünyesindeki Milli Saraylar İdaresi Başkanlığına bağlı Dolmabahçe Sarayı, otuz birinci Osmanlı padişahı Sultan Abdülmecid (1839-1861) tarafından yaptırılmıştır. İnşasına 13 Haziran 1843 tarihinde başlanan Saray, çevre duvarlarının tamamlanması ile birlikte 7 Haziran 1856 tarihinde kullanıma açılmıştır. Saray'ın ana yapısı; Mâbeyn-i Hümâyûn (Selâmlık), Muâyede Salonu (Tören Salonu) ve Harem-i Hümâyûn olmak üzere üç bölümden oluşur. Mâbeyn-i Hümâyûn; devletin yönetim işleri, Harem-i Hümâyûn; Padişah ve ailesinin özel yaşamı, bu iki bölümün arasında yer alan Muâyede Salonu ise; Padişah'ın devlet ileri gelenleriyle bayramlaşması ve Devlet Törenleri için ayrılmıştır. Ana yapı; denize paralel bölüm boyunca bodrumla birlikte üç katlıdır. Harem dairelerinin bulunduğu kara tarafına uzanan bölümde ise musandıra (tavan arası) katlarıyla birlikte dört katlı bir yapı özelliği kazanmaktadır. Biçimde, ayrıntılarda ve süslemelerde gözlenen belirgin batı etkileri, İmparatorluğun son döneminde değişen estetik değerlerin bir yansımasıdır. Öte yandan mekân örgütlenmesi, oda ve salon ilişkileri açısından, geleneksel Türk Evi plan tipinin çok büyük boyutlarda uygulandığı bir yapı bütünüdür. Dış cephesinde taş , iç duvarlarında tuğla, yer döşemelerinde ahşap kullanılmıştır. Çağın teknolojisine ayak uyduran Dolmabahçe Sarayına, 1910-1912 yıllarında elektrik ve kalorifer sistemi eklenmiştir. 45.000 m² lik kullanılır döşeme alanı, 285 odası, 43 salonu, 68 tuvaleti ve 6 hamamı vardır. Padişah'ın devlet işlerini yürüttüğü Mâbeyn; işlevi ve görkemiyle Dolmabahçe Sarayı'nın en önemli bölümüdür. Girişte karşılaşılan Medhal Salon, üst kat ile bağlantıyı sağlayan ve protokol özelliği taşıyan Kristal Merdiven, elçilerin ağırlandığı Süferâ Salonu ve Padişah'ın huzuruna çıktıkları Kırmızı Oda; İmparatorluğun tarihsel görkemini vurgulayacak biçimde süslenmiş ve döşenmiştir. Üst katta yer alan Zülvecheyn Salonu; Padişah'ın Mâbeyn'de kendine özel olarak ayrılmış dairesine bir tür geçiş mekânı oluşturmaktadır. Bu özel dairedeki hamamın duvarlarında Padişah için Mısır'dan getirilmiş Alabaster mermeri kullanılmıştır daire içinde ayrıca çalışma odaları ve Sultan’ın günlük yaşantısını sürdürdüğü yemek ve dinlenme odaları da yer almaktadır. Aynı bölümde bulunan ve Halife Abdülmecid Efendi'nin kitaplarından oluşan kütüphane dikkat çekici mekânlardandır.

Dolmabahçe Sarayı'nın Batı etkileri altında Avrupa saraylarından örnek alınarak yapılmış bir saray olmasına karşılık, işlevsel kuruluşu ve iç mekân yapısında, "Harem"in -eskisi kadar kesin çizgilerle olmasa da- ayrı bir bölüm olarak kurulmasına özen gösterilmiştir. Ancak Topkapı Sarayı'nın tersine, Harem, artık Saray’dan ayrı tutulmuş bir yapı ya da yapılar topluluğu değildir; aynı çatı altında, aynı yapı bütünlüğü içinde yerleştirilmiş özel bir yaşama birimidir. Dolmabahçe Sarayı, hizmete açıldığı 1856 yılından, halifeliğin kaldırıldığı 1924’e kadar aralıklarla 6 padişaha ve son Osmanlı Halifesi Abdülmecid Efendi’ye ev sahipliği yapmıştır. 1927- 1949 yılları arasında Saray, Cumhurbaşkanlığı makamı olarak kullanılmıştır. Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 1927-1938 yılları arasında İstanbul’daki çalışmalarında Dolmabahçe Sarayı’nı kullanmış ve 10 Kasım 1938 yılında burada vefat etmiştir. 1926-1984 yılları arasında protokol ve ziyarete kısmen açık olan Dolmabahçe Sarayı, 1984 yılından itibaren “müze- saray” olarak geziye açılmıştır.