Dr. Zülfikar ÖZKAN

Avukat - Yazar - NLP Trainer

zulfikarozkan@hotmail.com

Tekâmül Yolculuğu

İnsanlık büyük  bir tekâmül baskısı  altında bulunmaktadır. Tekâmül,  insan ırkı olarak varlığımızı sürdürmenin en önemli yollarından biridir. İnsanlık olarak gelişmek, olgunlaşmak, ilerlemek zorundayız.
Hayatın amacı, her bireyin tekâmülüdür.  Tek başına yapılan bir yolculuk olan tekâmül, evrensel bir yasadır.
Bütün yaratılanlar tekâmül eder. Bütün insanlar, bütün cisimler, bütün olaylar, kısaca bütün yaratılanlar değişir, başkalaşır, çeşitli hallere girerek gelişir. İnsanlıkta her zaman bir ilerleyiş ve gelişme vardır.  Bu durum tekâmül yasasının gereğidir. Hayatın her alanında karışıklık değil, bir düzen vardır.
Dün yaptığımız iş bize hala çok iyi görünüyorsa, bugün yeterli değiliz demektir. Daha iyi olmaya çalışmayan iyi olarak da kalamaz.
Bu tekâmül sancısı, yakın ilişkilerimizi  etkilemektedir. Şu anda erkekler ile kadınlar arasında derin  kriz hali yaşanmaktadır.
Bugün dünyamızda tekâmül sürecinin hakkını veremeyen,  milyonlarca insan yalnız veya eşleri olmadan çocuklarıyla birlikte yaşamaktadır. İnsanların çoğu birbirleriyle yakın ilişki kuramamaktadır.  Çoğu zamanda geçmiş ilişkilerin  acısını  tekrarlayıp durmaktadırlar. Günümüzde depresyon had safhaya ulaşmıştır. Bunun sebebi kişinin, sürekli kendini geliştirip, kendini işe yarar konuma getirememesidir. 
Yaşanan krizlerden de korkmamak gerekir. Çünkü  kriz sadece tehlikeyi değil,  fırsatı da temsil eder.  İlişkilerden kaçınıp yalnızlığı tercih etmek yerine,  krizlerin içindeki saklı fırsatı aramalıyız.
Her krizin içindeki  saklı fırsat,  içinde bulunulan durumun  tüm olgularını tam olarak kabul edip  tasdik edene kadar ortaya çıkmaz.  Bu olguları inkar ettiğimiz ve onlardan kaçtığımız sürece fırsat penceresi açılmaz. Böylece biz  o krizin içinde kapana kısıtlı halde kalırız. Bu durum her geçen gün de kötüye gider.  Olayları doğuran sebepleri iyi anlamalıyız.
Bu sancıların amacının bizi bilinçlendirmek olduğunu kabul edersek,  kurtuluş yoluna girmişiz demektir.  Çünkü bu süreçte  yüksek bilince doğru yol almaya başlamış oluruz.
Mesela pek  çok insanın yaptığı gibi, ideal bir eş peşinden koşarak mutlu olamayız. Mutluluğun yolu  ideal eş olmaya çalışmaktan ve kendi üzerinde çalışmaktan geçer.
Egoyu işin içine sokmamamız yani kimseyi suçlamadan, yargılamadan ve  karşı tarafı haksız  çıkarmaya çalışmadan,  gelişmemizi sürdürmemiz en etkili yoldur. Zamanımızı ve enerjimizi en akıllıca kullanmalıyız.
Tepkili ve  yargılayıcı olmak yerine, bilinçli olmaya ve olan biteni anlamaya çalışmalıyız.
Hissettiğimiz şeyi, başkalarını suçlamadan ifade etmeyi öğrenmeliyiz. Karşımızdaki insanları özellikle eşimizi  açık, savunmasız biçimde dinlemeyi öğrenmeliyiz.
Suçlama, savunma ve saldırma egoyu  güçlendirir ve  egonun ihtiyaçlarını karşılar. Şişik ego ile sorunların üstesinden gelemeyiz.
Unutmayalım ego, ayrılık duygusunu güçlendirir. Bu durum da bizi sorunlara, çatışmaya ve  düşman kazanmaya yaklaştırır, tekâmül yolculuğundan uzaklaştırır.