Oğuz ÇETİNOĞLU

Ekonomist, Araştırmacı-Yazar

ocetinoglu1@gmail.com

Sayın Başkan!

31 Mart 2019 târihinde mahallî idâreler seçimi yapıldı. Belediye başkanlarımızı seçtik. Tebrikler, başarılar…

Belediyeler; şehir insanını çok yakından ilgilendiren önemli hizmetlerin görüldüğü yönetim merkezleridir. Belediye hizmetleri önemli olduğu kadar hacim itibariyle de zaman itibariyle de geniş kapsamlıdır. Hizmetler; nefes nefese koşup gelen sabah aydınlığının, gecenin karanlığını uğurladığı saatlerde başlar, 24 saat kesintisiz devam eder ve  bir gün öncesinin aynı dakikalarında  yeniden başlar.  İnsanın doğumu ile başlayan hizmetler,  ölümü ile de son bulmaz. Mezarlıkların bakımı ile ölümden sonra da devam eder. İnsan hayatı biter, belediyenin hizmeti bitmez.

Böylesine hizmetler verecek olan Sayın Başkanlara diyeceklerim var:

Sayın Başkan!

Önce tebrik ederim. Zorlu bir mücâdeleden sonra, bulunduğunuz şehre Belediye Başkanı seçildiniz. Daha önceki dönemde de aynı görevde bulundu iseniz, eski günlerin muhasebesini yapmalısınız. Kendinizi hem kendiniz muhakeme etmeli, hem de inandıklarınıza muhakeme ettirmelisiniz. Geçmişteki hatâları tekrarlamamak için en emin yol budur. ‘Tekrar seçtiklerine göre benden memnunlar.’  Düşüncesi uygun bir davranış olarak düşünülmemeli.

Böyle bir görevi ilk defa üstlenenler bilmeliler ki hayatları değişecek. İsteseler de istemeseler de değişecek. Fakat yalnızca şehre ve şehir halkına hizmet için yola çıkmışsanız, hiç değişmemelisiniz. İllâki değişecekseniz, menfilerinizi atıp müspetlerinizi artırma yönünde değişmelisiniz.

Haklı veya haksız; sizden ve yetkilerinizden yararlanmak isteyenlerin sayısı artacaktır. Onlar, sizi değiştirmeye zorlayacaklar. Zaman zaman sâlim düşünme imkânını bulamayabilirsiniz.  Bu yazıyı elinizin altında bulundurunuz. Pek çoğunuzun ihtiyacı olmayacak. Biliyorum. Burada yapılan, bilinenleri hatırlatmaktan ibârettir.

İyi bir ekip kuramayan yönetici başarılı olamaz. Tek başına ekip olduğunu zannedenler, daha başlangıçta kendilerini başarısızlığa mahkûm etmişler demektir.  Akıllı insanlar, kendilerinden daha akıllı insanlarla çalışırlar. Kendilerinden daha az akıllı insanlardan ekip oluşturanlar, hizmet organizasyonu değil, kâr ortaklığı kuruyorlar demektir.   Kâr nedir, nerededir?   Diye sorulacak olursa, söyleyeyim: Kâr beldenin, şehrin imkânlarıdır.  Şehir rantıdır.  ‘Benim önüme geçer.’  Diye düşünerek kimseden çekinmeyiniz. Eğer etrafınızda böyleleri varsa, şanslısınız.  Bu şansı iyi kullanınız. Hiç endişe etmeden onlarla âdil bir yarışa giriniz. Kazanan siz olursunuz. Sizinle birlikte, başkanı olduğunuz şehir ve insanları da kazanacaktır.

İstişâre sünnettir. Dâima danışarak iş yapınız. Sonunda kendi doğru bildiklerinizi uygulasanız bile!  İşin asıl doğrusu şudur: İcraatınız; doğru bildiklerinize göre değil, bildiğiniz doğrular çizgisinde yürütülmeli. Her yaptığınıza ‘Doğru’  diyenler,  biliniz ki dostunuz değildir.  Ara sıra kasten küçük yanlışlar yapınız. Buna rağmen,  ‘Doğru yaptınız Sayın Başkanım !’ Diyenler olursa, onlarla derhal ilişkinizi kesiniz.  ‘İsâbet buyurdunuz efendim. Siz zâten her zaman en mükemmelini düşünürsünüz.’  Diyenler, biliniz ki düşmanınızdır.

Eskilerin deyimi ile tabasbus (yaltaklanma ve alçalarak yalvarma) sizi yumuşatmamalı.

Ehil olmayan kişilere; dostluk, akrabalık, berâberce mensubu olduğunuz partiye sadâkatle hizmet… gibi sebeplerle görev vermeyiniz. Sadâkate değil, liyâkate önem veriniz. İllâ sadâkat denilecekse, millete, doğruya, doğruluğa ve adâlete sadâkat arayınız.

Sayın Başkanım !

