Oğuz ÇETİNOĞLU

Ekonomist, Araştırmacı-Yazar

ocetinoglu1@gmail.com

Ramazan, Bayram ve Ekonomi

 

Nefsi, kötülüklerden temizlemek; ahlâkı, güzel alışkanlıklarla süslemek, çirkinlikleri tasfiye etmek... Yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'in emridir. Ramazan, bu işlemlerin çokça yapıldığı bir aydır.

Bu yıl Ramazan, eski yıllara göre daha farklıydı. Gazetelerdeki Ramazan sayfaları titizlikle hazırlanmıştı, doyurucu idi. Özellikle İstanbul'da belediyelerin hazırladığı iftar çadırları, İslamî anlayışın günümüzdeki uygulamasıydı. İş adamlarının, vakıfların ve çeşitli kuruluşların düzenledikleri iftar sofralarında dostlar hasret gidermek imkânını buldular. Hemen hemen hepsinde, misafirlere diş kirası verildi: Bazılarında küçük bir hediye, bazılarında tatlı sohbetler...

Coğrafî iklim de, siyasî hava da ılımlı idi. Sıkıntılarımız olmadı, felaketler yaşanmadı denilemez.  Daha beterlerine mâruz kalmadığımız için şükretmeliyiz.

Hoş bir Ramazan ayı yaşadık.

Rabb'imiz lütfetti, sağlıkla tamamlayıp bayrama eriştik. Şükürler olsun.

Kaşgarlı Mahmud, Dîvânü Lügati't Türk isimli eserinde 'bayram' kelimesi için şu karşılığı veriyor: 'Helâl ölçüler içerisinde eğlence ve sevinç günü.'

Ramazan ayı boyunca mü'minler Ce-nab-ı Allah'ın rahmetine nail olmak ümidiyle emirlere uymak, yasaklardan kaçmak gayreti içerisinde oldular. Bayram bu gayretleri gösterenlerin mükâfatıdır.

Küresel krizin etkisiyle daralan ekonomimiz, Ramazan'in gelişi ile hareketlenmişti. Son on gün içerisinde de bayramın bereketi yaşandı. Esnafın yüzü güldü. Fakirler de fitre ve zekât yardımlarıyla sıkıntılarını hafifletme imkânı buldular.

İslamiyet; insanlara, adını koymadan iktisadî öğütler veriyor: Nefsi için israf etmeyi, başkalarına ve özellikle ihtiyaç sahiplerine karşı cimri davranmayı yasaklıyor. Bu prensiplere riayet edilirse, fakirlik ve geçim sıkıntısı en aza iner. İhtiyaçlarla tatmin vasıtaları arasında denge kurulur. Zâten ekonomi ilmi de bu dengeyi araştırır.

İsraf... Ekonomiyi kemiren piranhalar gibi… Biliniyor: İstanbul'da üretilen ekmeğin yüzde 25'i israf ediliyormuş. Yazılması, söylenmesi bile acı: Çöpe atılıyor. Bir günde 750.000, yılda 273.750.000 liralık millî servet hebâ oluyor. Bu rakam, yalnızca ekmek israfına aittir. Pasta, kek, et ve diğer gıda maddeleri dâhil edilirse, israfın miktarı 500.000.000 lirayı bulur. Tekrar dikkatinizi çekmek isterim: Bu rakam yalnızca İstanbul ile ilgilidir.  Türkiye genelinde bu rakamı 2.500.000.000 TL, 1.700.000.000 dolar olarak kabul etmek mümkün.  Türkiye’nin toplam dış borcunun  500.000.000.000 dolar olduğu düşünülürse, sâdece israfı önlemekle, 6 yıl içerisinde borçsuz bir ülke konumuna erişebiliriz. Bunun ne demek olduğunu, Türkiye’nin bağımsızlığı konusunda birazcık düşünenler çok iyi bilirler.

İslam'da, insanoğlunun hayrına olmayan hükümler arama gayretkeşliği içerisinde olanlara gerçekleri kabul ettirebilirsek, İslam'ın ekonomiyi disiplin altına almaya yönelik tavsiyelerini uygulayabilirsek bayram mutluluklarını her gün, hep birlikte yaşama imkânı buluruz.

Zor, fakat imkânsız değil.

Bu özlemlerin gerçekleşmesine yönelik uygulamaların hasreti içerisinde;

yüreklerinde saygı, sevgi ve hoşgörü kavramlarına,

diyalog ve uzlaşma arzularına yer verebilen bütün insanların ve özellikle

gönül dostlarımın Ramazan Bayramını tebrik ediyorum.