Türkiye Büyük Millet Meclisi

T.B.M.M.; 18 Mart 1920’de Misak-ı Millî kabul edilip İstanbul’da son toplantısını yapan Osmanlı Mebuslar Meclisi, Ankara’ya gelebilen üyeler ile yeni seçilen üyelerden  oluşuyordu. Açılışı Cuma gününe tesâdüf ettirilen meclisin üyeleri, Hacı Bayram Camii’nde Cuma namazını kıldıktan sonra, kurbanlar kesilerek, dua ve tekbirlerle Meclis binasına geldiler.

Bayram Günleri Gözlerin Dışarıdan Daha Çok İçeriye Döndüğü Özeleştiri Günleridir

Bayram günleri paylaşma günleridir. Bayramlarda paylaşma doruk noktasına ulaşır. Bayramlarla kişisel mutluluklar, toplumsal mutluluklara dönüşür. Bayram günlerinde paylaşma kültürü zenginleşir, yeni boyutlar kazanır. Ve gökyüzüyle yeryüzü arasındaki “tozlu zaman perdesi” sonuna kadar açılır, gökyüzünü meleklerin kanat, yeryüzünü insanların ayak sesleri doldurur. Gidenlerle kalanlar, bayram saatinde camilerde buluşurlar.

"İyilikten Maraz Doğar" mı?

Hepimizin bildiği gibi,  böyle bir atalar sözümüz var. Yani, iyilik yaptığın yerden,  kötülük görürsün demek.

Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı

Yüzüncü yılını kutladığımız cumhuriyetimize giderken en önemli adım 23 Nisan 1920 deki Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılışıdır. Bu tarihi günde milli egemenliğin temsil edileceği meclis Ankara’da açılmıştır. O tarihlerde İstanbul dahil ülkemiz işgal altındadır. İstanbul'daki meclis çalıştırılmamakta ve işgale karşı çıkan sivil-asker herkes tutuklanmakta, önder konumundaki insanlar Malta’ya sürülmektedir.

Kurumsal Yapıların Varlığı ve Kalitesinin Önemi

Bir ülkenin “nasıl” yönetileceğini gösteren demokrasilerin omurgası yani vazgeçilmez unsuru düzenli şekilde yapılan, yasama ve dolayısıyla yürütme organlarında görev alanların seçmenlerin tercihiyle belirlendiği seçimlerdir. Seçimlerin hukuk kurallarına, anayasa ve yasalarda belirtilen hükümlere bağlı olarak serbestçe yapılması, katılan partiler ve adaylar arasındaki yarışın hukuk devletinin “olmazsa olmaz” ı anlamına gelen “bağımsız ve tarafsız” yargının gözetiminde eşit şartlarda yürütülmesi demokrasilerin kalite göstergesidir.

Kralın Asası

Bu masal yetişkinlere ait, küçükler de okuyabilir. Masallar diyarındaki adsız ülkelerden birinde kral ile kraliçe refah içerisinde bir hayat sürmektedir. Kraliçe süsüne püsüne giyimine çok düşkündür. Sarayda çok tantanalı bir hayat sürmektedir. Kral ile bir gün yemekten sonra sarayın balkonuna çıkıp krallıklarındaki topraklara ve evlere bakarlar. Kral bir şey fark eder ve kraliçeye sorar.

Uzlaşmanın Şifa Verici Gücü

Huzur içinde olmak, hayatla tam anlamıyla uzlaşmak demektir. Uzlaşmanın şifa veren bir gücü vardır. Direnme ise zihinsel bir zehirdir. Huzurun zıddı direnmektir. İnsanlara, olaylara, fikirlere direnmek insanın hayatına kaos ve stres getirir. 

Prof. Dr. Abdulaziz Bayındır ile Dînî Kavramlar Hakkında Konuştuk

Prof. Dr. Abdulaziz Bayındır: Fıtratın sözlük anlamı uzunlamasına yarmaktır. Bu, varlıkların oluşumunu sağlayan bölünme kanununu akla getirir. âyetlere göre bu kanunun hem göklerin ve yerin yaratılışında hem de insanın yaratılışında geçerlidir. Allah Teâlâ şöyle demiştir:

Ramazanı Uğurlarken

Güzel şeylere sahip olduğunda, nedense sevinmesini yeterince beceremiyor insanoğlu. Fakat bu imkânlar elinden çıktığında kıymeti anlaşılıyor. O zaman da fırsatları kaçırıyoruz, “ah, of” çekiyoruz. Yeterince değer veremediğimiz için de kendimize sitem ediyor, hüzünleniyoruz elimizde olmadan. Acaba mutlu olabilmeye mi temayüllü değiliz? Neden her fırsatta acıları, kederleri yaşamayı yeğleriz? Bu yüzden mi türkülerimiz, şarkılarımız, ağıtlarımız, hatta ninnilerimiz hep keder kokmakta.

