Doç. Dr. Süleyman COŞKUNER

Kaliteli Yaşam Uzmanı

suleymancoskuner@hotmail.com

Hayatımız Merdiven Basamakları Gibidir

Merdiven basamakları yukarıya doğrudur. Doğumdan ölüme mümkün olduğunca, basamaklardan geri düşülmemeli, çok hızlı da çıkılmamalıdır. Hırs yapanlar, sabırsızlar, tevekkülsüzler, çabuk zengin olmak isteyenler, bazı olumsuz örnekleri rehber edinerek, basamakları ikişer, üçer, dörder çıkmaya başlarlar.
Belki bir müddet gençliklerine ve enerjilerine güvenerek rakiplerini geçebilirler. Ancak bir süre sonra burunlarının üzerlerine düşme ihtimalleri oldukça yüksektir. Birkaç basamak geri gidip tutunabilirlerken, aynı hızla merdivenin sonunu bulabilirler (İflas). Sağ kalırsan eğer (ki bazıları hayata havlu atarlar), yaralı bereli olarak hadi hayata veya çalışmaya sıfırdan tekrar başla.
Bazıları dibe kadar düşmezler, yarılarda tutunurlar ama hala akıllanmadılarsa, aynı hızla, üstelik dinlenmeden deli cesaretiyle yeniden hızlanılır ve kısa sürede tekrar düşerler. Muhtemelen de bu defa dibi bulurlar.
Merdivenler aynı zamanda yokuşturlar, çıkarken insanı oldukça yorar. Bazıları da, aşırı şükürcü ve tevekkülcüdür, nasipten öte gidilmez der ve merdiven basamaklarındaki dinlenme sürecini abartır. Yanından makul sürede dinlenmişler dahi onları geçerler. 
Optimal ölçüden fazla dinlenenler, yanından geçenleri ciddiye almayanlar, durağanlaşır, kilo alırlar ve hiç farkında olmadan tembelleşirler. Aşırı obezler, girdiği kapıdan çıkamayıp duvarı yıktıranlar bunlara örnektir. Dinlenirken etrafını izleyemezler, yüksekleri göremezler, teknolojik gelişmelerin, mutlaka uyulması gereken değişimlerin farkına bile varamazlar. Farkına varsalar bile körü körüne bunlara direnirler. Çünkü insanoğlu bilmediğinin düşmanıdır.
Issız adada arkadaş olan Cuma ile Robinson Curuise’un hangisi bilgili idi? Cuma cahil olduğu için köle oldu. Robinson bilgili olduğu için efendi oldu. Ulu Önderimiz Atatürk’ümüz de, tam isabet bir söz söylemiştir.
“İLİMSİZ OTORİTE KURULAMAZ”. 
Şimdi bir de “Kaliteli Yaşam İlkeleri’ni harfiyyen yerine getirenlere göz atalım. İlk prensip merdiven basamakları tek tek, dikkatlice, her basamakta yapılması gerekenleri hakkıyla kaliteli bir şekilde yaparak, donanımlı bir şekilde basamaklardan yükselinmelidir. Asla iki, üç veya dört basamak çıkılmamalıdır. İlk başta gençliğe ve enerjiye güvenilerek fazla basamak çıkılabilir. Ancak muhtemeldir ki, atlanan basamaklardaki görev ve sorumluluklar yerine getirilmediği gibi, birkaç üst basamakta düşme ihtimali o oranda yükseltilmektedir.
Her basamağın kendine özel önemli işleri vardır. Onlar pas geçilirse hayat boyu tamiri mümkün olmayabilir. (Üniversite sınavına zamanında çalışmamak – Eş seçiminde dalga geçmek – Hayatın janjanına kendini kaptırıp özden, görev ve sorumlulukları savsaklamak – Dengeli beslenmemek – Spor yapmamak – Sağlık kontrollerini yaptırmamak vb.).
Merdiven basamaklarının hiç birinde uyuyup kalınmaz. Son nefesimize kadar hareketli, vücudumuzu ve beynimizi çalıştıran bireyler olmalıyız. Bedenimize verdiğimiz önem ve değerden daha fazla, ruhumuza da önem ve değer vermeliyiz. Bunları yapmadığımız zaman pusuda bekleyen, Alzehimer, Demans, inme vb. rahatsızlıklar hemen kolumuza girer. Artık direksiyon onlardadır. Bize merdiven basamağı diye merdivenin sağı ve soluna götürerek boşluğa düşmemizi zevkle seyrederler!!!
Üniversiteyi bitiren gençlerden bazıları çok yoruldum biraz dinlenmeliyim diye basamakta fazlaca otururlar. Yaratıcımız vücudumuzu süper sistem yaratmıştır. Doksan dakika top koşturanlar, akşama kadar inşaatlarda, tarlalarda, bahçelerde vb. çalışanlar, gece iyi bir uykuyla dinlenirler ve ertesi gün aynı aktivitelerini yine yaparlar.
Merdivenlerde gereğinden fazla oturanların vücudu hamlar. Vücut bir süre sonra yaptığı işi unutur, çalıştırılmayan beyin ve vücut bir çok yönden geri gitmeye başlar. Yapmayı unuttuğumuz her türlü eylem de, bizi unutarak başkalarına kaçar.
Emekli olanlar da, 30 yıl çalıştım, daha çalışmayacağım diyerek oturduğu basamakta yıllarca dinlenir. Oldukça yanlış bir tercihtir. Görev ve sorumluluklarımız devam etmektedir. Emeklilik yaşlarında daha da tecrübeliyiz. Yeteneklerimiz pik yapmış durumda, zamanımız bol. Neler neler yapılmaz ki; hobilerini geliştir, yardım kuruluşlarında görev al, sokak hayvanlarına yardımcı ol. Hastalara ve yaşlılara destek ver, kitap oku, bulmaca çöz, torunlarına zaman ayır, seyahatlere zaman ayır.
Yemene içmene dikkat et, sporunu yap, dost meclislerine katıl. Oralarda hünerlerini sergile, bildiklerini paylaş. 
Kahvede oyun oynayıp geyik muhabbeti yapanlar, bir de “zaman geçiremiyoruz ki oyun damı oynamıyak” demezler mi? 24 saat herkese eşit verilmiştir. Kimisi imkan olsa zaman yetersizliğinden bir saate kucak dolusu para verecektir ama imkansız. Kimisi de zamanı har vurup harman savurarak oturduğu basamakta ömrünü bitirmektedir. Ne acı değil mi?
Hayatımızın her basamağına gerektiği şekilde hakkını vererek, tembellik ve atalet yapmayarak, her basamağın görev ve sorumluluklarını hakkıyla yaparak, Yaradanımızın bize lütfettiği ömürdeki son basamağa kadar hakkıyla çıkmayı nasip eyle YARABBİ…
Selam sevgi ve dualarımla. Allah’a (cc) emanet olunuz.