Doç. Dr. Süleyman COŞKUNER

Kaliteli Yaşam Uzmanı

suleymancoskuner@hotmail.com

Başarısızlık Yoktur. Vazgeçme Vardır

Bir TV kanalında “Vapurda çay simit sohbet” programında Ezgi MOLA’yı bir müddet izledim. Dedi ki: “Saz çalmayı bir türlü öğrenemedim”. Peki, Ezgi Mola gerçekten saz çalmayı öğrenemez miydi? Elbette öğrenirdi. Öğrenenler ondan çok daha fazla zeki insanlar değil ki…
Öncelikle kurduğu cümleye dikkat edelim. Olumsuz bir cümle: Öğrenemedim. Bu olumsuz kelime bilinçaltına, “bu şahıs saz çalmayı öğrenmek istemiyor” mesajı gönderdi ve saz çalmayı öğrenmekten vazgeçmede en önemli rolü oynadı.
Sebepleri sıralayalım:
Ya yeterince süre, üzerine düşmedi.
Ya yeterince sabırsız davrandı.
Ya yetkin bir hocaya rastlamadı.
Ya kaliteli bir saz ile başlamadı.
Ya yeterince yol gösteren olmadı.
Ya oyunculuk çalışmalarından saza vakit kalmadı.
Ya saz çalma eylemini yeterince sevmedi.
Hepimiz çok iyi biliriz ki, çok prestijli ve zorlu meslek sahiplerinden birçoğu (Özellikle de tıp doktorları) kaliteli bir müzik adamı olmuşlardır. Ud çalanlar, saz çalanlar, beste yapanlar, amatörce söyleyenler. Demek ki, herhangi bir sanatla uğraşmak, en zor şartlarda bile gerçekleştirilebiliyor. Önemli olan vazgeçmemek, haa süre biraz uzayabilir veya kalite biraz düşük olabilir. Olsun, o da vazgeçmemek kaydıyla yıllar geçtikçe geliştirilebilir.
ABD’nin efsane başkanlarından Abraham LİNCOLN 26 defa başkanlık seçimini kaybetmiş 27. sinde seçimi kazanarak ABD’ye efsane başkan olmuştur.
Edison ampulü bulmak için 4.999 defa deney yaptığında, yardımcısı “efendim yeter artık 4999 defa başarısız oldun” dediğinde; hiddetle yardımcısına dönerek; “Hayır, ben asla başarısız olmadım, ampulü bulamadığım 4.999 tane deney yaptım, köşeye sıkıştırdım yakında bulacağım” demiş ve 5.000 deneyde ampulü bulmuştur. Yani caymamış, vazgeçmemiş, moralini bozmamış ve çalışmaya devam etmiştir.
Başaranların hemen hemen hepsi, ilk seferde başarmamıştır. Sayısız geri gitmeler, olumsuz engeller, dalga geçenler, moral bozanlara rağmen daha da hırslanan, bileylenen ve mücadeleye devam edenler, eninde sonunda başarıyı yakalamışlardır.
Başarıya engel olacak en küçük bir olumsuz söylem, davranış, isteksizlik, gereksiz ertelemeye kulak verip vazgeçenler, asla başarılı olamamışlardır.
Ekonomik bir kriz esnasında, aynı sektörde çalışan bazı işadamları iflas ederken, bazı iş adamları da daha fazla antenlerini uzatarak, daha fazla dikkatli ve tedbirli çalışarak, krizi fırsata çevirip, başarılarını daha ileriye götürmüşlerdir.
Bahane bulanlar, vazgeçmenin birinci basamağında olanlardır. Mazeret üretip soruna odaklananlar vazgeçmenin bir diğer basamağına çıkmışlardır. Soruna değil çözüme odaklanıp harekete geçenler ise, asla vazgeçmeyenlerdir. Sonunda akıttıkları terin karşılığını mutlaka alırlar.
Ulu önderimiz ATATÜRK, düşmanın top sesleri Ankara’dan duyulmaya başladığında, bazı aklı evveller, Paşamıza başkenti Kayseri’ye taşıma teklifini getirmişlerdir. Paşamız tatlı bir öfke ile, tarihe geçen şu sözlerini söylemiştir:
“Hatt-ı müdafaa yoktur, sath-ı müdafaa vardır. O satıh bütün VATAN’dır. Vatanımızın her bir karış toprağı şehit kanlarıyla sulanmadan asla terk olunamaz”. “Ben size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum”. “Ordular ilk hedefimiz Akdeniz’dir, İleriii”.
“Paşam, yeterli silahımız yok”. “Buluruz”.
“Yeterli erzağımız yok”. “Üretiriz”.
“Düşman çok kalabalık”. “YENERİZ”
Allah (cc) korusun, bu kadar olumsuz yaklaşanlara karşı; YA VAZGEÇSEYDİ?
Paşamız, “15 günde düşmanı denize dökeceğiz” demesine rağmen, savaş 14 günde bitirildiğinde, söylediği söz de çok manidardır:
“BEN TAHMİNİMİ DOĞRU YAPMIŞTIM. KABAHAT DÜŞMANDADIR”.

Selam, sevgi ve dualarımla. Allah’a (cc) emanet olunuz.