Size çok ve bol ikramda bulunulacaktır. İyi yetişmiş, haram – helâl kavramını bilenler, hayâ sâhibi, ahlâklı  ve dürüst insanlar, kendilerine yapılan ikramların câzibesine kapılmazlar. İşin doğrusunu ve gereğini yaparlar.

En çok dikkat  edilecek husus; adâletle iş yapmak olmalı. Adâletten ayrılırsanız zulmetmiş olursunuz. Cenab-ı Allah, zulmedenlerin karşısında, mazlumların yanındadır.  İnsanın âdil olması iyidir. Yöneticilerin âdil olması ise  şarttır.

Türk milleti, târih boyunca bağrından, üstün vasıflara sâhip pek çok lider çıkarmıştır. Bu liderlerin hangi sebeplerle sevildiklerini araştırmakta fayda var. Görülecektir ki onlardaki müşterek özellik, milletimizin yapısına ters düşmeyecek davranışlardır. Milletimiz muhafazakârdır. İnsan topluluklarını millet hâline getiren ve milleti ayakta tutan sosyal, kültürle bağlantılı, millî ve mânevî değerlere, aile kurumuna bağlı ve saygılıdır. Belediye Başkanı da bir liderdir. Onda da bu vasıflar aranır.

Sayın Başkan !

Unutmayınız ki üstlendiğiniz görevi, sizden daha iyi yapabilecek biri bulunmadığı için seçilmiş değilsiniz. Mütevâzı olunuz. 

Hiçbir mâzeret başarının yerini tutamaz.  Başarılı olmaya mecbursunuz. Başarmanızı engelleyen bin sebep varsa, başarıya ulaşmanızı sağlayacak  milyon tâne imkân bulmalısınız.

Çevrenizdeki insanlar… aklını, tecrübesini ve bilgisini hırs ve kinine esir olmaktan kurtaramıyorsa,

Başkaca bir özelliği yokken, partiye yaptığı fedakârâne hizmetler karşılığında çevrenizde bulunmak hakkını elde etmişse,

 

Ahlâk ve dürüstlüğü, sâhibi olduğu her türlü unvan, meziyet ve mensubiyetin önüne koyamıyorsa… Kendisi de temsil ettiği toplum da zarardadır. Öylelerin sebebiyet verdiği zararların sorumlusu olmayınız.

Başkanlığın hakkını vermek için bunlar yetmez.  Bunlarla birlikte, aynı zamanda politikacı olan başkan: Az ve öz konuşmalı. Konuştuğu anlaşılmalı. Konuşulanları anlamalı.  Ciddî ve mütebessim olmalı.  Çevresinde bilinmeli ve sevilmeli. Seslendireceği düşünceleri ve fikirleri, uygulayacağı ve sonuçlandığında ilgili kişilerin çoğunluğunu memnun edecek projeleri olmalı. Üretken olmalı.  İster er kişi olsun, ister hâtun kişi… Adam olmalı, insan olmalı. Başkanı bulunduğu insanların hizmet beklentilerini dikkate alabilenler için başarı hiç de zor değildir. Yanıltıcı, aldatıcı ve kandırıcı baskı, tahrik ve imkânlara boyun eğmeyenler, toplumla iç içe vatandaşla yüz yüze yaşayıp onların dertlerini kendilerine dert edinenler, dert edinmekle kalmayıp çözümler arayan, bulan ve uygulayan, millî – mânevî değerlerimize inanan, inancının gereğini yapan kişiler, hizmete ehil olanlardır. Hizmete ehil olmak politikacının meziyeti değil, mecburiyetidir.

Sayın Başkan !

Başkanlık döneminiz sona erdiğinde hiç kimse size  ‘Kendiniz için ne yaptınız ?’  Diye sormayacak. ‘Şehir için, şehir halkı için ne yaptınız?’  Sorusuna muhatap olabilirsiniz. Seçmeniniz böyle bir fırsatı bulamayabilir de… Fakat siz, er veya geç… günün birinde  “Size verilen imkânları, insanlığın hayrına kullanmak için ne yaptınız?’  Sorusuna cevap verebilmek için dâima ve her yerde hazır olunuz.

İnsanlar tarafından hazırlanan  bir sistem olan  yürürlükteki seçim kanunu ile seçildiniz. Seçilen kişi, seçkin kişidir. Seçkin kişiler, tendi tercihleri söz konusu olunca, en iyi sistemi tercih ederler. En iyi sistem; insanın iyiliği için yapılabilecek ne varsa onları içerir. O içeriğe uygun hareket edenler, insanlığı yüceltirler, kendilerini yükseltirler. 

Şehir halkının size verdiği emâneti, hakkını vererek taşıyabilmeniz için en iyi dileklerim sizin içindir.  Kötümser olmayınız. Ümitsizliği hiç düşünmeyiniz.  Endişeleriniz olmalı. Ümitleriniz daha  fazla…

Sayın Başkan !

Hizmet süreniz dolduğunda, alnınızdan da öpmemi gerektirecek hizmetler yapmanız dileğiyle… saygı ve sevgi ile gözlerinizden öperim.