Kıtlık

Yaşadığımız dünyada daha iyi (aslında değil) yaşam isteği, tüketimin özendirilmesi, fazla tüketme özentisi ile tüketim toplumu oluşturuldu. Nüfus artışı, iklim değişmeleri, daha fazla insanın tüketim toplumu olması ile tüketim giderek artıyor. Buna karşılık hem hammaddeleri hem de gıda üretimi aynı oranda artmıyor. Giderek bir kıtlığın yaklaşmakta olduğu görülüyor. Fakir ülkelerden zengin batı ülkelerine göç dalgası büyüyor.

Kimin Kalbi Temiz?

Bazı insanlar diyorlar ki; - "Önemli olan kalp temizliği". - "O namaz kılıyor ama kul hakkı yiyor". - "Yeme içme orucu bozuyor da,  hak yemek niye bozmuyor?

Dünyada Savaşları Yüksek Katma Değerli Ürünler Üreten Ülkeler Durdururlar

Yirmi birinci yüzyıl sanayi toplumları, bilgi toplumlarına dönüşüyor. Sınırların geçirgenlik kazandığı, duvarsız ve kapısız dünyada ülkelerin gücü, insanlığın kültürel ve ekonomik birikimine, yaptıkları katkılardan kaynaklanıyor. Bilgi toplumlarında doğal kaynakların değerlendirilmesi, ekonomik ve kültürel hayata yeni boyutlar kazandırılması, sermaye birikiminden daha çok bilgi birikimine dayanıyor. 

Hukuk, Adalet ve Doğru Yönetim Konularında Hz. Ömer ve Osmanlı Devleti Örneklerinin Yeniden Düşünmek Gerekiyor

Adalet, hak ve hukuka uymak, doğruluktan ayrılmamak, insanlar arasında hakkı koruyup zulmü ortadan kaldırmak anlamına gelen temel ahlâk ilkesidir. Montaigne “adaletin olmadığı yerde ahlâk da olmaz” derken bu iki kavramın sebep-sonuç ilişkisini işaret eder. Çok eski çağlardan beri bunlar insanlığın ortak değeri olarak kabul görmüştür. Hadis-i Şerif’te “Bir saatlik adalet bin yıllık nafile ibadetin” yerini tutacağı belirtilir.

Niyet'in Sihirli Kulübesi (3 kız kardeş masalının sonu)

İyilik perisi NİYET'in gayretiyle kötülük perisi TERSYÜZ'ün kötü dilekleri değiştirilir. Aradan yıllar geçti. Üç kız kardeş büyüdüler. Kral ve kraliçe ülkedeki bütün nakış malzemelerini iğneleri, tığları toplatmışlar. Fakat kulede yaşayan bir yaşlı nine kulakları duymadığı için kralın fermanından haber alamaz.

Oruç İle Alâkalı Hükümler

Yüce dinimize göre Müslüman ve akıl-bâliğ 1 olan şahıslar oruç tutmakla mükelleftirler. Özel mazeretlilere oruç tutmama izni erilmiştir.

Keten

Keten ; sadece Kandıra ve Taşköprü yöresi için değil,  Kocaeli ’nin her bölgesi için çok önemli  bir  bitkidir. İlimizde en çok Kandıra Bölgesinde yetiştiği için, keten Kandıra  ile  özdeşleşmiştir.

Zaman Kaybedecek, İhmal Edecek Hiçbir Mazeretimiz Olmamalı…

-Asrın en büyük depremi sonrasında millet olarak büyük bir imtihanla karşı karşıyayız. Yaralarımız büyük, maddi-manevi yükümüz ağır. Zaman kaybedecek, ihmal edecek hiçbir mazeretimiz olamaz, olmamalı. 1999 Marmara depremi sonrası DPT tarafından hazırlanan rapor ışığında yapıldığı gibi acilen israftan uzak tasarruf ağırlıklı ciddi bir kamu maliyesi disiplinli bütçe anlayışı ve çıkarılacak yasa çerçevesinde acil önlemlerin alınması gerekiyor.

Hazreti Ebubekir

İlk Müslüman… İlk halife. Peygamberden sonra gelen Müslüman.  En büyük sahabi, Peygamberimizin (s.a.v) kayınpederi, mağara arkadaşı. Kur’an-ı Kerim’de Cenab-ı Hakk onun için “İkinin ikincisi” buyurur. İkinin birincisi Ahir Zaman Peygamberi’nin bizzat kendileri…

Depremzedelerle İftar

Elli bin insanımızın ölümüne ve yüz binden fazlasının yaralanmasına neden olan depremin yaralarını milletçe sarmanın gayreti içindeyiz.

Ali Rıza Temel Hocaefendi ile Ramazan ve Oruç Hakkında Konuştuk

Ali Rıza Temel: İlâhî rahmeti kazanmaya en çok vesile olan amellerden birisi de Ramazan ayını fırsat bilip, onu lâyıkıyla değerlendirmektir. Zâten bayram yapmak haddi zâtında günahlardan arınıp cehennemden azat olmanın sevincini yaşamaktır. En büyük kazanç ilâhî azap ve gazaptan kurtulmak, rızay-ı ilâhîye nâil olmaktır.