Doç. Dr. Süleyman COŞKUNER

Kaliteli Yaşam Uzmanı

suleymancoskuner@hotmail.com

Kaliteli Yaşamda Eşitlik ve Adalet Analizi

Demokrasimizin kıldan ince kılıçtan keskin, en önemli iki unsuru eşitlik ve adalet unsurlarıdır. Eşit olmak ile, adaletli olmak arasında çok ince ama, oldukça da önemli ayrıntılar vardır. Bu iki önemli kavram, hem ülke yönetiminde, hem yerel yönetimlerde, hem işletmelerin yönetiminde, hem de aile yönetimindeki uygulamaları ile karşımıza çıkar.
Ülke yönetiminde hukuk önünde herkes eşittir. Kanun maddeleri herkese eşit uygulanır. Köylüye ayrı,  sanatçıya ayrı kanun uygulaması asla olamaz. Kanunlarımızın uygulanmasında duygusallığa asla yer yoktur. Deliller ne ise, kanunda ilgili maddeleri ile yüzleştirilir.
Oy kullanmada bütün vatandaşlarımız eşittir. Kanunen oy kullanma yaşına gelmiş herkes ancak bir oy hakkına sahiptir. Çobanın oyu ile sanatçının oyu arasında hiçbir fark yoktur. Oy kullanma sırasında herkes eşit hakka sahip iken, hastalar, özürlüler, yaşlılar vb. leri için adalet devreye girer. Burada onların lehine pozitif ayrımcılık yapılır. Eğer yapılmaz ise, eşit davranacağız derken, adalet çiğnenmiş olur.
Devlet, bütün traktörü olanlara aynı rakamla mazot yardım ederse, eşit davranmış olur ama, adaletli davranmamış olur. Büyük ölçekli makine teçhizatı olanla, eski model tek bir traktörü olan arasında zayıf aleyhine adaletsiz bir uygulama olmuş olur.
Yine doğal afetlerde zarar görmüş vatandaşlarımızın hepsine eşit yardım yaparsa, eşit davranmış olur ama adaletli davranmamış olur. Adaletli olması için her bir vatandaşın zararı tespit edilir, yardımın tüm miktarı oranlanır ve adalet sağlanır.
Muhtar mahallesine yapılacak yoksul yardımında asla eşit davranamaz. Hatta suç işlemiş olur. Yapılacak yardım miktarını mahallenin en fakirlerine adaletli bir şekilde dağıtımını sağlamalıdır. Gözü aç bir zenginin de yardımdan alması, küçük kıyametin koptuğu andır.
Bir zenginin bir tır dolusu yardım malzemesini şehrin cumhuriyet meydanına getirerek, izdihamla zengin fakir karışık sadece arsızların birbirini ezerek yardım kapmasına ve çirkin bir görüntü ortaya çıkmasına sebep olan zengin, güya yardımsever için de bence küçük kıyamet kopmuştur veya kopmak üzeredir. Hani sağ elin verdiğini sol el bilmeyecekti?
Bir baba çocuklarının hepsine yardım konusunda eşit davranırsa adaletli davranmış olmaz. Zira durumu iyi olan ile olmayan arasında adaletsiz davranmış olur.
Bir anne üç aylık bebeği ile, 5 yaşındaki büyük çocuğuna her durumda eşit davranamaz. Adaletli olmak zorundadır. Büyüğe ayıracağı kaliteli zaman ile, küçüğe ayıracağı kaliteli zaman aynı olamaz. Küçüğe pozitif ayrımcılık yapılmalı, o uyurken de büyük ile ilgilenilerek adalet sağlanmalıdır. Sevgi sunumu ise elbetteki eşit olmalıdır.
Bazen adaletli bir şekilde eşitliğin sağlanamadığı yerler de vardır. Şöyle ki bir baba için evlenecek çocukları için yapacağı masraflar eşit olması gerekir. Yani büyük oğlunu everirken 50 bin tl. harcamış ise, küçük oğlu için de eşdeğerde meblağı ayırması gerekir. Ancak bunun istisnaları da karşımıza çıkabilir.
Babanın durumu büyük oğlanda iyi iken, küçük oğlanda kötüleşmiş ve iflas etmiş ise, hiç yardım yapamayabilir. Çünkü kendi borçlarını dahi ödeyecek gücü kalmamıştır. Bu durumda küçük oğlanın babaya sitem hakkı yoktur. Kadere ve hikmete inanması gerekir. Babadan ısrarla talepte bulunması, babayı katmerli bir şekilde üzer.
On katlı bir binanın asansör bakım ve onarım hizmetlerine ayrılacak para için bütün maliklerden eşit para toplanması ilk bakışta eşitlik ilkesine uyar. Ancak adalet ilkesine uymaz. Asansörü hiç kullanmayan zeminde oturan hak sahipleri aleyhine adalet bozulmuş olur.
Beş kişilik bir arkadaş gurubundan, haftada bir pikniğe gideceğiz. Her hafta sırası gelen bütün masrafları karşılayacak, diye yapılan bir anlaşma, eşitliğe uygun ancak adalete uygun değildir. Zira zengin arkadaş daha fazla ve kaliteli yiyecekler alarak, standardı yükseltir. Fakir arkadaş ise, durumu iyi olmadığı için hiç alamaz. Utancından sırası geldiği gün okkalı bir mazeret üreterek o gün gelmemeyi tercih eder.
Zordur ama, durumu iyi olanlar, iyi olmayanları destekleyerek, iyi niyetli ve fakir arkadaşlarını ezmemelidirler.
Evlatlardan biri çok iyi okudu makam mevki sahibi oldu. Diğeri ise okuyamadı tamirci oldu. Ebeveynler her duruma karşı sevgi sunumuna eşit devam etmelidirler. Başarılıyı överek diğerini asla aşağılayıp rencide etmemelidirler.
Hoca Nasrettin’in suyu getirenle testiyi kıranı peşinen tokatlaması eşitlik ilkesine uygundur ama, adalet ilkesine uygun değildir. Testiyi kıran ödüllendirilirken, suyu getiren cezalandırılmış olur.
Bir öğretmen sınıfında silgisi kaybolan bir öğrenci için, bütün sınıfı sığaya çekip disiplin adı altında, bütün öğrencilere azarı basarsa, eşit davranmış olur ama, adaletin içine etmiş olur. Gerçek hırsız “el ile gelen düğün bayram” deyip, çaktırmadan sırıtırken, hiç suçsuz ve arlı – edepli öğrenciler, belki de hayatlarının en büyük yarasını almış olurlar.
Selam, sevgi ve dualarımla. Allah’a (cc) emanet olunuz.