T.B.M.M.; 18 Mart 1920’de Misak-ı Millî kabul edilip İstanbul’da son toplantısını yapan Osmanlı Mebuslar Meclisi, Ankara’ya gelebilen üyeler ile yeni seçilen üyelerden oluşuyordu. Açılışı Cuma gününe tesâdüf ettirilen meclisin üyeleri, Hacı Bayram Camii’nde Cuma namazını kıldıktan sonra, kurbanlar kesilerek, dua ve tekbirlerle Meclis binasına geldiler.
*Öğrendim ki… İnsanın iyisi saadet bahşeder, kötüsü tecrübe kazandırır, mükemmeli iz bırakır.
Emekli Din Görevlisi Necâti Kadiroğlu ile Ramazan ve Hakkında Konuştuk.
Gazeteci-Yazar, 21. Dönem İstanbul Milletvekili Nazif Okumuş ile Ramazan ve Medya Hakkında Konuştuk
Şehidlik bir mertebedir. Şehidlik mertebesinin yolu herkese açıktır. Bu mertebeye ulaşmak için insanların makamları söz konusu değildir.
İlahiyatçı Prof. Dr. Hasan Elik ; Bin Aydan Daha Hayırlı Kadir Gecesi Hakkında, doğru zannettiğimiz yanlışları anlatıyor
Fethi Murat Doğan: Basın yayının, özellikle televizyonların, Türkçemizin yayılmasında çok etkili olduğunu görüyoruz. Kardeş Türk cumhuriyetlerinde ve Balkanlarda Türkiye Türkçesinin hızla yayılmasında ve Türkiye’de de İstanbul ağzının, kültür Türkçesinin hızla benimsenmesinde basın yayının gücünü, sanırım herkes kabul eder.
Muhsin Yazıcıoğlu ( 31 Aralık 1956 Şarkışla / Sivas – 25 Mart 2009 / Göksun – Kahramanmaraş)
Prof. Dr. Hayrettin Karaman: ‘ Öz değerlerini kaybedenler, -kendileri olamayanlar- zavallı kuzular gibi, kurtlardan medet umar hâle düşerler ’ diyor .
İngiltere Denizcilik Bakanı Churchill tarafından planlanan, 3 Kasım 1915 târihinde fiilen başlayan, denizde ve karada 9 Ocak 1916 târihine kadar 432 gün, bir başka ifade ile 1 yıl, 2 ay 5 gün devam eden Çanakkale Savaşları sırasında en şiddetli çarpışmalar 18 Mart 1915 târihinde yaşandı. Türkler, bir gerçeği düşmanlarına ilân etmişlerdi: Çanakkale Geçilmez.
Jeoloji-jeofizik Mühendisi TÜRKÖZ ÖZBEY ile K ur’an-ı Kerim’de İslâm’ın Ana Yapısı Hakkında Konuştuk.
Bugün İdrak Etmeye Başladığımız Ramazan-ı Şerif Ayı Vesilesiyle Emekli Din Görevlisi Ahmet Yüter Hoca ile Oruç Hakkında Konuştuk.
Günümüzde ‘ Azerbaycan Cumhuriyeti ’ olarak anılan Kuzey Azerbaycan veya / Bakü Azerbaycan’ı ile Güney Azerbaycan / Tebriz Azerbaycan’ı birleşikti. İran- Rusya savaşında Rusya galip gelince, 1813 yılındaki Gülistan ve 1828 yılındaki Türkmençay anlaşmaları ile Azerbaycan toprakları Çarlık Rusya’sı ve İran Kaçar Hânedanı arasında bölüşüldü. Kuzey Azerbaycan Rusya’nın, Güney Azerbaycan İran’ın yönetiminde kaldı.
6 Mart 1928 târihinde Artvin’in Arhavi ilçesinde dünyâya geldi. Arhavi’de başladığı ilkokulu 1939 yılında Bafra’da bitirdi. Parasız yatılı imtihanını kazanarak ortaokula Erzurum Lisesi’nde başladı. Son sınıfta iken zatülcenp hastalığına yakalandı. Tedâvi için İstanbul’a gönderildi. Tedâviden sonra hocalarının ısrarlı tâkipleri neticesinde İstanbul’da Haydarpaşa Lisesi’ne yine parasız yatılı olarak kaydı yapıldı. 1945 yılında buradan da pekiyi derece ile mezun oldu.
Dünyânın diğer süper güçleri gibi Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC) de kendisine göre yeni bir düzen oluşturmuştur. Çin’in oluşturduğu düzen; kapitalist ekonomi ambalajı içinde komünizm ideolojisinden ve katıksız ırkçı düşüncelerden beslenen şoven ve emperyalist, gayri medenî ve çağ dışı yönetim sistemidir.
Razgrad, Kuzeydoğu Bulgaristan’da ‘ Deliorman ’ olarak bilinen Türk bölgesinde bir vilâyettir. 8 ilcesi, 6 kasabası, 107 köyü vardır. Çandarlı Ali Paşa tarafından 1388-1389 yılları arasında devam eden savaşla fethedilmiştir. Osmanlı dönemindeki adı Hezargrad idi. 2011 yılındaki nüfus sayımına göre şehir nüfusunun % 50’si Türk ve Müslüman idi.
Türk cumhuriyetlerinde alfabe ve dil birlik için ‘olmazsa olmaz’ unsurdur. Moskova yönetimi her bir Türk topluluğuna ayrı bir alfabe dayatmıştı. Bağımsızlıktan sonra Özbekistan ve Kazakistan, alfabede yaptığı değişikliklerle, Rusya dönemindekini aratacak yeni bir yapılanmayı tercih etmiştir. Kırgızistan ise bölgenin en fakir ülkesi olarak henüz alfabe meselesini gündeme alamamıştır.
*Öğrendim ki… Her tedbir takdiri değiştiremez. Fakat yine de tedbirli olunmalıdır.
Bin üçyüzlü yılların sonlarında; biri Anadolu’da, diğeri Türkistan’da, Türk kökenli iki hükümdar cihana, tek başına hükmedebilmek için çalışıyordu.
Tasarruf; genel anlamıyla yarınlarımız için gerekli olan ve elimizde mevcut bulunan kaynakların idâreli kullanılmasıdır. Bir başka ifâdeyle; Kullanımımız altında bulunan kaynakların yarınlarda gerekli olacak kısmının bu günden tüketilmemesidir. Bu prensiple hareket etmek; Tasarruflu Yaşamak ’tır.