Oğuz ÇETİNOĞLU

Ekonomist, Araştırmacı-Yazar

ocetinoglu1@gmail.com

Ramazan

 

Üç ayların ilk ikisinden vize alarak sonuncusuna eriştik.                                                                             Elhamdülillâhi teâlâ.

Bu gün idrak etmeye başladığımız mübârek Ramazan ayının, değerli gönül dostlarına hayırlar getirmesini niyaz ediyorum.

Farkında mısınız? Toplumun bir kesiminde Ramazan ayının folklorik ve nostaljik öğelerle yaşanması, alışkanlık hâline getiriliyor. İbâdetlerin alışkanlık hâline geleceği günler de gelir inşallah.

İnsanoğlunun özlemlerinin ufku; sonsuzlukların, olmayan sınırlarını aşıyor.

Herkesin kendisine göre özlemleri var. Küresel krizin sona ermesi, iş ve aş sıkıntısı yaşayanların feraha ermesi, kültürdeki yozlaşmanın durdurulması, Türkçe’mizdeki tahribatın önlenmesi, insanlarımızın yolsuzluklardan ve yoksulluklardan uzak yaşaması, temsilî demokrasiden katılımcı demokrasiye geçilmesi, içeride huzurlu, dışarıda itibarlı bir Türkiye oluşturulması... Varlığımızın, bütünlüğümüzün açılımlardan zarar görmemesi…

Bunların hepsinin bir arada ve kısa zamanda gerçekleşmesi mümkün değil.

Zaman içerisinde bile...

Ramazanı huşu içerisinde yaşayanlar, bâzı sıkıntılarını unutacaklar. Hiç değilse unutmaya çalışacaklar. Gelecek ile ilgili endişeler ise, soğuk değdikçe ağrıyan ârızalı diş gibi sızlamaya devam edecek.

*   *   *  

Ramazan… bereket ayı,  mukaddes ay.

Kur’ân-ı Kerîm’de adı geçen ve değerine vurgu yapılan yegâne ay Ramazan’dır. Yüce Kitabımız Kur’ân-ı Kerîm bu ayda indirilmiş, oruç bu ayda farz kılınmıştır. İçerisinde Kadir Gecesi bulunmayan bin aydan daha hayırlı, Kadir Gecesi bu aydadır. Bu ayda yapılan iyiliklerin, farz ibâdetlerin değeri, diğer aylarda yapılanlardan kat kat fazladır.

Ramazanda oruç tutanlar, oruçlu iken öfkesini yenebilenler ve hoşgörülü hareket edebilenler mutlaka kârlıdırlar.

Ramazan ayının önemi, bu ayın bütün günlerinde oruç tutulabilmesinden kaynaklanmaktadır.

Oruç, ibâdetlerin özü, Cenab-ı Allah rızâsı için yapılan ibâdetlerin en hâlisidir. Mükâfatı da Allah azze ve celle tarafından verilecektir.

Oruç; nefsi, temâyül ettiği kötülüklerden korur. Bu sebeple oruç, insanı temizleyip yüceltir, kulluk görevlerini ifaya yönlendirir. En güzel, en hâlis ibâdet oruçtur.

Sonsuz merhamet sâhibi Rabb’imiz, bütün sene boyunca serbest bıraktığı kullarını, bir aylık oruç ibâdetiyle mükellef kılmıştır. Oruç ile, kısa süreli bir irâde imtihanına tâbi tutuluyoruz. İmtihandan başarı ile geçerken hem sağlığımızı kazanıyor hem de sâhip olduğumuz nimetlerin farkına varıyor, değerini kavrıyoruz. Bütün bunlar olurken ayrıca, günahlarımız affediliyor. Kazancımız çok, kaybımız ise hiç yok.

