Dr. Zülfikar ÖZKAN

Avukat - Yazar - NLP Trainer

zulfikarozkan@hotmail.com

Hizmet Ederek Maneviyatı Güçlendirme

Bizi maneviyata döndürenlere teşekkür borcumuz vardır. Bu sebeple gönül borcumuzu minnettar olarak, şükran  duyarak ödememiz gerekir.
Dünyanın birçok yerinde iyilik meleği olarak kabul gören Rahibe Teresa, Hindistan’ın Kalküta kentinin gecekondu mahallelerinde hasta ve ölenlere minnettar olduğunu sıklıkla bahsederdi. O  son gününe kadar (87 yaşına kadar) hastalara, yoksullara ve toplum dışı yaşayan kimselere yardım ettiği için 1979 Nobel Barış Ödülü kendisine verilmiştir. Ancak Terasa’nın amacı  ödül almak değildi. Asıl amacı merhamet duygularını derinleştirmekti.
Duygular çok önemlidir. İnsanlığımız duygularımızdan  anlaşılır.
Gönüllü iş yapan kişiler bazen hizmetlerinden aldıkları  yarardan bahsederler. Kendilerine hizmet etme şansı verenlere  şükranlarını sunarlar. Rahibe Terasa, Kalküta’nın gecekondu mahallelerinde hasta ve ölenlere minnettar olmasının sebebi, merhametinin derinleşmesiydi.
Hayatlarında olumlu tutum sergileyenler hem hayatlarından keyif alırlar, hem de  başkalarına yardım ettiklerinden aldıkları keyiften dolayı derin bir şükran duyarlar. Bu kişiler kendilerinin sabır gibi yüksek duyguları yaşatan düşmanlarına bile teşekkür ederler. Onlar insanları dost-düşman olarak ayırmazlar. İnsanları nimet olarak görür ve onlara bol bol teşekkür ederler. “Nimete şükretmek, nimetten daha hoştur” der Hz. Mevlana.
Dalai Lama, dinleyicilerine  düşmanlarını sevmesini tavsiye etmektedir.  Düşmanları onlara sabretme imkanı  sağladıkları için  düşmanlarına minnettar olmalarını  söylemektedir. 
Mevlana’ nın ifadesiyle, küsmek ve darılmak için bahaneler aramak yerine, sevmek ve sevilmek için çareler aramalıyız.  O zaman bütün insanları nimet olarak, öğretmen olarak görebiliriz.
Ancak bu anlayışla yüksek duyguları yaşayabilir  ve insanlığımızı derinleştirebiliriz.
Bu anlayışla büyük bilge Mevlana “Ömrümün özeti şu üç sözden ibarettir: Hamdım, piştim, yandım” diyebilmiştir.