Milano

Milano’ya rahat bir yolculuktan sonra saat 15.30 civarında otelimize yerleşmek üzere vardık. Milano büyük bir kültürel mirasa sahip İtalya’nın 2. büyük şehridir. Tarihi, doğası ve moda merkezi olması nedeni ile yerli ve yabancı birçok turistin tercih ettiği Milano, gezilecek yerler bakımından ziyaretçilerine bonkör davranıyor.  Avrupa’nın en gelişmiş şehirlerinden olan Milano’nun merkezindeki eski yapılar, alışveriş merkezleri, parklar ve opera binaları ziyaretçilerini bekliyor.

Kısa bir dinlenmenin ardından vakit kaybetmeden Milano’yu keşfe başlıyoruz. İlk durağımız Milano’nun en meşhur meydanı Dumo Meydanı.

Duomo di Milano;

İnşası yaklaşık 6 yüzyıl süren Milano Katedrali, dünyanın 4. büyük katedrali unvanını taşıyor. Yapımına 1386 yılında Gian Galeazzo Visconti’nin emri ile başlanan ve İtalyan, Fransız ve Alman duvar ustaları tarafından 16. yüzyılda tamamlanan katedral 11.700 m²’lik alanı kaplıyor. Ön cephesinin tasarımı 1805-1809 yılları arasında Napolyon’un emri ile Nicolas de Bonaventure tarafından gerçekleştirilen yapı ancak 1965 yılında tamamlanabilmiştir. Restorasyon çalışmaları da günümüzde halen devam etmektedir. Katedralin iç kısmının muhteşemliğinin yanında dış kısmı da ilgi çekicidir. Katedralin en tepesinde Modanina adlı heykel yer almaktadır. 1762 yılında 108,5 metre yüksekliğe yerleştirilmiştir. İtalyan geleneklerine göre hiçbir bina bu heykelin yüksekliğini geçecek şekilde inşa edilemez. Dumo meydanının yanında tarihi Galleria Vittorio Emanuele II alışveriş merkezi bulunmaktadır. Adını İtalya Krallığı’nın ilk kıralı Victoria Emanuele’den almıştır. Galleria Vittorio Emanuele II; bir alışveriş merkezinden öte gerek tavandaki demir gerekse de tabandaki mozaik işçiliği ve atmosferi ile mutlaka görülmesi gereken bir yapı. Aynı zamanda bir pasaj olan bu alışveriş merkezinde karşılıklı olarak Louis Vitton, Gucci, Prada… Vs. gibi üst sınıf markaların mağazaları,  güzel restoranlar ve kafeler yer alıyor. Galleria Vittorio Emanuele sadece Milano’da değil belki de tüm dünyada en çok fotoğraflanan iç mekanlarından biri. Gerçekten de camdan dev kubbeli ve dört kollu bu dev pasajın kapısından girdiğiniz anda tüm İtalyan görkemi ve ihtişamını hissediyorsunuz. Fotoğraf çekimleri için öyle güzel açılar sunan bir yer ki ister istemez kendinizi mekânı bir oradan bir buradan fotoğraflarını çekerken buluyorsunuz. Dev camdan kubbenin tam altında İtalya’nın üç başkentinin mermerden armaları var. Torino’nun armasındaki boğanın cinsel organına tek ayağın topuğuyla basıp çevresinde 3 kez dönüldüğünde o kişiye şans getireceğine inanılıyor. Bu nedenle boğanın önü her daim kalabalık oluyor. Alışveriş yapmayacak ya da oturup bir şeyler yiyip içmeyecek olsanız da sadece bir pasaj olarak arkadaki Leonardo da Vinci meydanına çıkmak için bile kullanın burayı.

Duomo'nun kalabalığı ve curcunasını arkada bırakıp oturup dinlenmek için iyi bir meydandır burası. Meydanın tam ortasındaki Da Vinci heykeli de sizi ihtişamı ile karşılar ve büyük ustayı anmanızı sağlar.

 Tarihi Milano'dan çıkıp da modanın başkenti olan Milano'ya geçiş için Altın Dörtgen olarak tanımlanan Via Montenapoloene, Via Della Spiga, Via Manzoni ve Via San't Andrea caddelerinin meydana getirdiği dörtgen içindeki bölge Milano’da gezilmesi gereken başka bir bölge.  La Scala tiyatrosundan,(Teatro alla Scala; yani dünyadaki tüm sanatçılar için sahne almanın prestij meselesi olduğu o ünlü opera binasına. La Scala tiyatrosunda bir gösteri izlemek isterseniz biletinizi aylar öncesinden almanız gerekli) yukarı doğru Via Manzoni caddesinden yürürken caddenin sağ tarafında Via Montenapoloene caddesini görürsünüz. Tereddüt etmeden bu caddeye dalın ve etrafındaki tüm caddeleri görün. Milano'nun Moda'nın başkenti olma unvanını nasıl elinde tuttuğunu anlayın. Bilebildiğiniz tüm moda mağazaları, değişik ve çarpıcı! Vitrinleri ile müşterilerini baştan çıkartmaya uğraşıyorlar.

Vakit akşama dönerken Milano’da gezmek istediğimiz bir diğer yer olan Sforzesko şatosuna doğru bir hamle yapıyoruz ancak vardığımızda şatonun bir konser etkinliği için kapandığını öğrenerek şato önündeki meydanda sivrisineklere yem olarak bol bol fotoğraf çekip dinlenmek üzere otelimize geçiyoruz.