(BİRİNCİ BÖLÜM)
Eserin yazarı Muhammed Sâlih Özbekistan Türklerindendir. Şâir ve yazardır. Antikomünist görüşe sâhiptir. Diğer özellikleri, hayat hikâyesi bölümünde belirtilecektir. Şu hususun mutlaka belirtilmesi gerekir. Türkiye, kendisinden faydalanmayı akıl edememekle büyük kayıptadır. Muhammed Sâlih; Türk düşünce ve siyâsî hayatına önemli katkıları olan Azerbaycan Türklerinden Ahmet Ağaoğlu (1869-1939) ve oğlu Samet Ağaoğlu (1909-1982) Kazan Türklerinden Sadri Maksûdi Arsal (1878-1957) ve Yusuf Akçura (1876-1935) gibi isimlerin, Türklük ruh ve şuurunun gelişmesinde büyük hizmetleri olmuştur. Aynı hizmetler, Muhammed Sâlih tarafından da gerçekleştirilirdi. Eserini okuyanlar bu gerçeği mutlaka anlayacaklardır.
Muhammed Sâlih eserini şu cümlelerle ‘Takdim’ ediyor:
Arz ettiğimiz bu kitap, siyâsî ve sosyal hayatımın son otuz beş yılının bir özetidir. Ben aslında bir şâir ve yazarım. Fakat geçen yüzyılın son çeyreğinde oluşan târihî şartlar, pek çok şâir ve yazar gibi beni de siyâsetin içine sürükledi. Bu sebeple kitapta anlatılan siyâsî olaylar, diğer gelişmelere nazaran daha fazla yer işgal etmektedir.
Kitapta sanata dâir bir dekorasyonla karşılaşmayacaksınız. Fakat artık târihe mâl olmuş olan gerçeklerin üzeri de örtülmeyecek, bilâkis her şey âşikâr olacaktır. Bu kitapta size hayatımın önemli bir bölümünü, belgeler göstererek anlatmaya çalıştım.
14 X 20 santim ölçülerindeki kitap, sert kapak içerisinde 541 sayfadır.
Kitabın ‘Son Söz’ başlıklı son bölümünde yazar iç dünyasını özetliyor. Bu satırlar, kitap muhteviyatının daha derinden anlaşılmasını temin etmesi bakımından çok mühimdir. Okuyucuyu, kitabın tamamını okumaya dâvet etmektedir.
SON SÖZ
Bu kitabı bitirdiğimde, onu yazmaktaki amacımın daha önce planladığım gibi sâdece bir hesaplaşma olmadığını idrak ettim. Kitabın sonunda, beni yazmaya yönlendiren ve cesâretlendiren en az iki cihet daha belirdiğini gördüm.
Birincisi, şâhit olduğum 40 yıllık sosyal ve siyâsî olayların âdil tahlilini geleceğe aktarma arzusu. İkincisi, bu 40 yıllık mâcera sürecinde ruhumun samîmiyetini sınama içgüdüsü. “40 yıllık olayların âdil tahlili” derken, yaptığım değerlendirmelerin mutlak surette âdil olduğunu iddia etmiyorum. Ancak tahlil sürecinde samîmi olduğumu söyleyebilirim. Yalan söylemediğimi, birilerine iftira atmadığımı iddia edebilirim. Başka hiçbir iddiam yok.
Beni bu tahlile sevk eden diğer bir önemli faktör de son yıllarda, Özbekistan’ın yakın târihini tahrif etme teşebbüsleridir.
Yakın geçmişte İnternet’te yayılan sahte "analizler" ve "hatıralar" o kadar çoğaldı ki târihin çarpıtılma teşebbüslerinin bu kadar alenileştiğini görünce şaşırdım. Evet, Özbekistan'da târihin sahteleştirilmesi süreci hızla devam ediyor. Bu süreç bugün başlamadı. Bu süreç 1991 yılı sonunda yapılan Başkanlık seçimlerinden hemen sonra, devlet düzeyinde başlamıştı. İslâm Kerimov seçimden sonra kendisinin 1988-1991 yılları arasında Sovyetler Birliği’ni savunarak Yeltsin'i, hatta Gorbaçov'u eleştiren görüntülerini yok etme emrini verdi. Aynı zamanda, bağımsızlık için açıkça mücâdele edenlerin görüntüleri de yok edildi. Meselâ, daha Taşkent'teyken, ben kendi televizyon konuşmalarımın kayıt kopyalarını istediğimde, arşivlerde bu görüntü kayıtlarına hiçbir şekilde ulaşılamamıştı. KGB Kerimov’un ihânetini örtbas etmek amacı ile "1990 veya 1991'de falan yerde İslâm Abduganieviç ülke bağımsızlını öyle savundu ki, ağzımız açık kaldı” gibi efsâneler üretmeye başladı. Çünkü Kerimov 1991 yılına kadar bağımsızlık hakkında basına hiç konuşmamıştı. Aksine, TV arşivi Kerimov'un SSCB'yi kurtarmak için yaptığı ateşli konuşmalarla doluydu. KGB bu arşivin peşine düştü ve büyük kısmını imha etti, ama bütünüyle yok edemedi.
Diktatör Kerimov'un gerçek yüzünü gösteren eski videolar İnternet’te şu veya bu şekilde hâlâ dolaşıyor. Ancak Kerimov ve yandaşları târihi yok edemeyecek. Belki de târih onları yok edecek. Bu anlamda kitabım yakın târihimizin gerçeklerine ışık tutuyorsa ne mutlu bana.
Kitaba isim olan mısraının yer aldığı şiir:
Tek Yön
Vâdide ölmem yasak,
Yol sâdece yukarıya,
Aşağı inmek yok,
Yolu arayıp vakit kaybetme.
Hadi şimdi yürü, tırman.
Ölüm seni zirvede bekliyor.
BOĞAZİÇİ YAYINLARI:
Alemdar Mahallesi Çatalçeşme Sokağı Nu: 44 Meriçli Apartmanı Kat: 3 Cağaloğlu, İstanbul Telefon: 0.212-520 70 76 Belgegeçer: 0.212-526 09 77 e-posta: [email protected] // www.bogaziciyayinlari.com.tr
(DEVAM EDECEK)