Doç. Dr. Süleyman COŞKUNER

Kaliteli Yaşam Uzmanı

suleymancoskuner@hotmail.com

Önyargılı Olmamak

İyi günler. Yıl 1989 eğitim öğretim döneminin başındayız. Ben Ankara Balgat (Tahsin Banguoğlu) yurdunda yurt yönetim memuru olarak görev yapmaktayım. Sorumlu olduğum blokta kalmakta olan bir öğrenci hakkında şikayet geldi. Şikayet bir öğrencinin dengesiz davranışlarda bulunduğu, yürürken yalpaladığı, bu durumdan da etrafının tedirgin olduğu şeklindeydi.

Söz konusu öğrenciyi kısa bir süre içerisinde buldum. Öğrenci orta boylu, zayıf, kıvırcık siyah saçlı, kömür karası gözleri vardı. Kendisine hakkında şikayet olduğunu ve konuşmamız gerektiğini söyledim. İlk sözü ben alarak okula yeni mi başladın dedim. Tedirgin ve ürkerek evet dedi. Memleketini, annesi ve babasını sordum. Ancak bir cevap vermedi. Sadece boş boş bakıyordu. Ben ise şikayet konusunu ve bakışlarından kuşkulanarak aklımdan bu kişi normal değil, herhalde alkol veya benzer bir şey kullanmış diye düşündüm. Bu düşünceyle, neden sorularına cevap vermiyorsun diyerek bir kaç daha soru sordum. O ise cevap vermeden boş boş bakmaya devam etti. Bu durum beni sinirlendirmişti.

Biraz da yüksek sesle düşündüklerimi söylemeye başladım. Sen kendini ne zannediyorsun. Burası babanın çiftliği mi. Hal ve hareketlerine etrafını tedirgin ettiğinden bahisle bu gidişle yurttan atılacağını, zaten yurtta kalmak için sırada yüzlerce insan var diye konuşmaya devam ettim. O esnada öğrencinin kömür karası gözlerinden bir kaç damla gözyaşı aktığını gördüm.

Öğrenci bana hitaben hayır hocam kesinlikle alkol veya başka bir şey kullanmadım dedi. Ben peki o zaman niye böyle boş boş baktığını, sallanarak yürüdüğünü sordum. Sustu bir şeyler söylemek istiyordu ama söyleyemiyordu. Ben gözyaşlarından da etkilendiğimden,  ses tonumu düşürerek ve şefkatle bir derdin varsa söyle diyerek ısrar ettim. Bu ısrarım üzerine bitkin bir halde hocam diye söze başladı. Ben Çocuk Esirgeme Kurumunun yurdunda kalırken üniversiteyi kazandım ve Ankara’ya geldim dedi. Gelirken de verilen bir miktar parayı da kayıt parasıydı, yol parasıydı, diğer ihtiyaçlar derken tükettim.  Burs çıktı ama zamanı gelmediği için onu da alamadım, tanıdık olmadığından borç da bulamadım dedi. Zaten yol parası olmadığından üç gündür okula da gidemediğinden bahisle bir haftadır aldığım beslenme yardımını birleştirerek bir öğün ile idare etmeye çalıştım. İki gündür de yemek yiyemedim diyerek sıkıla sıkıla anlattı.

O anda başımdan aşağı kaynar suların döküldüğünü hissettim. Ne diyeceğimi bilemedim. Gençliğimin verdiği tecrübesizlikle baltayı taşa vurmuştum. Hatamı telafi etmeye çalıştım. Ama nafile bu olayı hayatım boyunca hiç unutamadım.  Kıssadan hisse; demek ki herhangi bir kişi hakkında, bir bilgi gelirse önyargılı yaklaşmamak gerekiyormuş. Herkese sevgiler saygılar.