Bir Hadis-i Kutsî’de;  ‘İnsanoğlu’nun yaptığı bütün ameller kula aittir. Bir amel yapar, kat kat sevap alır. Ancak oruç için sınır yoktur. Çünkü sevâbı bana aittir, onun mükâfatını sınırsız olarak ben vereceğim!’ Buyurulmaktadır.  Oruç ibâdetine gösterişin, riyanın ve şirk’in zerresi karışmaz. 

Yüce Allah, biz insanları yerlerde sürünen, çöplüklerden beslenen yaratıklar olarak da dünyaya gönderebilirdi. İnsan olarak dünyaya gönderildiğimiz için gücümüzün yettiğince şükretmeliyiz. Oruç en mükemmel şükretme yoludur.

Ramazan faziletlerinden nasibiniz bol olsun değerli okuyucularım.

Ramazanınız mübârek olsun.

*   *   *  

RAMAZANDA, HOŞÇA VAKİT GEÇİRTECEK,  AYNI ZAMANDA DÜŞÜNDÜRECEK EDEPLİ ESPRİLERE DE İHTİYAÇ VAR. BİR DOSTTAN GELEN, KİM TRAFINADAN KALEME ALINDIĞI BELİRTİLMEYEN BİR YAZIYI BU AMAÇLA SUNUYORUM:

Her ne kadar insanoğlu türlü akılsızlıkları eşeklikle nitelendirse de eşek, hiç de aptal olmayan sevimli bir yaratıktır.

Mesela eşek, iyi bir yol mühendisidir. Yokuşları en fazla % yedi eğimle ve kısa mesâfelerde virajlar alarak çıkar.  

Bu konuda çoğumuzun bildiği meşhur bir Anadolu fıkrası vardır:

1950'li yıllarda Türkiye’ye, Amerikalı mühendisler gelmiş. Bir kısım imar çalışmalarına rehberlik ediyorlarmış. O zamanlarda yol güzergâhını belirleyecek alet yok, eleman yok. Nafi'a mühendisleri eşeği yokuşa sürüyorlar, arkasından elemanlar eşeğin ayak izlerine kazık çakıp istikamet belirliyorlarmış.

 Bunu gören Amerikalı mühendis, sormuş:                                                                                                    - Ne yapıyorsunuz böyle?                                                                                                                                     - Rampada yolun güzergâhını belirliyoruz.                                                                                                                         - Nasıl yani, anlayamadım?                                                                                                                                                       - Eşek % 7’den fazla eğimi olan yolda yürümez. Yürüdüğü yol mutlaka % 7 eğimli olur. Biz de eşeğin izinde kazık çakıp rampada yol güzergâhı belirliyoruz demişler.

Amerikalı önce katıla katıla gülmüş.  Sonra da elindeki arazi âleti ile belirlenen güzergâhın eğimini ölçmüş. Tam % 7. Bu defa tekrar sormuş:

 - Peki, eşek bulamayınca ne yapıyorsunuz?                                                                                                                                   Türk işçi, Amerikalının alay edercesine gülmüş olmasından alındığı için cevabı mânidar olmuş:                             - Amerika'dan mühendis getirtiyoruz.

 *   *   *  

Eşek iyi bir kılavuzdur:  Gittiği bir yolu hiç unutmaz ve o yoldan şaşmaz.  Bu sebeple deve veya katır kervanlarının önüne daha önce bu yoldan gitmiş bir eşeği kılavuz olarak koyarlar.

Evet, eşek akıllıdır, bir defa düştüğü çamura bir daha, asla düşmez. 

Şimdi bir de,  hayatı boyunca aynı çamura defalarca düşen insanları düşünelim…

*   *   *  

ÖZLÜ SÖZ:

Eğer bir gün dünyaya ait çok büyük bir derdin olursa Rabbine dönüp:

- Benim çok büyük bir derdim var.  Deme!

Derdine dönüp:

- Benim çok büyük bir Rabbim var. De!

*   *   *  

Nice ramazanlara; sevdiklerinizle ve sevenlerinizle sağlık ve huzur içerisinde erişmenizi dilerim.