Oğuz ÇETİNOĞLU

Ekonomist, Araştırmacı-Yazar

ocetinoglu1@gmail.com

Ergun Göze’yi Anma Toplantısında Yaptığım Konuşma - 3

(ÜÇÜNCÜ BÖLÜM)

Yaptığı röportajlar dolayısıyla birçok insanla, fikirle ve ülkeyle tanıştığını dile getiren Göze, gazeteciliğin insanın ufkunu açan bir meslek olduğunu ifâde eder.

 Gazetede yazı yazmaya devam etmiş olmasının en önemli sebebinin, kendisini hiçbir zaman bırakmayan okuyucuları olduğunu söyleyen Göze, her zaman okuyucularına lâyık olmaya çalıştığını belirtir.

Gönül dostu olmasına rağmen hiç kimseye; eskilerin tâbiri ile tabasbusta bulunmayan, bir tabiatı vardı. Rahmetli Fethi Gemuhluoğlu, yakın çevresinde bulunup da üzerine toz kondurmaktan kaçındığı insanlardan biriydi.

O’nun şu satırları; ne kadar kavi bir idealist olduğunun delilidir: ‘Yürüdüğüm yolun, maddî menfaatlerimin aleyhine olmasına rağmen en doğru yol olduğuna kaniyim.’

Yanıldığını, yanlış düşündüğünü de itiraf etmekten çekinmeyecek kadar dürüst bir insandı. Ondaki dürüstlük âbidesi karakterin temelinde, babasından ve dedesinden tevârüs ettiği fazilet harcı-çimentosu bulunuyordu.

O’nun emsalsiz dürüstlüğünü ve samimiyetini ortaya koyan olaylardan birini, şu satırlarından öğreniyoruz:

‘Fatma Girik'i sadece ekranlarda gördüm. CHP, O’nu Şişli Belediye başkanlığına aday gösterdi ve Girik seçimi kazandı. Ben birisinin, sırf medyatiktir diye aday gösterilmesini yanlış bulmuştum. Ayrıca Fatma Girik yıllardan beri düzeyli bir birliktelik yaşıyordu. Bu onun belki özel hayatıydı, kimseyi alakadar etmezdi. Fakat belediye başkanı sıfatıyla nikâh kıymaya ve onun nâmına nikâh kıyılmaya başlanınca ortaya çok komik bir paradoks çıkıyordu. Ciddiyetsizliğe yola açan bir komiklikti bu.

O günlerde, Türkiye Gazetesi’nde bu durumu haklı olarak eleştiren yazılar yazdım. Hatırladığıma göre Fatma Girik hakkında yazılarım birden de fazla oldu. Bir gün kendisinden bir mektup aldım. O günlerde ehemmiyet vermediğim bu mektubunda, kendisine; dürüst bir hizmet yapmasına izin vermeyen ve daima özel hayatını başına kakan yazılar yazmamın doğru olup olmadığını düşünmeye dâvet diyordu beni. Tavrı insafa dâvet ediciydi, iddiacı değildi.

Sonradan Şişli Belediyesi’nin başına bir başka hanım geçti. Babasını tanıdığım bir hanımdı ve evliydi. Ama bu hanım, kısa zamanda ve bir hâmilelik öncesi, kocasından boşandı ve bir başkası ile evlendi ve sonra evlendiği zâtla ortak yolsuzluk iddialarının karşısında, yurt dışına kaçmakta buldu çâreyi.

Hâlen yurt dışındadır ve beraber yolsuzluk yaptıkları iddia edilen ikinci kocasından da ayrılmış durumdadır. Hakkındaki dâvâların zaman aşımından düşmesini beklemektedir.

Bu olaylar, Türkiye'nin içine yuvarlandığı çirkin olaylar yumağının bir kısmıydı.

Hâtıra yazmak bir bakıma insanın kendisiyle de hesaplaşmasıdır. Bugün, bu olaylar sâyesinde, Fatma Girik hakkında haklı olarak yazdığım yazılarda haksız duruma düşmüş olduğumu görmekteyim.

Fatma Girik, kendisinden sonra gelen belediye başkanları içinde en ciddisi ve dürüstü çıkmıştır. Bu tespit Fatma Girik’in lehine bir hak veriş olmakla beraber toplumun nerelere düşürüldüğünün de fotoğrafıdır. Çünkü bu toplumda nikâhlananlar, bazı düzeyli birliktelik yaşayanlardan daha çok nikâhın ve onun icabı olan faziletlerden mahrum olduklarını göstermişlerdir. Bu bir paradokstan çok bir yozlaşmadır.

Bu bakımdan ben Fatma Girik'ten, nikâh ve faziletler adına değil fakat o makamı sonradan işgal edenler adına özür dilemek zorunda kalmış bulunuyorum. Çünkü o tipler toplumun her yerinde bugün baş tacı gibi durmaktadırlar.’

***

34’ünü kaleme aldığı, 10 tanesini Fransızcadan tercüme ettiği 44 kitabı okuyucularının istifâdesine sunmuştur.

Bir başka kitabında kısaca bahsedip sözlerimi tamamlayacağım:

Kitabın adı: ERGUN GÖZE – AZİZ NESİN KAVGASI: 

Bu kitap aslında bir dâvâ dosyasıdır.

Aziz Nesin'in Kıbrıs Rum kesimine gidip, ‘Kıbrıs Türklerinin egemenliğinden yana değilim’ demesi üzerine çıkan polemiğin doğurduğu bir tazminat dâvâsınının dosyasıdır... Sâdece o kadar değil... Aynı zamanda Türkiye’deki ideolojik kavgayı sona erdiren bir hükümdür: 

Bu hükümle Türk âdaletinin başına muhteşem bir tac konulmuştur. Vesile olan da Ergun Gözedir.

Hükmü veren Türk Yargıtayının kararı şudur: 

Türk varlığı aleyhindeki faaliyetler Türk kanunlarının himâyesini isteyemez

Sol ideolojinin ve bir kısım basınımızın iç yüzü de bu dosyadadır.

Rahmetli Ergun Göze’nin Dünya hayatı verimli geçti. Ebedî hayatı da nurlu olur inşallah.

Merhum’a Cenab-ı Allah’tan rahmet, sevenlerine sabr-ı cemil niyaz ediyorum.

 

Mekânı cennet olsun, kabri nurlarla dolsun.                                                                   (BİTTİ)